Türkiye’de süt üretimlerini ve fiyatlarını kontrol eden süt tekelleri çiftçiyi ve hayvanları adeta köleleştirirken, satışa çıkardıkları ürünler çiftçiye ödenenden en az 3 katı fiyatla halka satılıyor
Yusuf Gürsucu
AKP iktidarı Türkiye’de sütün sadece süt tekellerinin kontrolleri altında bulunmasını sağlayan teşvikler ve uygulamaya soktuğu tarım politikaları ile çiftçileri şirketlere çalışan birer köle haline getirdi. Kapitalizmde ücretli kölelik olarak literatüre giren uygulama sözleşmeli veya kiralık çalıştırma biçimleriyle halen yaşamamızda yer tutmaktadır. Süt tekelleri ‘sözleşmeli’ olarak uygulamaya soktukları süt üretimleri çiftçiyi kiralık maraba durumunda sömürmeye devam ederken çiftçi ailesinin tüm bireyleri emeği yok pahasına sömürülen birer köle durumunda.
Süt Konseyi!
Karın tokluğuna bile yetmeyen sütün fiyatını ise şirketlerin ve hükümetin temsilcilerinden oluşan ‘Ulusal Süt Konseyi’nin belirliyor olması çiftçileri adeta açlığa mahkûm ediyor. AKP’li Ethem Sancak’ın bir dönem başında bulunduğu Ulusal Süt Konseyi, 29 Kasım 2021’de yaptığı toplantıda maliyetlerde yaşanan anormal artış nedeniyle çiğ süt referans fiyatına litre başına yüzde 47 oranında artışla 3.20 TL olan süt 4.70 TL’ye yükseltilirken, uygulamanın 8 Aralık 2021’de başlayacağı belirtilmişti. Aynı toplantıda süt ile yem arasındaki paritenin 1.1 liranın altına düşmesi halinde yani 1 litre sütle 1 kilo 100 gram yem alınamaması durumunda fiyatın yeniden belirleneceği yönünde karar alınmış ve belirlenen sınır aşılmış olmasına rağmen konseyden bir açıklama bile gelmiş değil.
Şirketler süte yüzde 147 zam yaptı
Diğer yandan süt tekelleri zamlı fiyatları etiketlere uygularken bugün 1 litre sütü 15 lira 90 kuruştan satmaya başladılar. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar şirketlerin yaptığı zamlarla ilgili olarak, “Birçok markaya ait süt ve süt ürünlerinin 25 Kasım ile 16 Aralık 2021 tarihli fiyatlarına bakıldığında, beyaz peynirde yüzde 95, kaşar peynirinde yüzde 62, günlük pastörize sütte yüzde 60, yoğurtta yüzde 81, tereyağında yüzde 117, UHT sütte ise yüzde 147’ye varan oranlarda fiyat artışları olduğu görülmektedir” ifadeleri şirketlerin pervasızlığını ortaya koyarken, yapılacak zammı şirketler kendileri belirliyor. Ancak üreticiye gelince fiyatı yine şirket temsilcileri ve onları destekleyenlerin çoğunlukta olduğu konsey tarafından belirleniyor olması Sütaş ve Pınar gibi süt tekellerini palazlandırırken, çiftçiler açlık seviyesinde yoksulluğa itiliyor.
Hayvanlar köle mi?
Beni çok etkileyen bir anımı paylaşmak isterim. Anneannemin ineklerle olan diyaloğunu çocukken izlemeye bayılırdım. Anneannem her birinin ismi olan inekleri sağarken hareket eden ineğe Boşnakça ‘Ja kažem polako’ yani ‘Rahat dur diyorum’ diye bağırıp kızarken inek pek de umursamazdı ve o itişmeleri bende çok sıcak izler bıraktı. Yavrularıyla bebek gibi ilgilenir asla anne ineğin sütünü almazdı. Sabah ahırın kapısı açıldığında inekler hep birlikte başlarında biri olmadan otlağa gider ve akşam hava kararmadan önce yine hep birlikte ahırın kapısına gelip mööleyip kapıları açtırırlardı. Anneannem ineklerin otlağa gitmelerinin hemen ardından ahırları inanılmaz titizlikle temizler ve inekler tertemiz ahıra girerlerken, yüzlerinde ortaya çıkan mutluluğu görmemek imkansızdı. Ancak kapitalist endüstrinin hayvanları köleleştirerek gün yüzü bile görmeden verilen GDO’lu yemlerle beslenip ahırlarda sütleri ve etleri için büyük bir işkenceye tabi tutmaları asla kabul edilemez bir durumdur.
GDO’lu yem dayatılıyor
Bugün halen benzer bir ilişki içinde hayvanlarını çok seven üreticilerin olduğunu biliyorum. Ancak bu üreticiler artık çok mutsuz. Çünkü topladıkları sütü şirketler dışında direkt olarak halka satmaları yasaklandı ve hem çiftçiler hem de halk şirketlere mahkûm edildi. Şirketlerle zorunlu sözleşmeler dayatılırken aynı zamanda şirketler süt parasından düşmek üzere çiftçilere GDO’lu yemleri vermeye başladılar. Çiftçinin elinden alınan meralar ve otlaklar maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekilirken, çiftçilerin tek başlarına yapabilecekleri bir şey kalmadı ve şirketlerin adeta birer kölesi haline getirildiler.
Ne bekliyoruz?
Bugünde yapabileceğimiz çok şey var aslında. Üreticilerin bir kooperatif etrafında toplanıp üretim yapmaları ve bu üretimleri aracısız tüketiciye ulaştırmaları mümkün kılınabilir. Fakat bunun için sağlam örgütlenmelere ihtiyaç var. Bu koşullar oluşturulamaması durumunda dahi kooperatifler eliyle üretimlerinin değerlendirilmesi üreticinin güçlü bir yapıya kavuşarak, sermaye karşısında tek başına kalmasının önüne geçilebilmesi de mümkün. Ancak şirketlerin üreticiden aldıkları ürünleri 3-4 misli fiyatlarla halka satmalarının önüne geçilmesinin yegane yolunun ürünlerin aracısız halka ulaştırılmasını sağlayacak koşulların yaratılmasından geçtiği unutulmamalıdır.