MAPEG, 44 bin hektar doğal alanı daha maden sahası olarak ihaleye çıkarırken, bakanlığa bağlı kurumların tamamı sermaye hizmetine koşulmuş durumda. Diğer yandan MTA IC, Nijer’de altın madeni için ihaleye hazırlanıyor
Yusuf Gürsucu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) 45 ilde 44 bin 331,57 hektar doğal alanda 100 adet maden sahasını ihale yoluyla aramalara açacağını duyurdu. AKP iktidarı maden, petrol (özellikle kaya petrolü), doğalgaz (özellikle kaya gazı) ve enerjiye özel önem verirken, ekonomik geleceği bu alanlarda gördüğü her geçen gün açığa çıkmakta. Bu alanlarda büyüyen ve tekelleşen şirketlerin ise 5’li çete olarak nitelenen şirketlerin yabancı ortaklıklarla boy gösteriyor olması dikkat çekici. Diğer yandan Türkiye’de başta Eskişehir olmak üzere birçok bölgede Nadir Toprak Elementleri (NTE) ve mineral madenciliği için hızlı adımlar atılmakta.
Her şey sermaye için
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı MTA, MAPEG’ ve UMREK gibi ‘kamusal’ yapılar sermaye yararına bir işlev üstlenmiş durumdalar. MTA yaptığı binlerce metre sondaj ile elde ettiği verileri ‘Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu’na (UMREK) göndererek hem ulusal hem de uluslararası talep toplama işlevini üstleniyor. MAPEG ise bu talepler üzerinden ihaleler hazırlayarak hem talep noktalarını hem de olası talepleri içererek satışa çıkıyor. Tüm bu organizasyonun üstünde ise Bakanlık yer alıyor. Ayrıca Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi Bankası (TÜVEK) ve önemli bir diğer kurum ise ‘Uluslararası Maden Arama ve İşletme AŞ (UMAŞ) ile yurtdışı yatırımlara sermayenin ilgisi toplamak olurken, yapılan her şey sermaye çıkarına hizmet etmekte.
UMREK’in işlevi
UMREK’in oluşturulmasına ilişkin kanun Eylül 2016’da Meclis’ten geçerek yasalaşmıştı. Yasada UMREK’in işlevi şöyle belirtilmiş: “Maden arama faaliyetleri sonucunda ortaya çıkarılan cevher özelliklerinin ve miktarının uluslararası kabul görecek bir standarda göre belirlenmesi, Maden arama, araştırma ve üretimi esnasında yapılan çalışmaların şeffaflığının ve güvenilirliğinin artırılması, Küreselleşen dünyada ve serbest piyasa ekonomisi koşullarında; madenciler, yatırımcılar ve finans kuruluşları arasında görüş birliğinin sağlanması, Global madencilik yatırımlarının artması sebebiyle uluslararası geçerliliği olan bir kaynak/rezerv raporlama standardına duyulan ihtiyacın giderilebilmesi, Yatırım riskinin asgari düzeye indirilmesi ve olası manipülasyonların önüne geçilebilmesi.”
Bürokrasi kalktı
UMREK’in en önemli işlevlerinden birisi ise bürokrasinin azaltılması ve işlemlerin hızlandırılmasının sağlanması. Bu amaçla, Mülga MİGEM yeni bir bakış açısıyla re-organize edildi. İş süreçleri analiz edilip yeniden düzenlendi. Genel Müdür onayıyla yapılan iş ve işlemlerin yüzde 75’i alt birimlere devredilerek işlemler hızlandırıldı. Ayrıca; “Kamu Hizmetlerinde İşlemlerin Basitleştirilmesi Suretiyle Etkinliğin Artırılması Projesi” kapsamında MAPEG ile diğer bağlı ve ilişkili kurumların bünyesinde yapılan işlemler ile ilgili sürelerde iyileştirmeler yapıldı ve işlem sürelerinin personelin performans değerlendirmesinde bir kriter olması sağlanırken bürokratik süreç sermaye lehine kaldırıldı.
e-MADEN uygulaması
e-Maden uygulaması ile işlem ve hizmetlerde hız artırıldı, 32 farklı kurum ile veri alış-veriş entegrasyonu kuruldu. e-Maden ile ruhsat hukukuna ilişkin 700’ü aşkın iş ve işlem elektronik ortama alındı. Ayrıca; e-Devlet sistemi ile entegre olması amacıyla e-Maden uygulamasının bir parçası olan “Maden Kamu Portalı” açıldı. Oluşturulan Maden Koordinasyon Kurulu ile Kamu ve özel sektör tarafından yapılan veya yapılacak madencilik yatırımlarına ait; İzin süreçlerinin takibini yapmak, Denetimi ve koordinasyonunu sağlamak, yatırım süreçlerini hızlandırmak amaçlandı. Tebligat ile alakalı yaşanan sıkıntıları engellemek için Kasım 2017 itibarıyla Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) uygulamasına geçildi. Orta ve büyük ölçekli yatırımları yakından takip ederek bürokratik işlemlerin tek merkezden hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasını hedefleyen ‘Tek Durak Ofisi’ ise MAPEG bünyesinde oluşturuldu.
