Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara dikkat çeken DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, ‘Kürt meselesi Türkiye’de çözülecekse, Rojava’nın statüsünü tanımanız gerekiyor’ dedi. Eş Genel Başkan Çiğdem Kılıçgün Uçar ise, demokratik çözümün yolunun Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden geçtiğini ifade etti
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Ocak 2025’te Ankara’da gerçekleştireceği 7’nci Olağan Kongresi öncesi, “Teorik ve pratik iradenin öncülüğünde özgür toplumu inşa ediyoruz” şiarıyla konferans düzenliyor. DBP Amed İl Örgütü binasında gerçekleştirilen konferansa, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Keskin Bayındır, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, belediye eşbaşkanları, çok sayıda parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
Konferansın yapıldığı salona “Em jinên birêxistin û azad civaka azad ava dikin/Biz özgür ve örgütlü kadınlar, özgür bir toplum inşa edeceğiz”, “Li hember şerê taybet jin jiyan azadî/Özel savaşa karşı kadın, yaşam, özgürlük”, “Demokratik çözümün ve onurlu bir barışın yolu, Sayın Öcalan’ın özgürlüğüdür” pankartları asıldı.
Konferans divanın seçilmesi ardından saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşması ardından söz DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, konferansın Kürt halkının direnişi ve mücadelesi için belirleyici olacağını söyledi. Örgütlenme çalışması başlattıklarını ve bu çalışmaların sokak sokak devam ettiğini sözlerine ekleyen Bayındır, “Hem ülkemizde hem de dünyada siyasetin dinamik sesi değişiyor. Biz Kürtler, Kürt kurumları olarak örgütlülüğümüzü güçlendirmemiz gerekiyor, davamıza sahip çıkmamız gerekiyor. Kürt halkı olarak büyük bedellerle bu günlere geldik, Ortadoğu’da yaşananlar karşısında halkımızı savunacağız. Halkımıza özgürlüğü hazırlayacağız. Bu direnişin öncülüğünde DBP olarak kendimizi sorumlu hissediyoruz” şeklinde konuştu.
Saldırılara tepki
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılara dikkat çeken Keskin Bayındır, “Bu saldırıları sadece izleyemeyiz. Her alanda, kazanımlarımızı korumak, büyütmek için çalışacağız. Rojava işgalcilerin hedefinde. DAİŞ zihniyetine karşı Kürt halkı büyük bir öncülük yaptı. Kürt halkı kazanımlarını savundu. Bugün Rojava’nın savunulması Kürt halkının kazanımlarını korumaktır. Kürt sorunun çözümü için herkes değerlendirmelerde bulunuyor. Kürt halkının yaklaşımı, Rojhilat’ta da Türkiye’de de etkisini gösterecek. O yüzden kaderleri birleşiktir. Kürdistan’da ve Türkiye’deki çözüm tartışmalarında halkın inancı yok. Kürt halkı kendi topraklarında, komşularıyla, dostlarıyla özgür olmak isteyen halklarla onurlu bir yaşam istiyor. Kürt halk bu mücadelesini korumak istiyor ama Türkiye ve uluslararası güçler bu örneği, statüyü boğmak istiyor. Bu yüzden nerede olursa olsun, 4 parça Kürdistan’da ve dünyada bu kazanımlarımızı koruyacağız. Kürt meselesi Türkiye’de çözülecekse, Kuzey ve Doğu Suriye’nin statüsünü tanımanız gerekiyor. Orada saldırılar ve soykırım uygulayarak, burada sonuç alamazsınız” şeklinde konuştu.
‘Kazanımlarımızı koruyacağız’
Rojava’ya 2014’te gerçekleştirilen saldırılarda Kürtlerin kazanımlarını koruyup, başarıya ulaştığını hatırlatan Keskin Bayındır, “2014’te Kürt halkı yurtsever, Kürdistani bilinçle, tek güçle kazanımlarını korudu ve başarıya ulaştı. O gün yine geldi. Birliğin, savunmanın zamanıdır. Ne kadar kazanımlarımız varsa Kürtlerin ittifakıyla korumalıyız. Gün Kürt halkının özgürlüğünün zamanıdır. Bu birlik, ittifak yurtsever ruhla bu kazanımlarımızı koruyalım. Bugün kazanımları korumak gerekiyor. Zalimlere karşı mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor. Biz mücadelemize, halkımıza inanıyoruz; bu zalimler karşısında başarıya ulaşacağız” diye kaydetti.
