Seattle Washington Üniversitesi’nden Mediha Sorma ile ABD’deki ırkçılığı ve kadın hareketini konuştuk: Sosyal hareketler, kadın hareketi, ırkçılığa karşı hareket, anti-kapitalist hareket üç farklı damardan gidiyor. Sağ çok daha organize ve birleşmiş halde saldırırken, diğer hareketler ayrı ayrı bir hareket yürütüyor
Mehmet Ali Çelebi
Faşizan Donald Trump yönetimi Beyaz Saray’ı dramatik şekilde terk etmek zorunda kaldı. Louisiana’da bu zihniyet, 24 Ocak 2021’de yaşamını yitiren siyah şerif yardımcısı Darrell Semien’ın cenazesini beyazların mezarlığı deyip almadı. Trump artık, ırkçılıkla, Kongre işgaliyle ve birçok ülkede otoriter yönetimi destekleyip halkların katliamına neden olmakla anılacak ve ‘leke’ olarak kodlanacak. Cumhuriyetçi Parti de oy tabanını büyük oranda mobilize etmiş olsa da Trump yerine 2024 podyumuna başka aday aramak zorunda kalacak görünüyor. “Başkanlar müesses nizam ne derse onu yapar” argümanının tersine Biden-Harris, ilk iki haftada Trump’ın onlarca kararnamesini iptal etti. Skype üzerinden Boğaziçi Üniversitesi mezunu, Seattle Washington Üniversitesi’nde doktora yapan Mediha Sorma ile Biden-Harris yönetimini, ırkçı yükselişi ve 8 Mart yaklaşırken kadın hareketini konuştuk.
Kasım 2020 seçimleri sonrası “İmparator Trump’a selam olsun” deyip eylemler yapan, 6 Ocak 2021’de Kongre binalarını işgal eden, kiminin göğsünde “Camp Auschwitz” yazılı tişörtler olan Qanon, Proud Boys, Nationalist Social Club (NSC-131) gibi ırkçı yapılar; siyahlar, yerliler, kadınlar, azınlıklar için neleri ifade ediyor?
Trump seçimi ilk kazandığı andan itibaren mesela hem bir kadın hem bir göçmen olarak kendimi güvende hissetmemeye başladım. Trump 4 senesi boyunca kadın haklarına, LGBT haklarına, azınlıkların haklarına inanılmaz saldırıda bulundu. Zaten Anayasa Mahkemesi’ne atadığı yargıç da tecavüzcü. Bir fizik profesörü kadın, mahkemede kendilerini açıklamak zorunda bırakıldı. Gitmesine 20 gün kala bir yargıç daha atadı Anayasa Mahkemesi’ne. Bu da inanılmaz muhafazakâr ve kürtaj karşıtı bir kadın yargıç.
Capitol baskınında gördüğümüz şeyler korkunçtu. Resmen Amerika’nın meclisinde Nazi bayrağı dalgalandı. Bu hiç kimsenin düşünemeyeceği bir şeydi. Dediğiniz gibi Camp Auschwitz tişörtleri, konfederal bayrakları, yani resmen kölelik geri gelsin isteyen insanlar bastılar. Özellikle Nancy Pelosi’yi öldürmek üzere toplanan “Nancy nerede, onu öldüreceğiz” diye bağıran bir grup da vardı.
Kadınlar için, özellikle azınlıklar için Trump yönetimi kâbus gibiydi. Çünkü devlet diliyle bazı ayrımcılıklar yaşandı. Bunlar underground bir yerdelerken Trump ile birlikte ‘prime time’ televizyonlarda açık açık fikirlerini söyleyebilir oldular. Üniversitelerde konuşma yapacak duruma geldi Proud Boys’lar falan. Çoğu maalesef inanılmaz derecede silahlı. Çok örgütlüler. Çiftliklerce cephanelik sahibi insanlar. Amerikan tarihine bakarsanız, okul, kilise, sinagoglara silahlı saldırıların hemen hepsinin altında beyaz ırkın üstünlüğüne inanan gruplar çıkıyor. Trump’la birlikte hamam böceği gibi yaşarlarken ana akımlaştılar. Televizyon, radyo kanalları var, podcast’ler yapıyorlar. Underground’laşacaklar tekrar.
