“Kurmê darê ne ji darê be dar kurmî nabe” sözü Kürtlerde ihaneti anlatan en güzel atasözlerinden biridir. Türkçe çevirisiyle, “Ağacın kurdu ağaçtan olmazsa, o ağaç çürümez.”
22 Ocak’ta Besta’da yaşanan çatışmada Nimet Encü isimli bir korucu yaşamını yitirdi. Öldürülen korucunun sıradan biri olmadığı Tayyip Erdoğan’ın, korucunun ailesini aramasından, Süleyman Soylu ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin’in hızlı bir şekilde Şırnak’a gitmelerinden anlaşıldı.
Adı gasp, tecavüz, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, cinayet gibi suçlarla anılan Koruculuk Sistemi, “Fırtına Özel Timi” komutanı olan Nimet Encü’nün PKK’lilerce öldürülmesinin ardından, bir kez daha yakıcı bir şekilde gündeme düştü.
Koruculuk Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt sorununun olumsuz sonuçlarından biri olarak sürekli bir biçimde Kurdistan’da karşımıza çıkmaktadır.
Turgut Özal tarafından getirilen Koruculuk sistemi Kurdistan’da 26 Mart 1985 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Korucular kısa zaman içinde köylerin yakılması ve boşaltılmasında, siyasi ve faili meçhul cinayetlerin işlenmesinde aktif bir şekilde rol oynayan karanlık bir güce dönüştü.
Kürt halkı koruculuğun kendine karşı kullanıldığının bilincinde. Koruculuk yalnızca PKK’ye karşı kullanılmadı. Aşiretler, birbirleriyle mücadelelerinde korucu olarak güçlerini artırmaya çabaladı. Devletin imkanlarını kendi çıkarları için kullanan korucular suç işleyen birer makinaya dönüşüyorlar.
Korucuların adı öldürme, dolandırıcılık, kadın kaçırmak, taciz ve tecavüz, uyuşturucu madde, silah kaçakçılığı, hırsızlık, gasp başta olmak üzere sayısız olaya karıştı, karışıyor. Korucular yalnızca sivil halka yönelik suçlar işlemiyor. Aynı zamanda da kendi aralarında çıkan anlaşmazlıkları çözmek için de devletin kendilerine verdiği silahları kullanıyorlar.
Her ne kadar adı “Köy Koruculuğu” olsa da kendi köylerinin korunmasının dışına çıkan operasyonel paramiliter bir güce dönüştü. Zap, Avaşin ve Metîna’nın yanı sıra Efrîn, Serêkaniye ve Girê Spî’de de korucuların aktif bir biçimde kullanıldığı biliniyor.
Şırnak’ta “ölüm kuyuları” adıyla korucu aşireti liderlerinin siyasi cinayetlere suç ortaklığı yaptığı ortaya çıkmıştı. Cizre’de Belediye Başkanlığı da yapmış, korucu aşireti lideri Kâmil Atak örneği kapı gibi önümüzde duruyor. Korucuların önceden aralarında türlü husumet bulunanları PKK’li diye ihbar ederek, bazen tutuklanmalarını ve yargılanarak mahkûm olmalarını, bazen de yargılanmadan doğrudan infaz edilmelerini sağladıkları biliniyor.
Koruculuğun ne denli kirli bir organizasyona dönüştüğünü uzun boylu anlatmaya gerek yok. Zira her şey Kürt halkının gözlerinin önünde cereyan ediyor.
Aynı çatışmada hayatını kaybeden PKK’lilerden biri olan Evîn Encü, korucu Nimet Encü’nün de yeğeni. Bu olay bile Kürt halkının ne kadar parçalandığının bir göstergesi. Koruculuk sistemiyle yaşatılan dramın adı “Kürt’ü Kürt’e kırdırma”dır. Bunun başka da bir adı yoktur.
Aynı köy… Aynı aile… Aynı mezarlık… Nimet Encü gövde gösterisiyle gömülürken, Evîn Encü hastane morgunda bekletiliyor. Biri için devletin imkanları ile taziye çadırı kurulurken diğeri için yas yasak. İşte Kürde reva görülen bu.
Kürt’ü Kürt’e kırdırarak Kürdün özgür iradesini kırmaya ve umudunu yok ederek paramparça etmeye yönelik olan Koruculuk Sistemi’ni boşa çıkarmanın ve kendi halkının katili olmanın engellenmesinin yolu birlikten ve kirli politikaları boşa çıkarmaktan geçer.