Türkiye coğrafyasının dört bir yanına maden ruhsatları verilirken, sermaye kuşatması büyüyor
CVK Madencilik A.Ş. tarafından, Balıkesir Altıeylül ve İvrindi ilçelerinde Gökçeyazı, Sarıalan, Sofular, Çamköy, Dallımandıra, Akçalören, Kirazköy, Yaren, Kutludüğün, Bahçedere, Meryemdere, Ertuğrul ve daha çok sayıda köyü ve doğal yaşamı etkileyecek olan madene karşı açılan dava görüldü. Ekoloji Birliği’nden yapılan açıklamada, “200903319 ruhsat numaralı sahada IV.GRUP (altın, bakır) Maden Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık depolama Tesisi için 2022 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu” kararının iptali için açtığımız davanın duruşması gerçekleştirildi. Projeye ilişkin itirazlarımızı duruşmada da yeniden dile getirdik ve kararın iptalini talep ettik. Daha önce yapılan bilirkişi keşfinin raporu aleyhimize gelmiş, rapora itirazlarımız kabul görmemiş” olduğu hatırlatıldı.
Türkmen Dağı tehdit altında
Sarıalan Altın, Bakır Madeni Projesi’nin, eşsiz güzelliğe ve ekosisteme sahip Türkmen Dağı için tehdit olduğu vurgulanan açıklamanın devamında, “Dağın etrafında yoğun bir şekilde tarım ve hayvancılık yapılan ve kendi kendine yeten çok sayıda köyümüz var. Projenin ruhsat ve ÇED alanı bu köylerin bazılarının yerleşim alanlarını da kapsamakta. Çamköy’ün neredeyse tamamı, Sarıalan köyünün bazı yerleşimleri ÇED alanı içinde kalmaktadır. Cehennem çukuru olan açık ocak alanı Sarıalan köyüne yalnızca 120 metre mesafede. Atık barajı ise Gökçeyazı köyünün hemen üzerinde yer almaktadır. ÇED raporunda 40 metre olduğu söylenen sağlık koruma bandının devasa açık ocak sınırında 5-20 metreye düşürüldüğü görülüyor. Yani projede sağlık koruma bandı hükümlerine uyulmadığı açık bir şekilde ortadadır” ifadeleriyle birçok noktaya dikkat çekildi.
Ağır metaller zehirleyecek
Projenin 1.563 hektarlık ruhsat alanı içinde bulunduğu söyleyen açıklamada, “913,33 hektar olan ÇED alanında yılda 22.666.799 metreküp pasa ve cevher üretilmesi planlanmakta. Projenin 9 yıl sürmesi planlanmakta. Yani proje gerçekleşirse: Toplamda 204 milyon metreküp malzeme kazılarak, yerin altından üstüne getirilecek ve siyanür ve zehirli kimyasallarla karıştırılarak ağır metal içeren yığınlar köylerimizin tepesine yığılacak, ÇED alanının 694.38 hektarı orman olup projenin koskoca bir orman ekosistemi yok olacak, alanın 149.38 hektarı şahıslara ait tarım alanı olup, şahısların özel mülküne el konulacak ve tarım alanları yok edilecek, bölgede sulama amacıyla yapılmış olan Dallımandıra Göletine, köylülerin su kaynaklarına el konulacak, hava su ve toprak siyanür ve ağır metallerle kirletilecek, bölgede tarım ve hayvancılık yapılamayacak, köylüler göçe zorlanacaktır” denildi.
Bölgenin yüzde 79’u maden!
Kazdağları ekosistemini içeren bölgenin yüzölçümünün yüzde 79’una madencilik ruhsatları verildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bölgemizde halen çalışmakta olan TÜMAD Madencilik’e ait Lapseki ve İvrindi-Burhaniye’de iki altın madeni var. Sındırgı’da Zenit Madencilik’e ait Kızıltepe Altın madeni var. Bunların dışında Cengiz Holding, Demir Export, Bahar Madencilik, Eczacıbaşı, Koza ve adını sayamadığımız diğer yerli ve yabancı şirketlere ait çok sayıda altın-bakır madeni arama ve işletme ruhsatları var. Ülkemizin yeraltı ve yer üstü varlıklarını ve emeğini sömüren bu düzene karşı Balıkesir halkı ve tüm demokratik kitle örgütleri ile birlikte ile mücadeleye devam edeceğiz. Sarıalan Altın Madeni projesi ve tüm diğer projeler acilen iptal edilsin! Faaliyette olan altın madeni projeleri kapatılsın! İliç Altın Madeni Projesi Kapatılsın!” diye belirtildi.
Licik için çok üzgün ve öfkeliyiz
Açıklamada, “13 Şubat’ta ülkemiz, Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde siyanür liçi alanındaki kayma ile büyük bir felaket yaşadı. 9 canımız 20 milyon metreküp siyanürlü, ağır metalli yığının altında kaldı. Çalışanlara hala ulaşılamadı. Arama faaliyetlerine son verildi. Bölgede aynı zamanda büyük bir sınıraşan ekokırım yaşandı. Şirketin sahiplerinden, üst düzey yöneticilerinden, denetim yapmayan, ÇED onayları veren, açılan davalarda yer alan bilirkişiler, karar veren hakimler, yerel otoriteler, bağlantılı siyasiler, sorumluluğu olan her kim varsa soruşturulmalı ve cezalandırılmalıdır” diye belirtildi.
EKOLOJİ SERVİSİ