Tutsaklar, İmralı’daki tecridin kaldırılması amacıyla 27 Kasım 2023 günü dönüşümlü açlık grevi başlattılar. Cezaevlerindeki hak ihlaleri devam ediyor
Hüseyin Aykol
Ülkemizde bulunan 400’den fazla cezaevinde tutulmakta olan yurtsever ve devrimci tutsaklar, İmralı’daki tecridin kaldırılması amacıyla 27 Kasım 2023 günü dönüşümlü açlık grevi başlattılar. Açlık grevine hasta, yaşlı ve tahliyesine iki yıldan az kalan mahpuslar katılamayacak.
* * *
Sincan 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Halis Yıldeniz, 21 Kasım 2023 günü gönderilen taahhütlü -özetle- mektubunda şöyle diyor: “Herhangi bir toplatma kararı olmayan Kürtçe kitaplarımız bize verilmiyor. Burada Kürtçeye açık bir düşmanca tavır var. Bu ırkçı yaklaşımı kabul etmiyoruz. Aynı yaklaşım yazdığımız Kürtçe mektuplar için de geçerli. Açıkça göndermiyoruz demiyorlar ama çok geç gönderiliyor. Bazen bir mektup ya da kartın yerine ulaşması aylar sürebiliyor.
Bu arada, yolladığımız taahhütlü mektuplar, faks ve aps mesajlarının gönderi kağıtları bize verilmiyor. Bu yüzden, gönderdiğimiz mektupların yerine ulaşıp ulaşmadığını kontrol edemiyoruz.
Aynı durum, hiçbir yasa ya da genelgede yasaklanmamış olmasına rağmen birkaç ayrı kişiye gönderdiğim mektupları aynı zarfta aynı adrese gönderemiyoruz. Düşünün bir başka cezaevinde, aynı odada kalan arkadaşlarımın her birine ayrı zarfta mektup göndermemiz gerekiyor. Böylece postanenin daha fazla para kazanmasını mı istiyorlar acaba?
Cezaevlerindeki birçok arkadaşımız el yazılarıyla kaleme aldıkları şiir ve roman çalışmalarını dışarıya gönderiyorlar. Aile ya da ilgili yayınevi bunu bilgisayarda yazıp, çıktısını yazarın-şairin kendisine geri gönderiyor; yazım hatalarını düzeltsin diye. Ancak cezaevi yönetimi çıktısı alınan bu dokümanlara el koyuyor, her nedense!
Burada revire zor çıkıyoruz. Revir durumumuz çok ağırsa, hastaneye sevk yazıyor. Hastane sevk sırası çok uzun zaman sonra geliyor. Gerçi hastaneye gidiş de ayrı bir sorundur. Ring içinde küçük hücreler var. İçine zor sığıldığı gibi hava almak bile kolay değil. Yazları orada güneşin altında tutuluyoruz. Klima çalışmıyor. Ringler temizlenmediği için çok pistir. Bu yüzden, hastaneye giden kişi, neredeyse bir hafta kendine gelemiyor.
Aynı temizlik sorunu, hücre kapılarımızın açıldığı koridor için de söz konusudur. Koridorlar her türlü mikrobun bulunduğu yerler haline gelmiş durumda. İşte böylesi bir yerde üstü açık kaplarda getirilen yemekler bize dağıtılıyor. Hücrelerimizin penceresinin açıldığı aydınlanma boşluğu ise biz buraya geldiğimizden beri -beş yıldır- hiç yıkanmadı. Cezaevi idaresi kendi yıkamadığı gibi, bizim yıkamamıza da izin vermiyor.
Geldiğimiz cezaevlerinde kendi paramızla kantinden aldığımız FM radyo ve kulaklıkları, burada bize vermediler. Kaldığımız öbür cezaevlerinde sıvı sabun, deterjan, çamaşır suyu gibi kimi temizlik maddeleri cezaevi idaresi tarafından veriliyordu. Burada kendi paramızla almak zorunda kalıyoruz. Burada ailelerimizin bizim için yatırdığı paranın faizini nerede kullanıyorlar, bilemiyoruz.
