Tarih, 27 Kasım’ı gösterdiğinde Kürtler dünyanın pek çok yerinde PKK’nin kuruluş yıldönümünü kutlarken Suriye’nin kuzeybatısında olağanüstü bazı gelişmeler yaşanmaya başladı. Yıllardır Türkiye denetiminde olan Suriye Milli Ordusu (SMO) ve eski adı El Nusra olan Heyet Tahrir el-Şam, Halep’e yönelik İdlib’ten bir saldırı başlattı. Saldırı Halep’e ulaştığında iki kola ayrıldı. Kollardan biri Şam rejimini, diğer kolu ise Kürt halkını hedef aldı.
27 Kasım’da HTŞ ve SMO, İdlib’ten batı yönüne doğru bir saldırı başlattı. Çok önceden hazırlığı yapıldığı bilinen bu saldırının İsrail ve Lübnan arasında bir ateşkes anlaşmasına gidildiğinin duyurulduğu 26 Kasım’ın hemen bir gün sonra başlaması dikkat çekiciydi.
İngiltere’de Kürtlere saldırı
Halep saldırısıyla eş zamanlı 27 Kasım’da gerçekleşen bir diğer önemli gelişme ise İngiltere’de Kürt Toplum Merkezi’ne yönelik gerçekleşen polis baskınıydı. Baskında hem Kürt Toplum Merkezi hem de çok sayıda Kürt yurttaşın evi polislerce basılmış ve çok sayıda kişi de gözaltına alınmıştı.
İdlib’ten başlatılan ve ciddi bir engellemeyle karşılaşmayan bu saldırı dalgası, bir gün içerisinde Halep’in batı yakasındaki köylere, ikinci gününde ise Halep’in dış mahallelerine ulaştı. 29 Kasım itibariyle artık kent merkezinde hissedilmeye başlanan saldırı, paniğe ve yurttaşların göç etmesine neden oldu.
İŞİD armaları
Halep’e ilerleyen güçlerin üzerindeki İŞİD arması dikkat çekiyordu. Birçok kesim bunların kim olduğu sorularını sormaya başladı. Kürt basını, tehlikenin boyutlarına dikkat çekmeye başladı. Halep’te kalabalık iki Kürt mahallesi vardı: Şêxmaqsud ve Eşrefiye. Üzerinde İŞİD yaması bulunan bu güçler, aynı zamanda bu Kürt mahallelerine ilerleyecekti.
Rejim çatırdamaya başlıyor
Esad rejimi ciddi bir karşı koyuş geliştirmedi. Hatta kentin kapılarını ardına dek söz konusu saldırıya açık bıraktı. Bu temelde 29 Kasım itibariyle HTŞ ve SMO çeteleri kentin batı yakasından Halep’e deyim yerindeyse elleri ve kollarını sallayarak girdi.
29 Kasım itibariyle Şam rejiminin çatırdamaya başladığının ilk emareleri ortaya çıkmaya başladı. Grupların Halep’e girmesiyle birlikte rejimin güçlerini geri çekme talimatı aldığı yönünde söylentiler dolaşmaya başladı. Halep Üniversitesi, 29 Kasım’da HTŞ ve SMO’nun kontrolüne geçti.
Aynı gün, Türkiye’deki AKP-MHP rejimi Wan’ın Bahçesaray ilçesine kayyum atadı. Gündem Suriye ve Rojava’yken AKP-MHP rejimi, saldırılarına aralıksız devam ediyordu.
Gözler Kürt mahallelerinde
29 Ekim’de basın olarak Şêxmaqsud ve Eşrefiye’deki durumun ne olduğunu gösteren ilk görüntülere ulaştık. Halk, iki mahallede savunmasını kendi kontrolüne almış ve saldırı ihtimaline karşı direniş pozisyonuna geçmişti. HTŞ ve çetelerin ilerleyişi, hedefin Kürtler olabileceğinin güçlü emarelerini taşıyordu.
