Saray rejimi bütün seçim taktiğini Kürt siyasetinin rolünü ilga edecek bir merhaleye getirme kaygısıyla hareket etti. Kitlesini mobilize edecek ana harcı Kürt düşmanlığı üzerinden karmak her dönem olduğu gibi bu dönemde inşayı ayakta tutmak için tek rasyonel plan olarak görüldü
Cem Şahin
Bütün çelişkileri ve tartışmaları ile bir seçim sürecini daha tamamlamış olduk. Oldukça eşitsiz ve anti-demokratik uygulamalara sahne olan 2023 seçimleri ezilenler lehine bir değişim getiremedi ne yazık ki. Sonuçlar AKP iktidarının büyükşehirlerde yaşanılan ekonomik buhranın sonucu olarak oy kaybettiği ve 2018’deki istatistiğin büyük oranda değiştiğini gösterse de.
Evet AKP’de bir erime yaşanmıştır fakat ekonomik krizin etkilerini daha az yaşayan Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz gibi bölgeler kimlik politikaları ve milliyetçi retoriğin hakim kılınması sonucu tekrardan iktidar partisine oy vermişlerdir. Irkçı ve mezhepçi bagajı politik konsodilasyon amaçlı kullanmakta pek mahir olan Erdoğan, seçim meydanlarında sahte videolar ve dahasını organize ederek kitleleri apaçık bir manipülasyona rağmen kendi cephesinde tutmayı başarmıştır.
Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu ise iyi bir oy oranını yakalamasına rağmen realist bir ekonomik ve siyasal program öneremediği için özellikle kararsız seçmeni kendi mahallesine dahil edemedi. Kitlelerde olası bir belirsizliğin getireceği riski almaktansa bilindik ve çare üretme kapasitesini henüz yitirmediğini düşündüğü iktidarı bir kez daha zafere taşımıştır. Boş tencerenin iktidar götüreceği gerçeği muhalif cenahı motive etmiş olsa da ülkede yaşanılan siyasal ve ekonomik gelişmeler doğrudan seçmen tavrını belirlemiyormuş maalesef.
Bu ülkenin faşizmle harmanlanmış sosyolojik kodları ve siyasal hafızası karşıtı üzerinden seferber olunan toplumların karar alma mekanizmalarını belirlemede hala en geçerli referanslar olduklarını gösteriyor. Bu aynı zamanda ülkemiz topraklarının en acil politik ihtiyacının da ne olduğunu aleni bir biçimde ortaya çıkarmıştır. Ülke hakları ortak ve demokratik bir siyasal kültür yaratamadığı oranda frangmante olmaya devam edecek, karşıtının mutlak yenilgiye mahkûm edilmesi tek moral kaynak olarak görülecek, böylece halklar nezdinde gericilik, faşizm ve ırkçılık olguları tek hakim anlayış haline getirilecektir.
Lakin böyle olmamasını isteyen milyonlarca insan olduğu da unutulmamalıdır. Ülke ezilenleri hala ortak bir cumhuriyet ve eşit dünya düşleri etrafında kenetlenebiliyor, hükümetin devletin bütün imkanlarını kullanarak yürütmüş olduğu bir seçim kampanyasında inisiyatif alabiliyor, faşizme ve tek adam diktatörlüğüne dur deme cesareti gösterebiliyordu. Fakat her şeye rağmen demokrasi güçleri tek adam diktatörlüğüne dur diyebilmek için kendi programları ve çalışmalarıyla alanlarda yer almalarına karşın diledikleri rağbeti görememe gibi bir sonuçla karşılaştılar.
Bu mevzu daha çok YSP ve adayları üzerinden derinleştirilen bir tartışma olmasına karşın tek neden bu değil gibi durmakta. Yanlış ittifaklar, yerelin taleplerinin görülmemesi hususu, ulusal taleplerin belirleyici olmaması, politik iddiaların yenilenmemesi ve daha birçok sorun özellikle Kürt hareketinin toplumsal desteğini zayıflatmıştır. Kendi siyasal söylemlerini ve pratiklerini güçlendirmek yerine Millet İttifakı’na yedeklenilmiş olması toplumsal bir destek kaybına neden olmuş, 3. Yol perspektifinin örgütlenememiş olması Emek ve Özgürlük İttifakı’nı tartışılır bir hale getirmiştir.
Bundan sonraki süreçte yapılması gerekilen ilk adımlar ise bu seçeneğin daha güçlü bir cepheyi içine alacak şekilde ve daha kayda değer bir tartışma yürütülmesiyle tekrardan gözden geçirilmesi olmalıdır kanaatimce. YSP’nin oy kaybını sadece kendi iç çelişkilerine eğilerek münazara etmek de haksızlık olur pek tabi.
Beka sorunu üzerinden inşa edilen bir seçim kampanyasının ana gündemi Kürtler ve diğer ezilen unsurlar üzerinden yürütülen kara propagandanın doğru işletilebilmesi üzerine kurgulanmıştı. Saray rejimi bütün seçim taktiğini Kürt siyasetinin rolünü ilga edecek bir merhaleye getirme kaygısıyla hareket etti. Kitlesini mobilize edecek ana harcı Kürt düşmanlığı üzerinden karmak her dönem olduğu gibi bu dönemde inşayı ayakta tutmak için tek rasyonel plan olarak görüldü.
Fazla uzun bir analize girişmeden sözün özü olarak; AKP iktidarının bilindik stratejilerine karşın tek adam rejiminin inşasını durduracak güçler hala çok dinamik ve kararlı bir tavır sergileme kapasitesine sahipler. Sorun bu cepheyi en geniş bileşenleriyle örgütleme cesaretini kurabilme ısrarını göstermekte.