DEM Parti Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, kayyımlar için ‘Kürt halkının tüm değerlerinin düşmanlığını yürüten memurlar, özel savaş elemanları’ değerlendirmesini yaparak yerel seçimlerde kayyımların hepsini göndereceklerini söylediler
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilerek Yerel Seçimlere de büyük bir özveriyle hazırlanıyor. “Yerel Demokrasi ile Özgür Kentlere” sloganıyla seçim startını veren DEM Parti, hem 2016’da hem 2019’da kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi’ne büyük önem atfediyor. Türkiye’deki çok partili sistemin başladığı tarihten 2009 yılına tarihe kadar hiçbir partinin iki dönem yönetime gelemediği Wan’da Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) yönetime geldiği 2009 yılından bugüne yerel yönetimler açısından Wan’ı bir kale olarak tanımlayan DEM Parti, atanan kayyımlarla sekteye uğratılsa da bir kez daha seçimlere aynı iddiayla hazırlanıyor.
Kayyım tahribatları
Kayyım atamalarıyla birlikte 2009’dan sonra bütün kazanımlar ortadan kaldırıldı, kentin sosyal ve kültürel dokuları tahrip edildi. Ekonomik olarak çöküşün yaşandığı kentte, çocuk kreşlerinin Kürtçe isimleri bile tabelalardan kaldırıldı, kadın sığınma evleri kapatıldı, kadın müdürlüklerine erkekler atandı. Kayyımlardan geriye, yarattıkları şatafatlar, yolsuzluklar, usulsüzlükler ve borçlar kaldı.
Wan Büyükşehir Belediyesi kayyımı, şimdiye kadar 3 milyar TL’yi aşkın borç biriktirdi, her bankaya borçlu duruma geldi. Nitekim kayyım, belediyenin elektrik borçlarını dahi çektirdiği kredilerle ödeme yoluna gitti. Bununla sınırlı kalmayan kayyım, neredeyse kentin tüm arazilerini, binalarını satılığa çıkardı. DEM Parti geleneğinden gelen yönetimlerin güçlükle aldığı araçları, kurdukları binaları, eğitim ve sağlık alanında yaptıkları tüm yatırımları da başkaca kurumlara devretti.
Her ay üç memur ile toplanan atanmış Belediye Meclisi, bankaların hesaplarına bloke konulmaması için ‘Kamu yararı’ kararları aldı. Kayyım, son olarak borçların ödemelerini ise seçim sonrasına bıraktı.
DEM Parti’nin hedefi
DEM Parti ise kayyımların yarattığı tahribata karşı rekor bir oyla seçimleri kazanmak için sahaya indi. 2019 Yerel Seçimlerinde Wan Büyükşehir Belediyesi yüzde 54 oyla kazanan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Rêya Armûşê, Artemêt, Tûşba, Erdîş, Elbak, Qelqelî, Serav, Bêgirî ve Ebex’te de yüksek oy oranıyla belediye yönetimine geldi. DEM Parti’nin 31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki tek hedefi ise, 2014 yılında 13 belediyede yönetime gelerek elde ettiği rekoru egale ederek, 14’te belediyede yönetime gelmek. DEM Parti Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayları ise Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan. Eşbaşkan adayları Şedal ve Zeydan kentteki kayım politikalarına ve seçimlere dair konuştu.
Kentin trafik sorunu
Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) belediye yönetiminde olduğu dönemde kent trafiğinin en aza indirilmesi için yapılan ancak kayyım döneminde yıktırılarak pasaja çevrilen ve 6 yıldır atıl durumda bulunan ‘Çok katlı otopark’a dair eşbaşkan adayı Neslihan Şedal, “Buraya çok büyük bir bütçe harcanarak atıl bir duruma getirildi. Kentin trafik sorununu çözecek önemli bir yerdi, ama tamamen atıl durumda. Otopark sadece bir beton yığını olarak duruyor. Halkın ihtiyaçlarını karşılayacak bir alan değil artık. Otoparkı tekrar işler hale getirmek için bir çalışma yapacağız” dedi.