Uçar: Kritik bir eşikteyiz
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, çok kritik dönemlerde kritik çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Bu dönemi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1920’li yani çok kültürlü yapının olduğu dönemde devletin idare edenlerin tercihinin tekçilik olduğunu ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Yüzyıldır kadınlara, halklara bir siyaset mekanizması dayatılıyor. Tam da o dönemin tekrarını yaşıyoruz. Hem Suriye’de hem dünya genelinde yaşanan gelişmeler, kadın düşmanlığının, demokrasi karşıtlığının da bir karşılığını olmadığını çoktan gösterdi. Türkiye’de 100’üncü yılı geride bırakırken çok kritik bir eşikteyiz. Ya yüz yıllık istikamette devam edilecek ya da halklara faydası olmayan bu yüz yıllık istikamet değişecek” dedi.
‘Rojava’da devrim yaşandı’
Kuzey ve Doğu Suriye’de bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir model oluştuğuna dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Rojava’da bir devrim gerçekleşti. Kadın devrimi yaşandı. Bütün ulus devletlerin dayatmasına karşı, küresel güçlerin büyüterek güç yapmak istedikleri DAİŞ’e karşı çok büyük bir direniş ve kazanım açığa çıktı. Bu kazanım orada söz sahibi olmak isteyen güçlere bir dayatmada bulunuyor. Orada yaşanan kadın devrimi, demokratik değerlerin her biri, küresel güçlerin ikame ettiği HTŞ’nin kendisine de yol gösteriyor. HTŞ bir makyajla oradaki halkların karşısına çıkmak için kendine tarifler buluyor. HTŞ’yi uzantısı olduğu El Kaide ve DAİŞ’ten ayrı göstermesini dayatan şey kadın devrimidir. Suriye’deki halklar kendini kimin temsil edeceğine çoktan karar verdi” diye konuştu.
‘Hakan Fidan karar veremez’
“Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt halkı ve diğer halkları kimin temsil edeceğine Hakan Fidan karar veremez” diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Orada yaşayan savaşın kendisi bir sistem savaşıdır. Ya Esad’ın devamı olan bir güç açığa çıkacak, bin bir emek ile açıktan yürütülen savaş o yoklukta kazanılan devrime öncülük eden halkların, kadınların, inançların iradesiyle bir sistem kurulacak. Orada yaşanacak değişimin kendisi Türkiye’yi etkiler, Ortadoğu’yu etkiler. Rojava’ya küçük bir toprak parçası olarak bakmıyoruz. Rojava’ya çölde açan bir gül olarak bakıyoruz. Rojava Kürt halkının ve orada yaşayan bütün halkların kırmızı gülü, değil O’nun koparılmasına izin vermek mi? Tam tersine Ortadoğu’yu bir bütün kırmız güller bahçesi yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı
‘Demokratik çözüm Öcalan’ın özgürlüğünden geçer’
Kürt sorunun demokratik çözümünün ve onurlu barışın PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden geçtiğini ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Türkiye’nin yaşadığı ve halklara dayattığı yüzyıllık sorunların her birinde çözüm gücü olacak toplumun dinamiklerini ve demokratik gücünü açığa çıkarmak istiyoruz. Türkiye, yaşadığı krizlerin Kürt sorunundan kaynaklandığını ve bunun üstünü örtecek bir fikir daha bulamıyor. O yüzden Kürt sorunun demokratik çözümü, Türkiye’nin başat sorunudur. Bu ülkede faaliyet yürüten siyasi partilerin, söz kuran toplumsal kesimlerin, demokratik kitlelerin yüzünü iktidarın korku dünyasına değil, DBP’nin, DEM Parti’nin onlarla birlikte hareket eden ittifak ve demokrasi güçlerinin işaret ettiği o yeni hatta 3’üncü yol siyasetinde, güçlendirmeye çağırıyoruz. Artık Kürt meselesi sadece kürsüde konuşabilecekleri, sıkıştıklarında bahsedilecek bir mesele değildir. Türkiye’nin demokratik inşasında ilk adım nedir diye soracaksanız; Kürt sorunun demokratik çözümüdür. Kürt sorunun demokratik çözümü de Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan esas muhatap alınarak, özgürlüğünün sağlanmasındadır. Bu mücadeleyi yürütürken yalnız kalmadık. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve ülkenin demokrasisi için elimizden geleni yapmaya hazırız” şeklinde konuştu.
Konferans basına kapalı devam ediyor.
Kaynak: MA