Trump’ı “kurtarıcı” olarak gören ırkçılar, Beyaz Saray’ı Trump 20 Ocak 2021’de terk edince şok yaşadı gibi… “Underground’laşacaklar” dediniz. Cumhuriyetçi Parti, mesafe koyacak anlamına mı geliyor? Bir de Senato’da Trump’ın azli dosyası için neler konuşuluyor?
Bir Amerikan başkanının yol açtığı bir işgal oldu. Bir gün önce destekleyen Cumhuriyetçiler bir gün sonra “Bunlarla ilgimiz yok, kınıyoruz” demeye başladılar. En azından devlet söylemi olarak gruplarla bağlarının olmadığını söyleyecekler ama realitede hâlâ özellikle Trump’la beraber oyları çok artıran Cumhuriyetçi Parti’nin bu gruplarla bağlarını koparacağını düşünmüyorum.
Azletme meselesinde maalesef Cumhuriyetçi Parti’den sadece 12 kişi evet dedi. Ted Cruz gibi Trumpçı olduğunu düşündüğümüz senatörler “Trump artık tehlike arzediyor” diyerek kendilerini ayırdı Trump’tan. Herkes parti içinde bölünme olduğunu konuşuyor.
Basın biraz umut verdi. İlk gün ‘protestocular’ diye aktardılar. Sonra hemen o dil değişti, kriminalize şekilde anlatmaya başladılar. ‘Çete’, ‘domestic terrorist’, ‘işgalciler’, ‘yağmacılar’, ‘vahşi’ diyen oldu. Bu insanlar beyaz ve iş güç sahibiydi. Hatta bazıları avukat, üst düzey insanlar vardı. Ne kadar silahlı ve milis gibi hareket ettiklerini herkes görmüş oldu.
- yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan kutuplaşma ve kaotik ortam Biden’ın ilk başkanlık konuşmasının da neredeyse tamamını oluşturdu. Kaotik ortamda ABD’de siyah, beyaz ve Native Americans yani Amerikan yerlisi kadın hareketler ne durumda? Nihayetinde süreçlerin sosyolojik yansımasını sormak istiyorum.
Kutuplaşma materyal ve sosyolojik sonuçlar doğurdu. Polis şiddeti üzerinden konuşacak olursak ölümler çok arttı. Bunların cezasız kalışıyla beraber iyice palazlandı. Bir siyahın araba kullanırken öldürülmesi gündelikleşti. Yürürken kullandığı kulaklıkla polis arkasından ‘hey’ deyip durmadı diye arkasından 12 kurşunla vurması gibi. Polisin içinde bir sürü insanın aslında bu ırkçı gruplara, Proud Boys’lara üye olduğu ortaya çıktı. Trump’la beraber ortaya çıkmış değil bu ırkçılık, 500 yıllık bir tarihten bahsediyoruz, kölelikle beraber. Trump bunu devlet söylemine dönüştürdü. Türkiye’deki kadın düşmanlığının devlet diliyle yeniden üretilmesi gibi. Trump da bunu Amerika’da yaptı. Kürtaj karşıtı gruplar çok daha fazla örgütlendiler.
Ben Müslüman bir ülkeden girip çıkarken çok daha fazla zorlanmaya başladım. Çok fazla soruya maruz kaldım, sadece ben değil. Odalara çekilip sorgulandık vizemiz varken. Örneğin Texas gibi bir eyalette sadece kürtaj yapan bir klinik kaldı. Bir kadın kürtaj yapmak istediğinde saatlerce başka bir eyalete seyahat etmesi gerekiyor.
Kadın hareketi ise asla durmadı. Çok büyük bir kadın hareketi var Amerika’da. Ama maalesef kadın hareketi daha çok orta sınıf ve beyaz bir hareket. Beyaz, orta sınıf, parası, zamanı ve enerjisi olan kadınlar. Çünkü göçmen kadınlar, siyahi kadınlar, yerli kadınlar aktivizm yapacak lükse sahip değiller. Üç işte çalışıp aynı zamanda polis şiddetine, ırkçılığa maruz kalmış insanların bir harekete öncülük etmesini beklemek zaten biraz zor. Onun için kadın hareketinin çok ciddi bir reforma uğraması gerekiyor.
Sosyal hareketler, kadın hareketi, ırkçılığa karşı hareket, anti-kapitalist hareket üç farklı damardan gidiyor. Sağ çok daha organize ve birleşmiş halde saldırırken göçmenler ayrı bir hareket, siyahlar ayrı, sosyalistler ayrı, kadınlar ayrı, translar ayrı bir hareket yürütmeye çalışıyor. Eğer bir devrim peşindeysek bu çok yaralayan bir şey.