29 Ekim gecesi tablo özetle şu şekildeydi: Çeteler kentin en az 6 mahallesi ile batı yakasının tamamını kontrol altına almıştı. Çeteler kent merkezindeki hücrelerini de harekete geçirerek ‘içten’ bir hamle başlattı. Özel savaş yöntemleriyle bu hücrelerin verdiği görüntülerle Halep’in tamamının kontrol altına alındığı algısı oluşturulmaya çalışılıyordu. Şam rejim güçleri, kentin güneyine çekilerek saldırılara kısmi karşılık veriyordu.
Türkiye’den takviye…
Saldırı çok boyutlu ve iyi planlanmıştı. Takviye güçler sadece İdlib’ten değil, Azez, Bab, Efrîn ve bizzat Türkiye üzerinden sağlanıyordu. Halep, bu anlamıyla kuzeyden ve batıdan çevreleniyordu. Gelişmelere paralel olarak Suriye Demokratik Güçleri, Minbic’ten batıya doğru bir çıkarma yaptığı için rejim güçlerinin çekilebileceği tek yön Halep’in güneyi oluyordu.
HTŞ ve SMO, 30 Kasım sabahını beklemeden, gece yarısına doğru Halep’in çarşı merkezinde boy göstermeye başladı. Kentte ciddi bir çatışma söz konusu değildi. Kentin kuzey yamacındaki Kürt mahallelerinde de ise kararlı bir direniş mesajları gelmeye devam ediyordu.
SDG’ye karşı saldırı kolu
29 Kasım’ı 30 Kasım’a bağlayan gece, Türkiye destekli SMO el-Bab’tan güneye doğru ‘Özgürlük Şafağı’ adıyla bir saldırı kolu açtı. Bu saldırının ana amacı, Suriye Demokratik Güçleri’nin Özerk Yönetim alanlarından Halep, Tel Rifat ve Şehba’ya doğru oluşturacağı potansiyel bir yaşam koridorunu kesmekti. Eşzamanlı olarak SDG güçleri de 29 Kasım gecesi batıya doğru hareketlendi. Beklentileri SDG’nin kuzeyde Tel Rifat ve Şehba, batıda ise Halep’teki Kürt mahalleleriyle buluşması yönündeydi. 30 Kasım’da Halep Uluslararası Havalimanı bir süre SDG güçlerinin kontrolüne geçti.
Rusya’nın sembolik saldırıları
Şam rejiminin hızlı ve ağır darbe aldığı bu süreçte uluslararası güçlerin sessizliği dikkat çekiyordu. Rusya, söz konusu saldırılara karşı ciddi bir tepki vermiyordu. İran da benzer bir sessizliğe gömüldü günlerce.
30 Kasım’a gelindiğinde, yani Halep için iş içten geçtiğinde, Rus savaş uçakları Halep’i bombalamaya başladı. Saldırılar özünde çetelerin yayılmasını engelleyecek potansiyel barındırmıyordu. Çeteler dört bir yandan Halep’e yayılıyordu. Rus savaş uçakları, hava kontrolünün kendisinde olduğu bu alanda çetelerin takviye konvoylarını veya önemli stratejik konumlara yönelmesini engellemiyordu. Söz konusu saldırıların sembolik olduğu oldukça açıktı.
30 Kasım’da Şam rejiminin Halep kontrolünün sembolü olan kuzeydeki Kuveyris Askeri Havalimanı, HTŞ’nin kontrolüne geçti. Ruslar, bu havaalanına da bazı hava saldırıları düzenledi. İdlib ve el-Bab’a da kimi hava saldırılarının olduğunu ve bu saldırıların birkaç gün sürdüğünü not düşmek gerekiyor.
Irak’ta hareketli anlar
29 Kasım’ı 30 Kasım’a bağlayan gece, Irak’tan büyük bir askeri gücün Suriye’ye geçtiği yönünde bazı haberler ve görüntüler servis edildi. Aynı gece, ABD Suriye-Irak sınırına hava saldırıları gerçekleştirdi. Irak, Haşdi Şabi’ye ait olduğu iddia edilen bir konvoyun Suriye’ye geçtiğini yalanladı. Ancak hava saldırılarının gerçekleşmiş olması, böyle bir sevkiyatın gerçekleşmiş olabileceği iddialarını güçlendiriyor.
