‘Kadınların Siyasette Etkinliğinin ve Katılımın Arttırılması’ panelinde konuşan DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Kadınların seçme ve seçilme hakkının kayyım politikalarıyla gasp edildiğini söyledi
Oy ve Ötesi, Kanada Büyükelçiliği ve Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin ortak düzenlediği “Kadınların Siyasette Etkinliğinin ve Katılımın Arttırılması” paneli Ankara Barosu Konferans Salonu’nda gerçekleştirdi. Panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka ile Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) İstanbul Milletvekili Elif Esen’in yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Kolaylaştırıcılığını Avukat Elçin Özge Şimşek Çağlayan’ın yaptığı panel Aylin Nazlıaka’nın konuşması ile başladı. Meclis’in Türkiye tarihinin en cinsiyetçi Meclis’i olduğuna işaret eden Aylin Nazlıaka, “Düşünün kız çocuklarının karma eğitimi görmesine karşı olan, kadınların fıtratına göre işlerde çalışması gerektiğini iddia eden Hüda Par’dan seçim çalışmaları esnasında bir kadın adayın fotoğrafını seçim aracının üzerine sadece silüet olarak yansıtan Yeniden Refah Partisi’ne kadar son derece cinsiyetçidir. Yine Türkiye’de kadınların eğitim oranı dünya geneline oranla son derece düşük. Bu oran Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının çok çok altında seyrediyor” dedi.
’11 bin 985 vekilden sadece 717’si kadın’
Türkiye’nin bugüne kadar 28 genel seçime girdiği vurgusunu yapan Aylin Nazlıaka, Meclis kurulduğu günden bu yana 11 bin 985 vekilin parlamentoya girdiği bilgisini paylaştı. Aylin Nazlıaka, “Bunların sadece 717’si kadın vekillerden oluştu. Oranladığımızda sadece yüzde 6’ya denk geliyor. İlk seçimlerde bu oran yüzde 4,6 oranındaydı. Yani bunca zaman içerisinde sadece yüzde bir artış sağlanmıştır” diye konuştu.
‘Çocuklar eşit şekilde büyümüyor’
Ardından konuşan DEVA Partili milletvekili Elif Esen ise kadın konusunun basit bir konu olmadığını belirtti. Elif Esen, “Yaşadığımız Türkiye’de üzgünüm ama Milli Eğitim Bakanlığının politikaları için bizlerin umutlarında kırılmalara sebep olan planlamalar sürekli olarak sürdürülmektedir” dedi.
‘Savaş koşullarında yaşıyoruz’
Türkiye’de fiziki bir savaş olmasa da savaş koşulları içerisinde yaşadıklarını söyleyen Elif Esen, şöyle devam etti: “Fiziki bir savaş içinde olmasa da pek çok alanda sıkıntılar yaşanıyor. Bu zorluklar içerisinde kadınlar içinde alarm zillerinin çaldığını düşünüyorum. İste o sebeple kadınlar siyasette bulunmalıdır. Kadın ve erkek vekillerin aday olma ve seçilme süreçleri bile eşit değil” şeklinde ifadeler kullandı.
Erkeklerin öldürdüğü çocuklar
Daha sonra söz alan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki ise kadın cinayetlerinin sayısal olarak artmasının ötesinde vahşet boyutlarına ulaştığını kaydetti. Özgül Saki, “Artık erkekler kadınları cezalandırmak için çocukları öldürmeye başladı. İçinde bulunduğumuz atmosferde bu şekildedir ve bu durum katlanarak artıyor. Böylesi bir ortamda göçmen kadınların yaşadıklarına da ayrıca bir alt başlık olarak değinmek gerekiyor” dedi.
‘Kayyımlar kadın kazanımlarını gasp ediyor’
Kadınların seçme ve seçilme hakkının kayyım politikalarıyla gasp edildiğine de vurgu yapan Özgül Saki, ”Sadece kadınlar için de değil bir bütün halkların iradesi yok sayılıyor. Bölgede yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı sadece kadınların değil, o bölgedeki bütün seçmenlerin gasp ediliyor. Kürt hareketi üç dönemdir Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve DEM Parti olarak kayyım politikalarıyla yüzleşiyor. Burada kayyımla birlikte o bölgedeki bütün kadın dayanışma merkezleri, kadınların bağımsız birlikleri de kayyım tarafından gasp ediliyor. Kapatamadıkları yerlere ise de erkekler atanıyor” diye belirtti.
‘Rojava’da bütün kesimler eşit temsil ediliyor’
Rojava’da toplumsal kesimlerin ve kadınların eşit temsiliyetinin olduğunu fakat bunun yanında bağımsız kadın mekanizmalarının da olduğuna dikkat çeken Özgül Saki devamla şunları söyledi: “Bu kazanımlar bu topraklarda bağımsız kadın hareketinin varlığı açısından 1989 Kadın Kurtuluş Bildirgesi ile açıklanıyor. Oradaki kazanımların kalıcılığı; ikinci dalga feminizmin kazanımları açısından da şarttır. Bunu sadece sağ iktidarların egemen olduğu yerler için değil, sol- sosyalist iktidarların olduğu yerler için de söylüyorum. Sovyetler Birliğinde mesela bağımsız kadın hareketinde geri adım atıldığı andan itibaren kazanımlar gasp edilmeye başlandı.”
Haber: MA