Ali Sinemilli
AKP-MHP iktidarı, ülkeyi yönetmenin kolay yolunu bulmuş. Ne zaman zora düşse, tartışmalık bir pozisyona gelse hemen çatışma diline başvuruyor, taraflar oluşturuyor ve bu sayede toplumun esası görmesini engelliyor. Bu, bir-iki olayda yaşanan bir durum olmanın çok çok ötesinde. Artık, iktidarını sürdürmenin temel yöntemi haline gelmiş durumda. İktidardakilere göre Türkiye’deki en milliyetçiler, en demokratlar, en halkı düşünenler kendileri. Onlara göre iktidara destek vermeyenler, karşıtlık yapanlar da, haliyle hain ve dış güçlerin denetimindekiler oluyor. Öyle bir psikolojik atmosfer oluşturuluyor ki, iktidar eleştirisi yapmak adeta ülkeye karşı savaş ilanı olarak sunuluyor. En basit demokratik tepkiler anormal yorum ve değerlendirmelere tabi tutuluyor ki, işin özüne hâkim olmayanlar için ciddi bir kafa karışıklığının yaşanmaması olanaksız. Zaten iktidar elitine göre ülke bir varlık ve yokluk sürecinden geçmekte ve bu durumda yönetim eleştirisi yapmak deyim yerindeyse ‘düşman’ cephesinde saf tutmak anlamına geliyor.
İşte, ülkenin ‘Milli’ muhalefetinin durumu ortada. Güya, iktidarı milli olmamakla eleştiren, birçok konuda kraldan daha da kralcı kesilen Millet ittifakı, bugünlerde yoğunca iktidarın fiili saldırılarına maruz kalıyor. İktidara göre muhalefet milli olmadığı gibi açıkça bölücülerle işbirliği içinde. Bölücülerin kimler oldukları malum!
Dikkat edilirse, AKP-MHP iktidarının Millet İttifakı ile ilgili temel argümanı ‘bölücülerle’ yani HDP ile birlikte hareket etmeleri oluyor. HDP tamamen bunun zıddı bir çizgide siyaset yürütse de, partiye yönelik planlı bir biçimde böyle bir algının yaratılmak istendiği açık. Kuşkusuz, bu algıyı oluşturan başat güç Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler oluyor. Fakat Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin de söz ve eylemleriyle bu değirmene su taşıdıkları tartışma götürmez. İktidardaki partiler kadar olmasa da HDP karşıtlığına objektif olarak katkı sundukları göz önünde. Gidişat böyle olunca, daha baştan iktidar karşısında elleri zayıflıyor, sözleri değer kaybediyor.
Yakından izleyip görüyoruz. Son günlerde tekrardan Meclis’in gündemine fezlekelerin getirilmeye, HDP’li bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmaya çalışıldığına tanık oluyoruz. Bu vekiller üzerinden başta HDP olmak üzere genel olarak muhalefetin hedef alındığı aşikar. Şüphesiz, baş hedef HDP oluyor. HDP’li vekillerin raflarda duran dosyaları tek tek indiriliyor ve partiye karşı kullanılmak isteniyor. Bu dosyaların içerikleri itibariyle hukuki bir mahiyet taşımadığı biliniyor fakat tüm bu dosyalar ile HDP nezdinde ayrılıkçı-bölücü algısının beslenmek istendiği, bu algının canlı kılınmaya çalışıldığı da görülüyor. İktidardakiler HDP üzerinden bu algıyı büyütürsek hem kendi taraftarlarımızı daha fazla konsolide ederiz hem de Millet İttifakı’nı milliyetçilik üzerinden köşeye sıkıştırır, söz söyleyemez hale getiririz düşüncesindeler. Yani bir taşla birkaç kuş vurma politikası devrede.
Hal böyle olunca, doğal olarak gözler Millet İttifakı’na kayıyor. Bu durumu, ne kadar görüyorlar, ne kadar önlem alıyorlar diye. Açık ki, iktidarın oluşturmaya çalıştığı bu çatışma dili sadece HDP’yi etkilemiyor. En az HDP kadar diğer partileri ve genel olarak iktidardan rahatsız olan tüm kesimleri ilgilendiriyor. İktidar alaşağı edilmek isteniyorsa- ki Millet İttifakı böyle bir iddiasının olduğunu söylüyor- o halde en başta iktidarın elindeki bu argümanın alınması gerekiyor. Yani HDP üzerinden geliştirilmek istenen fakat temelinde toplumu ikiye bölme amacı taşıyan siyasete ‘Hayır’ demek gerekiyor. AKP-MHP iktidarı yıllardır bu karşıtlık siyaseti ile ayakta durdu, bundan sonrasında da benzer bir yol izlemek istiyor.
Belli ki, devlet aklının desteğinde şekillenen bu politikalar toplumda da görece bir taban bulmuş durumda. Ne zaman ki, iktidar için meşruiyet sorunu gündeme geliyor, o anda hemen imdada bu siyaset yetişiyor.
Sözün kısası, mevcut yönetimi değiştirmeye niyetlenen muhalefetin meseleye ciddi yaklaşması, iktidarın belirlediği sınırların dışına çıkmayı başarması gerekiyor. Faşist iktidar ile milliyetçilik üzerinden yarışa girmek, yeri geldiğinde HDP’ye dönük saldırıları onaylamak, en hafif deyimle göz yummak anlamına geliyor ki, bunun da sadece HDP’yi değil genel muhalefeti zayıflattığı gün gibi ortadadır. Millet İttifakı, eğer iktidara giden yolda ciddiyse öncelikle HDP’ye dönük yaklaşımını değiştirmeli, HDP’nin demokratik siyaset yapma hakkını savunmalıdır. Şüphesiz, ayrı partilerdir, görüş ve politikaları farklıdır. Fakat demokratik zeminde halkın yararına belirlenen ilkeler temelinde, her partinin siyaset yapmasının önünü sonuna kadar açmak olmazsa olmazdır. Millet İttifakı da bu gerçeği görmeli ve HDP ile arasındaki mesafeyi açmayıp kapatmalıdır. Unutulmamalı ki, hedefteki HDP hedefteki alternatif iktidardır.