Cengiz Holding’in altın madeni için Kaz Dağları’ndaki ağaç katliamı aralıksız devam ediyor. Katliama dair konuşan Kaz Dağı Ekoloji Platformu üyesi Füsun Kayra, ‘Burada Cengiz’i durduramazsak hiçbir yerde durduramayacağız’ dedi
Kaz Dağları’nda bakır altın madeni işletmek isteyen Cengiz Holding’e bağlı Truva Bakır AŞ, 30 Ekim tarihinden beri Hacıbekirler köyü yakınındaki ormanlık alanda ağaç katliamına devam ediyor. 1 milyon ağacın kesileceği maden sahası projesinde, yürütmenin durdurulması için açılan dosya ise 5 aydır Danıştay’da bekliyor.
Alandaki duruma ilişkin konuşan Kaz Dağı Ekoloji Platformu üyesi Füsun Kayra, şirketin iktidarla olan işbirliğine dikkat çekerek “Bu siyasi yapı değişmeyeceği sürece bu katliamlara daha çok tanıklık edeceğiz” dedi.
‘Yaz aylarında bilinçli kesim yapılmıyor’
Füsun Kayra, Haziran’da davayı kaybettiklerini ve Cengiz Holding’in ormandan kesim iznini almış olduğunu belirtti. Haziran’da alınan izne rağmen kesimi yaz aylarında bilinçli olarak yapmadıklarını söyleyen Füsun Kayra, “İnsanların buraya gelmesi daha kolay olur diye herhalde. Toplumsal tepki daha da büyür diye Kasım’a kadar beklediler. 30 Ekim günü başladı kesim. Açık patlatmalı ocak burası. Ocak sahasından itibaren başlamışlardı kesime. Kendilerinin verdiği 150 bin civarında bir sayı var ama inandırıcı değil. Çünkü sekiz santimin altındaki hiçbir ağacı ağaçtan saymıyor Cengiz Holding” dedi.
‘Arazilerini satmayan köylülerin arazileri kamulaştırıldı’
Maden sahasının Halilağa, Hacıbekirler ve Muratlar köylerinin ortasında olduğunu paylaşan Füsun Kayra, madene en yakın olan ve madenin içerisinde kalacak olan Hacıbekirler köyündeki yurttaşların tarım ve hayvancılıkla uğraştığını belirterek, köyün Ezine peyniri için üretilen sütün kaynağı olduğunu ancak maden dolayısıyla bunun devam edemeyeceğini sözlerine ekledi.
Füsun Kayra, “70 dönümlük arazisini satmayan ve davası olan köylülerimiz var. Onlara da yaklaşık 2-3 hafta önce kamulaştırma geldi. Karşı kamulaştırma davası açıldı. Kamulaştırma gelen arazilerin hemen dibinde atık depolama sahasını kazmaya başladılar. Kesimin neredeyse 3’te 2’sini bitirdiler 34 günde” şeklinde konuştu.
‘Sonuç çıkana kadar 1 milyon ağaç kesilmiş olacak’
Periyotlar şeklinde alana gittiklerini, işi yavaşlatmaya ve durdurmaya çalıştıklarını belirten Füsun Kayra, iki hafta önce yapılan çağrıyla büyük bir buluşmanın da gerçekleştiğini ve bu buluşmaların devamlılık göstermesi gerektiğini söyledi.
Füsun Kayra, “27 Temmuz’da başvurmuştuk Danıştay’a. Beşinci aya girdik, bu kadar kamuoyu tepkisi varken halk ve köylü bu kadar istemiyorken haklı argümanlarımızla, ÇED’deki tutarsızlıklar ve usulsüzlükler söz konusuyken bilirkişi raporu lehimize gelmiş ve burada bir maden işletmesinin kamu yararı yoktur denmiş olmasına rağmen Danıştay hala dosyayı bekletiyor. Aralık ayı içerisinde bir sonuç çıkacaktır diye düşünüyoruz ama o sonuç çıkana kadar burada bir milyon ağacı kesmiş ve dümdüz etmiş olacaklar. Artık burası maden sahası olacak bir alana dönüştürülecek. Ondan sonra yürütme durdurma çıkar mı çıkmaz mı bilmiyoruz. Çünkü Haziran’daki davada da bilirkişi raporu lehimizeydi. Argümanlarımız çok kuvvetliydi. Buna rağmen 2’ye 1 oyla kaybettik davayı” diye ifade etti.