Sosyolojik olarak da şöyle bir etkisi var: Kendi okulumda, University Washington-Seattle’da gözlemliyorum ders verirken. Siyahi Müslüman göçmenler birlikte geziyor. Beyazlar birlikte geziyor, Asyalılar birlikte geziyor. İnanılmaz bir ayrışma. Ev arkadaşı arayan ilanlarda kadın siyahsa siyah kadınlarla kalmak istiyor daha güvenli hissettiği için. Anayasa Mahkemesi’ne iki kürtaj karşıtı yargıç atadığı için ‘Roe v Wade’ ile 1973’te elde edilen kürtaj hakkı her an elimizden alınabilir aslında. Kanunen yasal ama pratikte pek çok eyalette kürtaj yapan doktor ve klinik bulamıyorsunuz. Klinikleri bombalıyorlar, doktorları öldürüyorlar. Katolik bir doktor, bir kadına ‘Kürtaj yapmıyorum, dini inançlarıma aykırı’ diyebiliyor.
Biden ve Kamala Harris ikilisi göreve gelir gelmez Trump’ın çok sayıda kararnamesini iptal ettiler. Yeni seçim yani 2024 serencamı için ne tür ipuçları ortaya çıktı?
Biden daha ilk günde Trump’ın imzaladığı galiba 28 kararnameyi geri çekti. Müslümanların ülkeye girmesini yasaklayan kararnameyi çekti. 2024 seçimleri için Cumhuriyetçi Parti’nin çok ciddi bir reforma girmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Trump evet 74 milyon oy aldı, ama Biden gibi çok da güçlü olmayan bir aday karşısında aldı. Pek çok insan kötünün iyisi gibi bir yerden Biden’a oy verdiler. Obama’nın başkan yardımcısı olduğu için oy verenler çok oldu.
2024’te şunu merak ediyorum: Cumhuriyetçiler, Trump’ın açtığı radikal sağcı yolu izlemeye devam mı edecek, yoksa kendi içlerinde biraz daha merkeze kayan bir politika mı benimseyecekler? Demokratik Parti artık Trump sonrasında bir ivme kazandı. Gençlere bazı vaatlerde bulundular. Medicare for All ile bedava sağlık hizmeti, üniversite borçlarının silinmesi, polis şiddeti, hapishane reformu sözü verildi.
Galiba 17 milyon genç, daha önce hiç oy kullanmamış genç oy kullandı. Demokratlar oyunu aldılar bu vaatlerle. Bir de siyah kadın aktivizmi sayesinde aldılar. Georgia’nın kazanılması, senatörlerin kazanılması siyah kadın Stacey Abrams’ın 800 bin kadını oy kullanması için kaydetmesiyle oldu. Bu tarihi bir seçimdi. Çünkü 40-45 yaşında olup da hayatında hiç oy kullanmamış siyahi seçmen kitlesi vardı. Bu insanlar çıkıp ‘Hayatımda ilk defa oy kullanıyorum’ dediler. Bunlara verilen sözlerin tutulup tutulmaması çok önemli. Cumhuriyetçi Parti de silahlı, milis gibi hareket eden ırkçı gruplarla bağlarını koparıp koparmamaları 2024’ü belirleyecek.
Ancak Avrupa’da da ırkçı sağ yükselişte. İngiltere sağının Soğuk Savaş döneminden beri sola karşı Afgan Mücahitleri, Hizb-ut Tahrir’i ‘potansiyel araç’ olarak ülkesinde palazlandırması gibi Cumhuriyetçi Parti de ırkçı grupları ‘potansiyel araç’ olarak palazlandırmayı sürdürürse neler görebiliriz?
Irkçılık o kadar normalleşti ki son dört yılda Trump’la beraber. Cumhuriyetçi Parti her zaman ırkçı, her zaman beyazların üstünlüğüne inanan bir parti olmuştur. İnanılmaz şekilde zenginleri koruyan, işçi sınıfını ezen bir parti olmuştur. Trump, Biden ile münazarada ‘Siz bu silahlı ırkçı beyaz grupları kınıyor musunuz?’ diye sorulunca, ‘Benden haber bekleyin’ dedi mesela. ‘Kınıyorum’ demedi. Bu partinin bununla ilgili bir şey yapması lazım.
