Kanadalı El Dorado Gold’un Türkiye’deki şirketi TÜPRAG A.Ş, Uşak Kışladağ’daki altın madeni ile bölgede büyük yıkım yarattı. Buna karşın Maden Mühendisleri Odası’nın Tüprag’a övgüler dizmesi dikkat çekti
Kanadalı El Dorado Gold’un Türkiye’deki şirketi TÜPRAG Metal Madencilik A.Ş. 2003 yılında dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan, Ulubey-Gümüşkol Köyü- Kışladağ mevkiindeki altın madeni arama çalışmalarına başlamak için izin aldı. 2006 yılında çalışmalara başlayan şirket, Kışladağ’da 750 hektar alanı tahrip ederken, bir kilometre genişliğinde ve yaklaşık 450 metre derinliğinde dev bir siyanür çukuru oluşturdu. Tüm itirazlara rağmen maden her geçen yıl daha da büyüdü. Kapasite açısından Avrupa birincisi ve dünya ikincisi olarak gösterilen Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni’nde Tüprag şirketi şimdiye kadar onbinlerce ton siyanür kullandı.
Uşak MMO’dan TÜPRAG’a övgü
Tüm bunlar yaşanırken, TMMOB’a bağlı Maden Mühendisleri Odası (MMO) Uşak İl Temsilcisi Cemal Sefer, Uşak’ın altın madeni konusunda şanslı bir kent olduğunu iddia ederek, “Çok şanslıyız ki ilimiz sınırlarında gururla anlatabileceğimiz ve çevreci madenciliğe örnek gösterebileceğimiz TÜPRAG şirketimiz var” dedi. Cemal Sefer, “Son 3 yıldır Uşak’ta maden mühendisliği birliğini büyüterek devam ettirdiğimizi görmek gurur ve mutluluk verici. Odamız temsilciliği olarak meslektaşlarımız arasındaki iletişimi geliştiriyoruz. Yılın Sorumlu Madencilik ödüllerinde ödül alan Tüprag’ı ve çalışanlarını tebrik ederim. Maden Mühendisleri Odası Uşak İl Temsilciliği’ne verdikleri destek için teşekkür ederim” sözleri dikkat çekti.
Sömürgeci ile kol kola
Adeta sömürge madenciliğinin uygulandığı Türkiye’de halkın ve doğal yaşamın yanında olması gereken Uşak MMO’nun Kanadalı şirkete övgüler dizip aldıkları destek için teşekkür etmesi, sömürgeciyle iş birliği içinde olunan bir tutum olarak nitelenmekte. Oysa, Kışladağ Altın madenine yakın Uşak’ın Eşme ilçe merkezinde ve çevre köylerde 2006 yılında sadece 2 gün içinde 1400 kişi zehirlenmiş ve işletme çevresinde toplu balık, domuz, tilki ya da besi hayvanı ölümleri yaşanmış ve birçok ölü ya da sakat hayvan doğumları ortaya çıkmıştı. Eşme ve çevre köylerin içme sularındaki kabul edilebilir arsenik oranı normalin yüzde 213 katı olarak ölçülmüştü. Bölgedeki pınarlar ve çeşmeler kururken, yeraltı suları 60 metreden 250 metrelere kadar geriledi. Bölgede yağan yağmurlardan sonra rüzgarla taşınan hidrojensiyanür gazının etkisiyle üzümler kurudu.
AHİM’e başvuru yapıldı
Çevre tahribatına neden altın madeni faaliyetinin durdurulması için açılan davalarda yerel mahkemeler ve Danıştay şirket lehine karar verdi. Anayasa Mahkemesi de ‘Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edilmediğine’ hükmetti. İç hukuk yolları tükenince Oya Otyıldız, Ertuğrul Barka, Mustafa Sakaryalı, Muammer Sakaryalı ve Ömer Turgut Erlat Avukat Arif Ali Cangı aracılığıyla davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. Dava dilekçesinde; madencilik faaliyetinin çevreye olan etkilerinin bilirkişiler yeteri kadar değerlendirilmediği, bilirkişiler tarafından değerlendirilen belgelerin başvuranlara iletilmediği, başvuranların bilirkişilere soru yöneltmediğini ve bu konudaki itirazlarının mahkemeler tarafından kabul görmediği belirtildi.
AHİM ihlal kararı verdi
Davacılar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde yer alan ”adil yargılanma hakkı”nın ihlal edildiğini belirtti. AİHM’den ise yıllar sonra çevre lehine karar çıktı. Mahkeme davacıların bilirkişilere soru yöneltememesi ve belgelerin başvuranlara iletilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Karar 8 Nisan 2024’de kesinleşti. Kararın ardından yargılama süreci yeniden başlayacak. Yargılamanın başlaması için Avukat Arif Ali Cangı, Manisa 1. İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
EKOLOJİ SERVİSİ