‘Cengiz Holding siyasi iktidarla işbirliği yapan bir şirket’
Füsun Kayra, Cengiz Holding’in siyasi iktidarla işbirliği yapan, ortak rant ve işbirliği üzerinden ilerleyen bir şirket olduğunu vurguladı. Füsun Kayra, Cengiz Holding’in alanda 60 bin dönümlük ruhsatlı sahası olduğunu söyledi. Füsun Kayra, “Bütün alan altın ve bakır rezervi olarak geçiyor. Alanın tamamını istiyor” diye belirtti.
‘Yurttaşları mücadeleden düşürmek için para teklifi yapılıyor’
Füsun Kayra, “Cerattepe’yi bitiren kişi Kaz Dağlarını da bitirmek için ant içmiş” diyerek Ünal Arkadaş’ın direnen köylülerin ve ekolojistlerin direncini kırmak için birçok şey yaptığını, mücadele eden kişilere para bile teklif ettiğini kaydetti.
‘Cerattepe’nin suyunu alan Bayramiç’in suyunu almaz mı?’
Füsun Kayra, maden sahasının bölgedeki su kaynaklarında yaratacağı etkiyi de şu sözlerle anlattı:
“Yıllık 5 milyon metreküp su istiyor burası bu maden için ve bölgede böyle bir su yok. Köylülerimiz hayvanları için bile barajdan tankerlerle su taşıyor. 6 bin dönümün etrafındaki üç köyün suyunu zaten alacak. Kocabaş Çayı var, Çan’ın Uzunalan mevkii tarafında. Çan’ın 55 köyünün su kaynağı olan bir çay bu. Aynı zamanda 2 termik santrali bir de seramik fabrikasını besleyen çayın da suyuna talip. 60 bin dönüm ruhsatlı alan etrafındaki 12 köyün de suyuna talip. Cerattepe’de bütün Artvin’in suyunu almış bir şirket, sizce Bayramiç’in bütün suyunu almaz mı? Bütün köyün, Bayramiç’in suyunu alır, Kocabaş çayının suyunu tüketir, bu maden işler. Ama geri kalan ne yapar? Devlet de düşünmüyor.”
‘Burada Cengiz’i durduramazsak hiçbir yerde durduramayacağız’
Füsun Kayra, “Bu siyasi yapı değişmeyeceği sürece, bu rant anlayışı bozulmadığı sürece, buna toplumsal tepkilerin büyümediği sürece bu katliamlara daha çok tanıklık edeceğiz. Kaz Dağları için, Truva Bakır’ın Halilağa Bakır Madeni projesiyle girdiği nokta şöyle kritik bir öneme sahip: Bu Cengiz’in Truva atı gibi bir şey. Biz burada Cengiz’i durduramazsak hiçbir yerde durduramayacağız” dedi.
‘Bu coğrafyanın kaderi, bu madenlere teslimiyet değil’
Tüm ekolojistlerin Kaz Dağları’ndaki katliama karşı alanda olması gerektiğini sözlerine ekleyen Füsun Kayra, son olarak, “Bu coğrafyanın kaderi, bu madenlere teslimiyet değil. Buradaki kurdun, kuşun, domuzun, karacanın, geyiğin, tilkinin, sincabın yaşam alanı gidiyor. Buradaki köylünün yaşam alanı gidiyor. Burada yaşayan hiçbir canının kaderi bu olamaz. Böyle bir katliam olamaz, bu bir eko-yıkım ve eko-kırım sahasına da dönüşecek. Bu boyuttaki eko-yıkıma kimsenin sessiz kalmaması gerekiyor. Kendine ekoloji aktivistiyim diyen hiç kimsenin sessiz kalmaması gerekiyor” dedi.
Haber: Nazlıcan Nujin Yıldız \ JINNEWS