Kürtçe konusundaki ‘düşmanlık’ konusunda bir örneği daha yazmak istiyorum: İki ayrı koridordan havalandırmaya çıkan arkadaşlar halay çekip, Kürtçe kilam söyledikleri için haklarında soruşturma açıldı. Biz siyasi mahkumlar ikinci kattayız. Alt ve üstümüzdeki koridorlarda ise IŞİD, Cemaat’ten mahkûm olmuş kişileri koyuyorlar. Zaten onların tacizine maruz kalırken; bir de Kürtçe düşmanlığıyla uğraşmak zorundayız maalesef.
Başka cezaevlerinde açık ve kapalı görüş süreleri 1.5 saate yükseltildiği halde, bizim burada bu süre halen 1 saat olarak uygulanmakta. Cezaevinde bilgisayar, saz ve resim kursları başlatılmış ama biz siyasilerin bu kurslara gitmesi önleniyor. Bize gönderilen Türkçe kitaplarda da Kürt ya da Kürdistan gibi kelimeler geçiyorsa, -yasaklanmış bir kitap olmasa da- bize verilmiyor.”
* * *
Antalya S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Orhan Çaçan, 13 Kasım 2023 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Okurlarınızın hemen hemen hepsi bilir; biz mahpusları haftada bir kez birinci ve ikinci dereceden akrabalarımız ziyaret edebiliyor. Böylesi bir hak ölüm oruçlarından sonra akraba olmayan üç arkadaş için de verildi. Bu hakka dayanarak ben de iki amcaoğlumu üç kişilik arkadaş-ziyaretçi kontenjanıma yazdırdım. Tüm kontroller yapıldıktan sonra, amcaoğullarım ziyaretçim olarak kabul edildi.
Bunun üzerine İstanbul’da ikamet etmekte olan amcaoğullarım Eylül ayındaki açık ziyaretime geldiler. Burada ziyarete girişte ve sonrasında herhangi bir engelle karşılaşmayan görüşçülerim, İstanbul’da döndükten bir süre sonra evlerine kolluk güçlerince baskın yapılmış ve kendilerine benimle nerede ve nasıl tanıştıklarını sorduktan sonra, bana bir daha gelmemeleri yönünde tehdit etmişler. Bu tehditten korkan amcaoğullarım, bir daha beni ziyaret etmeyeceklerini aileme bildirmiş.
Yasada ve ilgili yönetmelikte yer alan ve ziyaretçi olmalarında hiçbir sakınca bulunmayan iki kişiyi polisler ne hakla tehdit edebiliyor? Yasalar kolluk güçlerini de bağlamıyor mu? Bize, bizim mücadelemize sahip çıkan eş, dost ve akrabalarımıza yönelik bu tehditleri kabul etmiyoruz. Burada belki de bizden çok yasaları yapanların bu fütursuzluğa karşı çıkması ve gereğini yapması gerekir.”
* * *
Yine Antalya S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Akif İpek, 13 Kasım 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Yeni evime gönderdiğiniz kartını aldım; duyarlılığınız için teşekkürler. Bu 30 yıl içinde, burayı gelmek zorunda kaldığım 10. ‘evim’. Gerçi bu yere gelmekten memnunum. Kalan 3.5 ayımı burada normal koşullarda geçireceğe benziyorum.
Yani kalan süreyi burada tamamlayıp, gerçek evime kazasız-belasız gidip, özgürlüğüme kavuşacağımı umuyorum. Genel olarak durumumuz iyidir. Burada 70’e yakın arkadaş var. Her gün yüzlerce insan gözaltına alınıp, bir kısmı tutuklanıyor. Galiba buraya da daha çok gelecek olmalı ki, kaldığımız üç kişilik odaların kapasitesini -katlı ranza koyarak- altıya çıkarıyorlar. Hepimize selamlar.”
MEKTUBU GELENLER:
Akif İpek – Antalya S Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Antalya S Tipi Cezaevi
Halis Yıldeniz – Sincan 1 nolu Yük. Güv. Cezaevi