Tecride karşı başlatılan kampanyaya dair bilgi veren siyasetçi Tuğba Hezer, Türkiye’nin Kürt sorununda çözümsüzlüğünün ülkeyi krize sürüklediğini vurgulayarak, ‘Tecride karşı mücadele etmeden değişim istemek sadece hayaldir’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’tan 40 aydır haber alınamıyor. Savcılık ve cezaevi müdürlüğüne yapılan başvurulara yanıt verilmezken, İmralı tecridine karşı başlatılan mücadele de küresel çapta devam ediyor. “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında bu yönlü birçok eylem ve etkinlik düzenleniyor.
Siyasetçi Tuğba Hezer, küresel çapta süren kampanyayı değerlendirdi.
Komplo ile tasfiye etmek istediler
İmralı tecridinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 1999 uluslararası komplodan bağımsız ele alınamayacağına dikkati çeken Hezer, temel hedefin “tasfiye” olduğunu kaydetti. Hezer, 2013-2015 yılları arasında yapılan görüşmeleri hatırlatarak, “Bu görüşmelerde de yine tasfiye amaçlandı. Tüm bunlara rağmen Kürt Halk Önderi Öcalan, sorunu şiddet yerine diyalog ve müzakereyle, demokratik yollarla çözme ısrarını sürdürdü” dedi.
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye düze çıkmaz
Devletin buna rağmen çözümsüzlükte ısrar ettiğini söyleyen Hezer, “Kürt sorununun çözümsüz bırakıldığı bir Türkiye hiçbir zaman düze çıkmadı, çıkamadı. Muhatabın doğrudan susturulduğu bir yerde çözümden bahsedilemez” diye kaydetti.
Başlatılan süreç hedefe ulaşsaydı…
Abdullah Öcalan ile başlatılan sürecin hedefine ulaşması halinde birçok sorunun çözülebileceğini vurgulayan Hezer, “Çözüm süreci (2013-2015) amacına ulaşsaydı Türk devleti Rojava toprakları ve Başûr topraklarını işgal edemez, DAİŞ çetelerini bu topraklara yerleştiremez, küresel güçler bundan yararlanarak Ortadoğu’ya bu kadar kolay müdahale edemezdi” diye kaydetti.
Fiziki özgürlüğü sağlanmalı
Hezer, sorunların çözümü noktasında İmralı tecridinin kaldırılması ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması gerektiğini vurguladı. Hezer, fiziki özgürlük için yürütülen kampanyanın önemine işaret ederek, “Sayın Öcalan’ın fikirleri kapitalist sistem krizinden çıkış, kapitalist sisteme alternatif olarak ele alınıyor. Bu yönüyle Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele mesajları veriliyor” şeklinde konuştu.
Siyaset Kürt düşmanlığı üzerinden kuruluyor
Türkiye’nin tecrit ve Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle, yeniden şekillenen dünya düzeninde Kürtleri statüsüz bırakmayı hedeflediğini de kaydeden Hezer, “Kürt düşmanlığı üzerinden temellendirilen politikalar Kürtlere geri adım attırmadığı gibi, Türkiye’yi ekonomik, siyasal ve toplumsal bir krizin içerisine sürükledi. Kürtlerin yalnızlaşması isteniyor. Ancak tecridin artık sadece Kürtlerin meselesi olmadığının bilinmesi gerekiyor. Tecride, Kürt sorununa, savaş politikalarına sadece dayanışmacı bir yerden bakılmamalıdır. Çünkü tecrit, Türkiye’de yaşanan sorunların kaynağı. Bu görülmeden ve buna karşı mücadele etmeden değişim istemek sadece hayal olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MA