Eşbaşkan adayı Zeydan ise, “Şu anda trafik problemi insanların sağlık durumunu da etkilemiş durumda. Otopark küçük de olsa en azından belli bazı sıkıntıları giderebilirdi ama rant anlayışı başka şeye dönüştürdü. Bizim anlayışımız rantçı anlayışa karşıdır. Biz, demokratik toplumcu bir anlayışa sahibiz ve bunu da gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Beton yığını kent meydanı
Kayyım ve AKP’nin yıllarca propagandasını yaptığı ancak yıllar sonra küçük bir bölümünün tamamlandığı ‘Kent Meydanı’nın da gündemlerinde olduğunu anlatan Şedal, “Kent Meydanı uzun süredir partimizin gündeminde. Kent Meydanı’nın olmayışı, elbette bu kent için önemli bir sorundur. Kent meydanları aynı zamanda kentlerin bir hafızasıdır. Halkların tepkilerini örgütledikleri, bir araya toplandıkları, sanatsal aktivitelerin yapıldığı önemli alanlardır. Wan’da yapılan küçük Kent Meydanı, bir beton yığını ve insanların ihtiyaçlarını karşılamayacak durumda. Kentin ve halkın kültürel dokusuna uymayan durum söz konusu. Biz tam da bu sorunu çözen ve halkın hafıza merkezleri olan kent meydanlarını oluşturacağız” diye belirtti.
Danışma meclisleri
Zeydan, “Maalesef bu imara aykırı yapılaşma, trafik sorununa da neden oldu. Ulaşım, imar ve diğer sorunların tamamı kentte bu konuda sözü olan herkesle birlikte, yani oluşturacağımız Danışma Meclisi ile tüm bu sorunları toplumsal akılla; kısa, orta ve uzun vadede yapmak için çalışacağız. Bir stratejik plan çıkararak, kısa, orta ve uzun vadede doğayı, çevreyi koruyarak ve yatay mimariyi esas alarak gerçekleştireceğiz. Kentin artık bu sıkıntıdan kurtulması gerekiyor” dedi.
‘Sanat sokağı sanatla buluşacak’
Wan’ın neredeyse hiç sanat üretmeyen Sanat Sokağı’nda Kürt kültürü ve tarihiyle özdeşlemeyen, daha önce yeşil alanı yok edilerek bina dikilen Sanat Parkı’na işaret eden Şedal, “Sanat adına bir şey yok burada. Burası daha önce parktı ama betona boğduruldu. Kayyım yönetimi burayı betona boğup, Kürt kültürünü, yapısını temsil etmeyen bir yapılaşmaya gitti. Kayyım yönetimi bir yer inşa ederken, bize kaybettirdiklerini görmemiz gerekiyor. Burada kültürel yozlaşmaya dönük bazı şeyler yapılıyor. Burayı halkın kendi kültürünü yaşatabileceği önemli bir sanat alanı yapacağız. Festivaller, müzik günleri ve kültürel tüm etkinliklerimizi yapabileceğimiz bir Sanat Sokağı inşa etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Kent sakinlerinin kendilerine yönelik ilgilerine dair konuşan Şedal, “Halkı hep diri olan, hep canlı olan bir ilgi var. Bu bağlılık, ilgi ve dayanışma duygusunu arttıran en önemli şey, Kürt halkının uzun yıllardır devam eden direnişidir. Saldırıların hedefi haline gelmesi bile bu halkın mücadelesinden bir şey eksiltmedi. Bu saldırılar karşısında halkın partisinin etrafında kenetlenmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor. Özellikle kayyım politikalarına karşı halkımız kendi adayları ve partilerinin etrafında ciddi bir kenetlenme var. Dolayısıyla bu ilgiyi öfkenin örgütlenmiş hali olarak görmek gerekiyor” diye belirtti.
