Suriye savaşı başladığında IŞİD’e destek sunan hükümet başbakanı “Kobani düştü düşecek” anonsunu medyada yapıyordu. Ama Kobani düşmedi, halklar büyük bir direnişle tarihe adlarını yazdırdılar. O günden bu güne büyük intikam planları devreye sokuldu. Zamanlama önemliydi. İsrail–Filistin savaşında Filistin tarafında olmak madalyanın bir yüzüydü. Diğer yüzü Kürt kazanımlarının ortadan kaldırılmak istenmesiydi. Bugünlerde medyası ile birlikte hükümet kanadı Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmak için açıklamalar yapıyorlar. Hükümete soruyoruz. Suriye Milli Ordusu adını verdiğiniz ordu sizin destek verdiğiniz bir ordu. İçinde Kafkasyalılar, Tacikler ve diğer çetelerin olduğu bir ordu nasıl olura da Suriye Milli Ordusu olur? Allah u Ekber diyerek halklara saldırıp kafa kesen, kurşuna dizen ve kadınları kaçırıp tecavüz eden bu gruplar ne için savaşıyorlar? İnsanları etnik ve dini gruplara ayırarak katliamlar gerçekleştiriyorlar ve ne yazık ki bu insanlık dışı olaylar Türkiye’de alkışlarla kutlanıyor. Çok istiyorsanız oluşturduğunuz orduyu neden sürekli savunduğunuz Gazze için savaşmaya göndermiyorsunuz?
Moğollar zamanında Hülagu Bağdat kütüphanesini yakmıştı, İskenderiye kütüphanesinin Hz. Ömer döneminde Amr b. El/ As tarafından yakıldığı bilinir. Şimdi de Minbic’te kütüphane yakıldı. Bilgiye karşı düşmanlık halen devam ediyor. Hükümetin verdiği destekle yani hem ekonomik ve hem de askeri olarak çağ dışı olaylara tanık oluyoruz. Kendi içimizde halk ekonomik sorunlar yaşarken çetelere bu destek verilmesinin nedeni Kürt kazanımlarına olan düşmanlıktan kaynaklanıyor. Hakan Fidan’a ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar’a göre YPG ortadan kaldırılmalı. Bunun nedeni de SDG’nin elinde bulunan IŞİD’li kişilerin cezaevlerinden çıkartılması. ABD, İsrail ve koalisyon güçleri buna müsaade ederler mi sorusunun cevabı yakın bir zamanda belli olur. “Kimseye boynumuzu eğmedik” diyerek algı yaratmak yolunda ilerleyenler sizlere verilecek çok örnek var. İsterseniz rahip Bronson’dan başlayabiliriz.
HTŞ Sünni yapılanmanın başka bir versiyonu. Liderine baktığınız zaman hangi evrelerden geçerek buralara geldiği sorgulanması gereken bir konu. El Kaide, El Nusra ve HTŞ terör kuruluşlarının içinden yetişmiş bir terörist. Ayrıca başına 10 milyon dolar verilecek kadar önemli bir terörist. ABD ve İsrail destekli olarak yürütülen bir Orta Doğu projesinde Türkiye her zamanki gibi bu işlerin içinde yer alıyor ama taşeron olarak. Türkiye’nin derdi Kürtleri yok etmek ve Emevi camiinde namaz kılmak. Herkes Emevi camiinde namaz kılıyor zaten. Ama Erdoğan’ın niyeti her ne kadar “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyorum” dese de Suriye’yi kendi teröristleriyle bölmek.
Seçimlerden evvel SADAT denen, savaş eğitimi veren bir kurum vardı. Eğit ve Donat Projesin’de yer aldılar mı? Şimdilerde sesleri solukları çıkmıyor. Muhalefette bulunan partiler de bu konuda sessiz kalıyorlar. Orta Doğu’nun yeni haritası Kürtler olmadan olmayacak. Bunu Türkiye ve İran da kabullenecek. Suriye bu durumda bölünecek. Soru şu anda Suriye’den sonra sıranın kimde olduğu.
YPG içinde bulunan bazı Arapların taraf değiştirdiğini haberlerden izledik. Onun içindir ki, Ortadoğu’da siyaset yapmak çok zordur. Dış güçler de bunu bildikleri için bu topraklarda cirit atarlar. Bu şartlar altında özgürlüğün, barışın ve demokrasinin inşası zordur.