HTŞ’den Kürtlere mesaj
30 Kasım’da HTŞ, Kürtlere hitaben birkaç açıklama yayınladı. Açıklamada hedefin Kürtler olmadığı, Kürtlerin Suriye’nin bir parçası ve rengi olduğuna dikkat çekiliyordu. Ayrıca Suriye Demokratik Güçleri’ne ise Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sınırlarına çekilmeleri çağrısında bulunuyordu.
SDG’nin hamleleri
Aynı gün SDG, Minbic’i geçerek Deyr Hafir, Tel Aran ve Tel Hasel’de rejim güçlerinin oluşturduğu boşluğu doldurdu ve buralarda kontrolü sağladı. Bu hamle, Halep’in doğusunda yaşanan boşluğun SMO çetelerince doldurulmasının önüne geçti. Ayrıca bu alanların kontrolüyle Minbic, kuzeyden Tabka’yla birbirine bağlanmış oldu. SDG, bu alanlardaki hareketlenmelere ilişkin herhangi bir resmi açıklama yapmadı. Bu hareketlenme, Suriye’deki güçlerin sınırlarını belirleyen renkli haritalardan görülüyordu.
Ayrıca, Halep Uluslararası Havalimanı’nın 30 Kasım’da SDG güçlerinin kontrolüne geçtiği bilgileri dolaşmaya başladı. Bu durum uluslararası güncel savaş haritalarına da yansıdı. Halep Havalimanı, bu haritalarda bir süre SDG’yi sembolen sarı renklerle gösterildi.
Kaynaklara göre bir yandan uluslararası güçler öte yandan HTŞ, SDG’nin Halep’ten çekilmesi için baskı uyguluyordu. Kısa süre sonra havalimanının rengi, HTŞ’yi sembolize eden mor renge boyandı. Bu süreçte tam anlamıyla neler yaşandığını net bir şekilde bilmiyoruz. SDG, bu süreçte Halep’te yaşananlara ilişkin iddia edilenler hakkında bir açıklama yapmadı.
Özerk Yönetim de hiçbir tarafla savaşmak veya çatışma yanlısı olmadıkları minvalinde bir açıklama yaptı.
ABD’den ilk açıklama
ABD, Halep’e ilişkin ilk açıklamasını tam 4 gün sonra, yani 1 Aralık 2024 tarihinde yaptı. ABD, ilk açıklamasında saldırının Suriye rejiminin Rusya ve İran’la geliştirdiği ilişkilerin bir sonucu olduğunu söyledi. ABD, saldırılarla ilişkilerinin olmadığını söylese de saldırıyı meşru gördüğü ve dolaylı olarak desteklediği de satır aralarında hissediliyordu.
Saldırı çatallaşıyor
30 Kasım, bir yandan rejimin Halep’teki kontrolünün resmen sona ermesinin yanı sıra saldırının asıl amacının netleşmeye başladığı günü ifade ediyor. Halep’te rejim çökmüştü. Kürt mahalleleri Eşrafiye ve Şêxmaqsud, Rojava Devrimi’nin ilk anlarının heyecanını hissedercesine direniş mesajları vermeye devam ediyordu. Bu iki mahalle haricinde tüm Halep, HTŞ ve SMO’nun kontrolüne geçti.
Halep’te rejimi hedef aldığı ifade edilen bu saldırı dalgası iki kola ayrıldı. HTŞ’nin hedefi, Halep kontrolünden sonra Suriye’nin güneyi oldu. HTŞ, hızlı bir şekilde rejime karşı Hama’ya yöneldi. Türkiye destekli SMO’nun hedefinin ise birçok kesimin öngördüğü üzere Kürtler olacaktı.
Devam edecek…