Yazımızın dünkü bölümünde fizibilite raporu toplatısından söz etmiştik. Siirt’te açılmak istenen izabe tesisi ile Van, Siirt, Bingöl, Hakkari ve Şırnak coğrafyası altüst edilerek bölgenin geleceği yok edilecek
Yusuf Gürsucu
Fizibilite raporu toplantısından bilgiler aktaran Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA), “Hakkari-Şırnak bölgesi, Türkiye’nin en büyük çinko-kurşun provensi (aynı türden birden fazla yatak) ve 100 milyon ton düzeyinde kurşun-çinko potansiyeli içermektedir. Bölgedeki yataklardan üretilecek cevher yılda 1 milyon tona kadar çıkabilecek ve bu en az 2 fabrikayı besleyebilecektir” diye belirtti. Daha önce açıklanan 40 milyon ton rezerv bir anda DAKA tarafından 100 milyon tona çıkarılırken, önce 500 ardından 1300 ve en son 3 bin kişinin istihdam edilecek iddialarındaki tutarsızlık ise tesisin bölgede yaratacağı doğa yıkımının görmezden gelinmesi gerektiği algısını yaratmak amacıyla kullanılıyordu.
Kurşun-Çinko Çalıştayı
El değmemiş alanlara sahip ve halen doğal yaşamın sürebildiği yegane yerlerden biri olan Hakkari coğrafyasında madencilik faaliyetlerinin büyütülmesini hedefleyen Valilik, Türkiye Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Hakkari Üniversitesi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TSO) desteğiyle Hakkari’de bir çalıştay düzenlemişti. Hakkari’de, maden yatakları ile çıkarılan madenlerin potansiyelinin detaylı araştırılması, buna yönelik öneriler ve madencilerin sorunlarının görüşülmesi amacıyla düzenlendiği belirtilen ‘Kurşun-Çinko Çalıştayı’ Hakkari coğrafyasını yerle bir edecek özellik barındırıyor olması bu çalıştayla büyük bir yıkımın yaşatılacağını gösteriyordu.
Milyar dolarlar!
Hakkari Valisi İdris Akbıyık yapılan çalıştayda, “2004’ten günümüze kadar bölgemizde milyonlarca ton çinko, kurşun üretimi gerçekleşmiş, başta İran olmak üzere çeşitli ülkelere ihraç edilmiştir. Bölgede bir metalürji fabrikasının kurulması gerekiyor. Bu tesisin ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine ve ilerlemesine çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Amatör hesaplarımıza göre izabe tesisi kurulduğunda ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolar çinko, kurşun ile ilgili katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz” diye belirtirken milyar dolarlardan söz etmesi ve amatör görüşlerle doğa yağmasının gerekliliğini vurgulaması manidar bir durum.
Hakkari Kapadokya olacakmış!
Türkiye Kurşun, Çinko Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk ise çalıştayın Hakkari’de yapılmasının önemine işaret ederek, “Burada büyük yataklar var. Potansiyel var. Yatakların nerelere ulaştığını konuşacağız. Kato Dağı’nda öyle büyük maden yatakları var ki, Kato Dağı Kapadokya olabilir. Bilindiği gibi Kapadokya’da yeraltı şehirleri var. Buradaki kazılarla da ilerde yeraltı şehirleri olacak ve büyük madenciliği besleyecek. Ülkemizde madencilik gelişecek. Bunu ümit ediyorum ve bunun için mücadele ediyoruz” diye konuşurken, dağların delik deşik edilip bölge ekosisteminin yok edilerek yaşamın olamayacağı bir yer haline geleceğini ve bu yok oluşun Kapadokya’ya benzetilmesi dikkat çekiciydi.
Cilo Sat Gölü yok olacak
Hakkari’de 2020 Ağustos ayında 7 bin 186 hektar (71 bin 186 dekar) doğal alan içinde bulunan 5 bölge için ihale yapılmıştı. İhaleye çıkan 5 bölgenin tamamı ise şirketlerin yaptığı noktasal taleplerdi. Yüksekova Cilo Sat Gölleri ve Korgan köyü, Derecik’teki Govend Dağı ile kent merkezine bağlı Ördekli (Kotranis) köyü vadisi ve Nebirnav Yaylası maden bölgesi olarak belirlenirken bu bölgeleri madencilik başlaması halinde neler yaşanacağını düşünmemiz gerekiyor. Hakkari için hazırlanan MTA raporlarında; krom, kurşun, çinko, bakır, titanyum vd. madenler bulunduğu belirtilirken, çinko ve kurşun rezervinin 40 milyon ton olduğu belirtilmişti.
Ağır metaller
Kurşun, çinko, bakır, altın, krom gibi madenler zehirli ağır metalleri ortaya çıkardığı biliniyor. Ağır metallerin sebep olduğu çevre kirliliği su, hava ve doğrudan toprak kirliliğine yol açan madencilik çalışmaları sonucu toprağa karışmaktadır. Sonuçta ağır metaller, kontamine olmuş topraklarda yapılan bitkisel üretimlerin ve meraların da kirlenmesi ile gıda zincirine dahil olmakta, tüm canlı sistemleri ve insan sağlığını da olumsuz olarak etkilemektedir. Toprak ve su kirliliğine sebep olan başlıca ağır metaller arasında kursun , civa, arsenik, çinko, bakır, krom kadmiyum ve altın gibi maden çıktıları bulunmaktadır. BİTTİ
Siyanürlü yıkım projesi
Alıntıladığımız bir bilimsel çalışmanın bir bölümünde siyanür vurgusu dikkat çekicidir. Çalışmada, “Sfalerit genel olarak, ksantat tip bir kolektörle yüzmez (çinko ksantatın çözünürlüğü oldukça yüksektir), fakat pülpte bulunan Pb2+ ve Cu2+ iyonları çinkoyu aktifleştirerek yüzmesini sağlayabilir. Bunu önlemek için çinko minerallerini bastırmak amacıyla siyanürler (NaCN veya KCN) ve ZnSO4 kullanılmaktadır (Uysal, 2011).” Siirt’te önümüzdeki aylarda açılacağı belirtilen tesisin ‘cevher zenginleştirme’ tesisi olması nedeniyle bu işletmede siyanür kullanılacağını belirtmek gerekir. Siyanür Siirt’te yaşamı zehirlerken, maden sahaları ise Siirt, Şırnak ve Hakkari’nin o güzelim doğasını yerle bir edecek. Bölge halkının en büyük sorunlarından biri olan işsizlik ve yoksulluğun üzerine inşa edilmeye çalışılan yıkım projesinin bölge halkına hiçbir yararı olmayacağı gibi bölge halkının da yıkımına yol açacağı bugünden bellidir.