Eşbaşkan adayı Zeydan ise, “Biz her zaman kendimizi halkımızın hizmetkarı olarak tanımlıyoruz. Bu boyutuyla siyasal öncülerine büyük bir değer biçmiştir. Bu durum tamamen kişilerden bağımsız bir durum. Halk, nasıl asil bir mücadelenin parçası olduğumuzu da bize hatırlatıyor. Biz de onlara layık olacağız” diye belirtti
Wan Gölü planı
‘Wan Gölü Koruma Eylem Planı’nın nasıl işletileceğini anlatan Şedal, “Ekolojiyi tartışırken kapitalist modernitenin doğayı nasıl talan ettiğini de görmemiz gerekiyor. Bugün iktidarlar doğadaki en güzel ve halklar için en kıymetli olanları yok ederek yaşatıyor. Biz de 23 yıllık AKP iktidarı ile mücadele ediyoruz. Bizim kentimizde de en önemli sorunlardan birisi Wan Gölü havzasının bir rant alanına dönüştürülmesidir. Wan Gölü’nün durumu bir iklim krizine de dönüştü ve artık kendisine yetemeyen bir duruma geldi. Buraya birçok dere akıyor ve dere ıslahları yapılmadığı için ve arıtma tesislerinin yapılmaması çok büyük bir kirlilik de oluşturuyor. Wan Gölü’nün ekolojik döngüsünü bozmayacak bir politikanın kayyımlar ve bu iktidar tarafından yürütülmediğini iyi biliyoruz. Wan Gölü’nü korumak için bir eylem planımız var. Kentlerdeki STK’larla birlikte ve mecliste oluşturacağımız Ekoloji Komisyonuyla bu sorunun üstesinden gelmek için çabalayacağız” dedi
Göl kıyısını işgal eden özel mülkiyetler ve kurulan yapılara karşı mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Zeydan, “Bu konuda emek vermiş derneklerimizle birlikte bu güzellikleri halkımızın hizmetine sunacağız. Bunu yaparken doğayı da koruyacağız. Halkımızın özgür ve kültürel yaşamını düşünmek önemli. Burada en önemli şeylerden biri elbette kentin turizmi. Kentin güzelliklerini gösterme ve olanaklarından yararlandırma gibi bir görevimiz de var. İşsizlikle boğuşan ve göçe mahkum edilmiş gençlerimize bu durum iş imkanı sunar. Özellikle küresel iklim krizinin yarattığı bu durum tek neden değil. HES, JES, barajlar ve göle bir rant olarak bakmak da bu sonucu ortaya çıkardı. Kıyıda imarın önüne geçecek kolektif bir akılla, kentin doğasını koruyacak bir çalışma yapacağız” diye belirtti.
‘Kayyımlar kültürel soykırım yaşatıyor’
Atanan kayyımların büyük ve ağır tahribatlar yarattığını belirten Zeydan, şu ifadeleri kullandı:
“Her anlamda büyük bir kırım ve kıyım var. Kültürel, ulaşım, imar, ekonomi, sosyal anlamda büyük bir kırım var. Aslında kültürel bir soykırım yaşanıyor. Burada kesinlikle toplumcu bir yönetimden söz etmek mümkün değil. Bu anlayışın ortaya çıkardığı devasa sorunlar var ve biz bunu çözmek için mücadele edeceğiz. Ucuz ve güvenli bir ulaşım planlamamız olacak. Dile, kültüre ve kadın kazanımlarına yönelik büyük bir yıkım var. Özellikle gençlerin göçe mahkum edilmesi, apolize ve yozlaşmaya çalışılmasının yanında büyük bir istihdam ve işsizlik, yoksulluk sorunu da var. Bu kadar jeopolitik ve sınır kenti olmasına rağmen ticari, turizm, tarım, hayvancılık anlamda yapılması gereken o kadar şey varken, halkın yoksulluğa mahkum bırakılması çok büyük bir sorun. Bu kente neredeyse her hafta Türkiye’nin batısındaki inşaatlarda düşerek hayatını kaybeden bir insanın cenazesi geliyor. Bu bizim açımızdan büyük bir sorun. Öncelikli hedeflerimizden biri, bu işsizlik ve göçe mahkum edilmiş gençlerimize iş olanakları sunmaktır.”
Kürtlerin değerlerine büyük saldırıların olduğunu söyleyen Zeydan, “Savunduğumuz tüm değerlere yönelik tekçi bir anlayış var. Kürde ait ne varsa kayyım kırımından geçirildi. Tüm bu saldırı alanlarını tekrar diriltmek bizim en temel önceliğimiz olacak. Biz burada tüm kimliklerin kendi dillerini geliştirebileceği ve öğreneceği çalışmalar yapacağız. Kürt şahsiyet ve kültürüne de ağır saldırılar oldu. Bu şahsiyetlerin isimleri park ve caddelerden dahi silindi. Biz tekrar değerlerimizi savunacağımız bir yerde olacağız. Yine engelli yurttaşlarımızın da erişimlerini daha da kolaylaştıracağız. Birikmiş çok sorun var ama bizim de geçmişten gelen bir birikimimiz var.” ifadelerini kullandı.
