DFG Eşbaşkanı Serdar Altan haklarında 9 aydır iddianame hazırlanmamış olmasına yazdığı mektupla tepki gösterdi: Dayanışmayı büyütelim
Amed’te 2022 yılının 8 Haziranı’nda düzenlenen operasyonda 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alınmış 8 günlük gözaltı sürecinin ardından 16’sı tutuklandı.
Tutuklanan gazetecilerden DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, tutukluluklarının 9’uncu ayının dolması nedeniyle Mezopotamya Ajansı’na bir mektup gönderdi.
Altan’ın mektubunun bir bölümü şöyle:
Halkımızın büyük bir felaket yaşadığı bu süreçte çok da gündem olmasını istemesek de maalesef ki bu tutukluluk süreci 9 ayı geride bırakıyor ve adı konulmamış bir cezaya dönüşüyor. Oysaki bizler sorumlu yayıncılık yapan gazeteciler olarak bu süreçte sahada olmalıydık ve yaşanan felaketi haberciler olarak takip etmeliydik.
9 ay geride kaldı
Dile getirdiğimiz gibi bugünlerde tutukluluğumuzun dokuzuncu ayını geride bırakmak üzereyiz ve halen hakkımızda iddianame hazırlanmış değil. Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle daha neyle suçlandığımızı dahi bilmiyoruz. Bu uzun tutukluluk süreci bize yönelik hukuksuzluğu katmerleştirmektedir. Belli ki soruşturmayı yürütenler bir kumpas peşindeler. Aksi takdirde, yaptıkları her bir şey açık siyasi saiklerle yaklaşılmakta. Kumpas peşindeler diyoruz çünkü aldığımız bazı duyumlara göre suç yaratmak amacıyla yeni yeni gizli tanıklar yaratmaya çalışıyorlar. Sanıyoruz ki anlaşılmıyor; biz her şeyimiz açık ve aleni diyoruz. Elinizde yaptığımız programların saatlerce çözümü var, yazdığımız yazılar, yaptığımız haberler var. Ne varsa orada gizli! İyice araştırın, belki suç unsuru sayabileceğiniz bir şeyler bulursunuz. Gizli tanıklara, dosyayı gizlemeye ne hacet! Anlayacağınız böylesi ucuz numaralara, yol ve yöntemlere gerek yok. Hukuki bir yargılama yapacaksanız hazırlayın iddianamenizi, çıkarın bizi hakim karşısına, derdiniz ne ise anlayalım.
Bizler gazeteciyiz
Tüm kamuoyu net bir şekilde bilmeli ki bize yönelik operasyon hukuki değil, siyasi operasyondur. Süleyman Soylu vari bir kumpas operasyonudur. İddianame hazırlama sürecinin bu kadar uzatılması, gizli tanık vb. arayışlarla suç yaratma telaşı bunun açık göstergesidir. Ötesi, dosyanı savcısı tam bir keyfi tutum içerisindedir.
Ancak bilinmeli ki bu suç yaratma telaşı ve arayışları da boşa çıkacaktır. Bizler gazeteciyiz ve gazetecilik faaliyeti dışında hiçbir suçumuz yoktur. Her ne kadar onlar öyle görmese de gazetecilik de suç değildir. Bu nedenle tüm kamuoyunu bu tarz yönelimlere karşı daha duyarlı olmaya, sessiz kalmamaya çağırıyoruz.
Yanlış anlaşılmasın; gerçekleri yazmanın, daha özgür ve demokratik bir ülke için mücadele etmenin, halkın haber alma hakkını savunmanın elbette bir bedeli vardır ve bizler bu bedeli ödemekten gocunmuyoruz. Ancak bu haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı sessiz kalacağımız anlamına gelmez. Aksine, sesimiz daha gür çıkmalı ve bu soygun talan düzenini, bu ucube kumpaslar sistemini kabul etmediğimizi haykırmamız gerekiyor. Bu, sistemin çürümüşlüğünün yıkıntıları altında can veren on binlerce yurttaşa da borcumuzdur.
Dayanışma çağrısı
Öte yandan soruşturmayı yürüten makama da çağrıda bulunuyoruz; imza attığınız hukuksuzluğa son verip bir an önce iddianamemizi hazırlayın. Süreci uzatarak bir şey elde edemezsiniz. Ayrıca her seferinde tahliye taleplerimize kulaklarını kapatarak, dosya üzerinden ret kararı veren, bizi bir kez olsun görme gereği bile duymayan ilgili mahkemeye, bize yönelik bu hukuksuzluğa ortak olmaması ve tahliyemiz için gerekli kararı vermesi çağrısında bulunuyoruz. Bu vesileyle bir kez daha başta basın meslek örgütleri ve meslektaşlarımız başta olmak üzere tüm demokratik çevreleri dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.
Mektubun tamamı için: http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/200950