Maaile tatil yaptıkları Suriye lideri Beşar Esad iktidarının devrilmesinin ardından R.T.Erdoğan; “Suriye’de bir halk devrimi gerçekleşti. Baas rejimi artık tamamen tarihe karıştı” derken 2012 yılında açıkça ifade ettiği “Emevi Camisi’nde namazımızı kılacağız” hayalinin gerçekleştirilmesi zafer sarhoşluğuyla konuşuyordu. Şam’ın yeni efendisi olma hayaliyle çıkılan ve onbinlerce ölü, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesi, yıkılmış ve yağmalanmış bir Suriye bırakılma pahasına gerçekleştirilen bu hayal, Erdoğan’a vekaleten MİT Başkanı tarafından kaza namazı olarak kılınmasıyla gerçekleştirildi.
Emevi Camisi’nde MİT Başkanı tarafından Erdoğan için kılınan kaza namazının şoförlüğünü ise “halk devrimi”nin önderi ilan ettikleri ve halen “terörist” olarak gördükleri Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) lideri Colani yapıyordu. HTŞ denilen selefi cihatçı örgütü Suriye’nin İdlib bölgesinde uzun bir süre kendi kanatlarının altında tutan ve her türlü lojistik ihtiyacını karşılayan Erdoğan iktidarı, Şam’ın düşmesiyle Suriye seferinde zafer ilan ederken İsrail siyonizmi tarihsel bir düşmandan kurtarıldı.
HTŞ önderliğindeki selefi cihatçıların Şam’a, TC’nin paralı çeteleri olan Suriye Milli Ordusu’nun Rojava topraklarına saldırısının başlangıcı; İsrail’in önce Gazze’ye, ardından Lübnan Hizbullahı’na yönelik saldırılarının ardından gelmesi elbette bir tesadüf değildi. Selefi cihatçılar bir kez daha kullanışlı aparatlar olarak sahaya sürüldü, beslendi, semirtildi ve kendilerine “yürü ya kulum” denildi.
ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi için “gömlek değiştiren” Erdoğan, HTŞ lideri Colani’ye de “kılık değiştirmesi” tavsiyesinde bulunuyordu. Şam’da iktidarı ele geçiren selefi cihatçıların batı emperyalizmi ve İsrail siyonizmi için “makul ve kabul edilebilir” bir “ılımlı cihatçı”ya dönüştürme projesi devreye sokuldu. Suriye iç savaşı boyunca yıllardır ağır savaş suçları işleyen, başta Aleviler ve Hristiyanlar olmak üzere sivillere yönelik insanlık dışı katliamlar gerçekleştiren selefi cihatçılar, “Esad zulmüne karşı savaşan özgürlük mücahitleri” olarak propaganda edilmeye başlandı.
Batı emperyalizmi bu hikâyeyi satın almaya dünden razı. Bizzat kendilerinin terörist ilan ettikleri El Kaide’nin Suriye kolunun ve onun liderinin Suriye’yi ele geçirmesini bir “demokratik devrim” olarak pazarlıyorlar. Suriye devlet televizyonunda Feyruz şarkıları yerine artık cihat marşları çalarken, gazeteci kimliği altında kimi görevliler selefi cihatçı güzellemesine soyunuyorlar. Esad zulmünün nişanesi olarak Sendeya Hapishanesi’nden yayınlar yapılıyor, sahte haberler eşliğinde “muhalif isyancıların” Esad heykelleri dışında heykellere dokunmadıklarını propaganda ediyorlar. İran’da gerici molla rejiminin kadınlara yönelik zulmüne karşı yayın yapanlar, Şam’da iktidarı ele geçiren selefi cihatçıların kadınları örtünmeye zorlamayacakları güvencesini vermekten sakınmıyorlar.
Kendilerinden başka herkese düşman olan, insanlık ve kadın düşmanı selefi cihatçılar “demokratik devrimciler” olarak allanıp pullanılırken kendi topraklarını savunmaktan, demokratik bir şekilde bir arada yaşamaktan bahsedenler ise “terörist” olarak damgalanmaya devam ediliyor. Hiç utanmadan ve sıkılmadan, TC’nin doğrudan eğitip donattığı ve maaşa bağladığı çete grupları bir kez daha Rojava topraklarına saldırıyor. Doğrudan TC ordusunun ateş destek vasıtaları kullanımı ve hava desteğine rağmen bir haftada Şam’a girenler on günde Mimbiç’e giremedi.
Suriye’de yaşanan süreç ve iktidarın selefi cihatçılara teslim edilmesi Suriye’de yeni bir dönemin başlangıcı anlamına gelmekle birlikte, bu sürecin genelde Ortadoğu özelde ise Suriye coğrafyasında halklara yönelik yeni katliam saldırılarına kapı araladığı açıktır. Suriye’de iktidara getirilen selefi cihatçıların insanlık düşmanı gerici ideolojisinin Suriye halkına bir gelecek vaat etmediği açıktır. Ortadoğu coğrafyasında bölge halkları için bir umut olan Rojava Devrimi karşısına selefi cihatçılara ihale ettikleri “taşeron devrim”le çıkanlar bölge halklarına barış değil savaş vadediyorlar. Hazırlıkları buna göre yapmak doğru politik tutum olacaktır.