Madenciliğe kamu yararı kılıfı
İktidar Orta Vadeli Program’da (OVP) madenciliğe ‘kamu yararı’ kılıfı geçirip şirketlerin önündeki tüm engelleri kaldıracağı yer aldı. 25 Ekim 2023’de Resmi Gazete’ de yayımlanarak onaylanan 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre Maden arama faaliyetleri ‘kamu yararı’ kapsamına alınacağı ve madencilik faaliyetlerini kolaylaştırmak amacıyla MAPEG’de oluşturulan ‘tek durak’ uygulamasına geçileceği açıklanmıştı. Açıklanan 2025-2027 Orta Vadeli Program’da ise ‘kamu yararı’ ve ‘tek durak’ uygulamasının yanı sıra maden şirketlerinin birçok talebinin de yürürlüğe gireceği ortaya kondu. OVP 2024 yılı programında, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü iş birliği ile her bir maden grubunun özelliklerini ve ihtiyaçlarını gözetecek şekilde yeni bir maden kanunu hazırlanacaktır” ifadeleri ise önümüzdeki haftalardan kanunun meclise geleceğine işaret etmekte.
MTA’nın yurtdışı şirketi
Diğer yandan MTA yurtdışı maden aramaları için özel bir şirket kurdu. ‘MTA IC Uluslararası Madencilik A.Ş.’ ismiyle kurulan şirketin amacı şöyle tarif edilmekte: Yurt dışında maden potansiyeli gösteren sahalarda başta Metalik Madenler olmak üzere Mineraller, Kıymetli Taşlar, Endüstriyel Hammaddeler ve Nükleer Enerji Hammaddelerinin jeolojik (yeraltı), jeofizik ve jeokimya araştırmalarının yapılması ve elde edilen verilerin UMREK ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde veri tabanı sisteminde saklanmasını sağlamaktır.” Bakan Bayraktar geçtiğimiz günlerde yapılan Madencilik Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, yurt dışında yürütülen arama çalışmalarıyla ilgili olarak, “Ham madde arz güvenliği kapsamında sadece ülkemizde değil Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu çerçevede, Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025’te ilk üretime başlamayı planlıyoruz” dedi. Bu üretimin hangi havuz şirkete ihale edileceğinin ise gelecek günlerde ortaya çıkması bekleniyor.
‘Madencilik 9 kat artacak’
Aynı zirvede konuşan Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz ise Türkiye’nin doğal taş rezerv çeşitliliğinde dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğuna dikkati belirterek, “Metalik madenlerde çok büyük potansiyelimiz var. Yeşil dönüşüm kapsamında dünyada gelecek dönemde en az 6 ila 9 kat daha fazla madencilik yapmak zorunda kalınacak. 2025’te planladığımız faaliyetlerimizle kritik madenler konusunda da çok aktif rol almak üzere üstümüze düşene hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Global enerji noktasında da dünyada kritik bir oyuncu olmak durumundayız. Çünkü bulunduğumuz nokta çok kilit bir nokta. Dünyada var olan 90 çeşit mineralin 70 çeşidini bu topraklarda bulabiliyor ve üretebiliyoruz” diye konuşurken, 9 kat artacak olan madenciliğin yaratacağı ekolojik yıkımlar ise gündemlerinde yer tutmuyordu.
Süper bölgeler
Kapitalizmin kesmeyeceği tek ağaç, gölgesini satabileceği ağaçtır. Karbon yakıtların dünyada ısınmaya yol açtığı bilinirken, kapitalizm çöküşe doğru giden ekolojik krizi tartışma dışı bırakmaktadır. Kapitalizmin ekosistemde büyük bir çöküşe yol açacağı her geçen gün netleşirken, ‘yenilenebilir’ enerjinin yaratacağı yıkımlar ise yavaş yavaş gündeme taşınabilmektedir. Her türden emtia üretimlerini sürekli büyütmek zorunda olan kapitalizm, yenilenebilir enerji üretimi için ihtiyaç duyacağı Nadir Toprak Elementleri (NTE) ve mineral madenciliğini de büyütmek zorunda. İçinde bulunduğumuz yılın Ocak ayında bu bağlamda Riyad’da bir forum düzenlenmişti. Merkezi İskoçya’da bulunan araştırma ve danışmanlık şirketi Wood Mackenzie tarafından hazırlanan ve Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan forumunun adı ‘Gelecek Mineralleri Forumu’ idi.
‘Türkiye’de büyük potansiyel’
Forumda sunulan “Süper Bölgeler: Enerji Dönüşümü Nasıl Sağlanır?” başlıklı rapora göre, maden zengini “Süper Bölgeler” dünya genelinde enerji dönüşümünün gerçekleştirilmesi için büyük katkı sağlayacağı iddia edildi. Türkiye’nin de arasında bulunduğu; Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’daki maden zengini ülkelerin oluşturacağı “Süper Bölgeler” için 400 milyar dolarlık ilk yatırım tutarına ihtiyaç duyulduğu raporda vurgulandı. Foruma katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kritik madenler konusunda büyük potansiyeli bulunduğunu belirterek, “Afrika, Batı ve Orta Asya bölgeleri başta olmak üzere tüm ülkelerle işbirliği yapmaya hazırız” dedi. Bayraktar, kritik madenler konusunda potansiyeli canlandırmak için 2020’de Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsünün kurulduğunu, 2022’de ise Eskişehir’de dünyanın ikinci büyük nadir toprak elementleri rezervinin keşfedildiğini söyledi. Bu amaçla geçtiğimiz Ekim ayında Çin’e giden Bayraktar, NTE ve mineral madenciliği için mutabakat zaptı imzalamıştı.