Kayyımlardan kalacak olan borç
Kayyımların bıraktığı borçları hatırlattığımız Eşbaşkan adayı Şedal, şu ifadeleri kullandı:
“Bizler kayyımların aslında hizmet etmek için ya da kamunun, halkın yararına bir şeyler yapmak için gelmediklerini gayet iyi biliyoruz. Çünkü merkezden yönetilen ve tamamen kendi çıkarları, menfaatleri için halka ait olan kaynakları kendi menfaatleri için kullanan ve belediyeleri bu doğrultuda büyük borç altında bırakmayı hedefleyen bir politikaları olduğunu biliyoruz. Şimdi borçlara gelelim: Biliyoruz ki bu özel bankalar kayyımlara böyle cömert davrandıkları gibi bizlere davranmayacaklar. Bunun da AKP’nin politikalarından çok bağımsız olmadığını biliyoruz. Kayyım politikası sadece Wan için geçerli değil. Bizler Amed’e, Êlih’e, Colemêrg’e baktığımızda da aslında çok büyük bir borç batağıyla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Dolayısıyla bunun merkezden yönetilen bir politika olduğunu ve tamamen her defasında bizim partimizin alacağı belediyeleri yönetememe pozisyonuna sokma politikası olduğuna eminim. Ama DEM Parti gücünü halktan alıyor, arkasında bir halk var ve temel motivasyon kaynağı da halktır.”
Şedal, bu borçla nasıl bir hizmet sunulacağının çözümüne dair ise, “Kayyımlar artık belediyeye ait bir şey bırakmadı. Aynı zamanda belediyenin içinde de belediyeyle bağlantısı olmayan kimi kurumlara da ciddi bir bütçe akışının olduğunu görüyoruz. Bizler oralara gittiğimizde, o akışları durdurduğumuz zaman ve halkla birlikte yol aldığımız zaman, çok ciddi işlerde yapabileceğiz. En temel yapacağımız şey, belediyeye gittiğimiz gibi hukuk komisyonları oluşturmak ve halka ait olan her bir kuruşun hesabını sormak olacak. Hukuk komisyonlarının kurulması ve bize ait olan her bir kuruşun takipçisinin de olunmasını istemeleriydi. Temelde bizim yürüteceğimiz strateji bu şekilde olacak” ifadelerini kullandı.
‘Kayyımlar paradigmamızı hedef aldı’
“Biz kayyımları bir soykırım, asimilasyon, Kürt halkının tüm değerlerinin düşmanlığını yürüten memurlar, özel savaş elemanları olarak değerlendiriyoruz” diyen Şedal, “Kadına ve gence dair HDP belediyeleri döneminde yapılan bütün çalışmalar feshedildi. Toplum için değer olan ‘Nuda’, ‘Berivan’ ‘Rojin’ ve Taybet İnan isimleri kaldırıldı. Dolayısıyla bu kurumlara saldırı, aslında özgür bir toplumu inşa etmemizin fikriyatına bir saldırıydı. Tüm bunlar özgür kadın kimliğine yapılan bir saldırıdır. İki dönemdir toplumumuz ahlakıyla, kültürüyle, dayanışmacı ruhuyla bir ahlaki çöküntüye uğratılmak isteniyor. Aslında kayyımlarla yerel yönetimler politikamız hedef alındı” dedi
Yıkımın altından kalkmanın en temel yolunun halk ve paradigmaları olduğunun altını çizen Zeydan, “Elbette bu 10 yıllık süreçte bizim daha da çok tecrübelerimiz, tespitlerimiz oldu. Biz mücadele geleneğimizde çoğu kez bundan daha ağır süreçlerden de geçmişiz ve her zaman küllerimizden doğmuşuz. Dolayısıyla biz tekrardan küllerimizden doğacağız. Demokratik Ulus paradigması modelini biz bütün kentlerimizde uygulayacağız. Halkımızla birlikte kentimizi ayağa kaldıracağız. Bizim en büyük gücümüz, fikriyatımız halkımız, toplumcu, katılımcı anlayışımız. Kentimizi bu kayyım gaspından kurtaracağız, belediyelerimizi yeniden halkın belediyesi yapacağız. Wan’daki 14 belediyenin 14’ünü de yüksek bir oyla almak için 24 saat çalışıp halkımıza laik hizmetler ortaya koyacağız” diye konuştu.
Halkın dört gözle DEM Parti’nin yönetime gelmesini beklediğini söyleyen Şedal, “Bizim yaklaşık 50 yıldır inancını, ruhunu, motivasyonunu aldığımız bir direniş geleneğimiz var. Yine bu direniş ruhuyla, inancıyla ve motivasyonuyla 31 Mart’a giderken ev ev, sokak sokak, kapı kapı çalışarak, gençlerle, kadınlarla, halkımızla omuz omuza vererek, bütün bu kayyımları kentimizden süpürmemiz ve göndermemiz gerekiyor. 31 Mart’ta kayyımları göndereceğimizin sözünü veriyoruz. 14 belediyemizi de çok büyük bir oy oranıyla almak için durmadan çalışacağız” diyerek son mesajını verdi.
Haber: Adnan Bilen – Hakan Yalçın / MA