Biden-Harris’in Ortadoğu, Rusya, Türkiye, İran, Çin politikasının nasıl olacağı çok tartışıldı. Yine AKP-MHP yönetimiyle ilişkiler, ilk kez bir NATO üyesine karşı kullanılan CAATSA yaptırımları konusunda hangi işaretler var?
Erdoğan hükümeti ile Trump’ın ilişkisinin çok iyi olduğu gözlemlenen bir şeydi. Amerikalıların takdir ettiği ‘Ortadoğu’ya hiç karışmayalım, izole olalım’ gibi tavrı vardı Trump’ın, Obama ve Biden’dan farklı olarak. Hatta ben Diyarbakır’da saha çalışması yaparken Afrin işgali olduğunda, Trump birdenbire bütün askerlerini çekiverdi, ki Türkiye rahat girebilsin diye. Kürtlerle Trump arasındaki gergin ilişki çok belliydi.
Amerika’dan geldiğimi duyan çok sayıda Kürt Barış Annesi Amerika’yı duyunca ‘Trump falan’ deyip konuşmak istemedi benimle mesela. İnanılmaz bir öfke vardı Trump’a karşı. Biden’la beraber Washington DC’deki Kürt politikacılar çok umutlular. Trump’tan sonra özellikle Kürt politikasında bir şeylerin iyileşeceğine dair inanç var. Ben bu kadar iyimser olmalarını biraz şüpheli buluyorum.
Pek çok insan, AKP hükümeti için Trump’ın gitmesini tam bir felaket olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla Türkiye ile ABD ilişkilerinin Trump’la olduğu kadar pürüzsüz yürümeyeceğinden çok emin gibi herkes. Geçmişine baktığımızda çok müdahaleci bir insan. Oy aldığı kitle savaş karşıtı genç kitle olduğu için bu kadar rahat Ortadoğu’ya müdahaleci politika izleyebilir mi bilmiyorum. Ama Kürt meselesi düşünüldüğünde Biden konusunda çok ciddi bir umut var Kürtlerde. Trump görevdeyken ülkeye çok fazla Rus müdahalesi olduğu varsayılıyor. Biden yönetiminin Rusya ile arasına mesafe koymak için mücadele edeceği çok açık. Bunu seçimde koz olarak kullandılar. ‘Biz Putin’in kucağına oturmayacağız. Rusya’ya karşı daha sert bir tavır takınacağız’ dediler. Rusya’ya karşı ambargo uygulayabilecek, ilişkileri dondurabilecek bir hükümetle karşı karşıyayız.
Harris biraz şüpheli
İlk kez bir siyah, ilk kez bir Asyalı kadının Kamala Harris şahsında başkan yardımcısı olarak Beyaz Saray’da başlaması ne ifade ediyor? Kamala Harris nasıl bir portre, değişim beklentilerini ne ölçüde karşılayabilir?
Bir siyahi, yarı siyahi, yarı Hindistanlı bir kadının başkan yardımcısı olması sembolik olarak çok önemli. Kadın hareketi anlamında tabii çok büyük bir başarı. Tabii çok eleştiriler var Kamala Harris’e karşı. Çünkü savcılık yaptığı dönemde siyahlara karşı katıydı. Uyuşturucuya karşı savaşta milyonlarca siyahın hapsedilmesine yol açan kanunları uygulamış, çok sert tutum göstermiş bir kadın. Aynı zamanda seks işçiliğinin yasalaştırılması ile ilgili ‘Söz konusu olamaz’ noktasından yaklaşıyor. Pek çok şeye kanun-hukukçu gözüyle bakıyor.
Biraz şüpheli bir figür, özellikle politik olarak. Ama başkan adaylığını açıkladıktan sonra Medicare vb. olsun biraz daha merkezden sola kayan bir retorik benimsedi. O yüzden biraz umut veriyor tabii ki. Özellikle herkese sağlık hizmeti için çok diretti, bunu ne kadar uygulamaya geçirecek? Siyahlara uygulanan polis şiddetiyle ilgili ne yapacaklar? Eski Kamala Harris gibi davranırsa pek reform göreceğimizi zannetmiyorum. Bir beklemek lazım.
Mediha Sorma kimdir?
Mediha P. Sorma, Mersin doğumlu. Liseyi Mersin Anadolu Lisesi’nde, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nde tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde Eleştiri ve Kültür Araştırmaları programında yüksek lisans yaptı. 2015’ten beri Seattle Washington Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet ve Kadın çalışmaları bölümünde doktorasını sürdürüyor.