Geçen yıl, Donald Trump taraftarlarının Kongre binası baskınıyla başladı. Seçimlerin hileli yapıldığı, bireysel silahlanmanın temel insan hakkı olduğu, sınırların mültecilere kapanması ve beyaz olmayan ırkların toplama kamplarına kapatılması gerektiği ya da dünyanın uçan dairelerce yönetildiği gibi inanışlar içindeki binlerce beyaz Amerikalı, başkanlık seçimini kaybeden Trump’ın ajitasyonuyla 6 Ocak günü Capitol Hilll’de toplandı ve Kongre binasına yürüdü. İçeride seçim sonuçlarının onaylanarak Joe Biden’ın başkanlığını tescil toplantısı vardı. Saatler süren baskın ve işgal, toplantıyı engelledi; çıkan çatışmalarda beş kişi hayatını kaybetti; yaralanan milletvekilleri ve senatörler oldu. Dünyada türünün ilk örneği olan bu darbe girişiminin hangi otoriteler tarafından desteklendiği belki de hiçbir zaman tam olarak açıklanmayacak ama 600 kişinin yargılandığı bir ceza davası devam ediyor.
Sonuçta, 19 Ocak günü Joe Biden resmen ABD başkanı olarak yemin etti ve göreve başladı.
Şubat ayında ise dünyanın öteki ucundan Myanmar’dan ‘başarılı’ bir darbe haberi geldi. Myanmar ordusu, uzun askeri yönetim dönemlerinin ardından yaklaşık on yıldır kışlalarına dönmüş görünüyordu. Ama sonunda yeni bir darbe vaktinin geldiğini düşünmüş olsalar gerek bir kez daha seçilmiş hükümeti devirerek iktidara el koydular. Yüz binlerce insan ülkenin her yanında sokaklara dökülerek darbeyi protesto etmeye başladı ve çok sert müdahalelerle karşılaştı. Yüzlerce protestocunun öldürüldüğü binlercesinin tutuklandığı bildiriliyor. Hayatının çoğunu ev hapsinde geçirmiş olan Başbakan Aung San Suu Kyi bir kez daha tutuklandı. Darbeciler; halkın nefretine, bütün uluslararası tepkilere ve ekonomik yaptırımlara rağmen ülke yönetimini toplumun iradesinden koparmaya kararlı görünüyorlar.
Geçmişte Burma olarak bilinen Myanmar’ın büyük kuzey komşusu Çin’de aynı günlerde Covid 19 virüsünün kaynağı hakkında önemli bir soruşturma gerçekleşiyordu. Wuhan kenti içinde yoğunlaşan araştırmalar sonucu, kesin olmamakla birlikte virüsün yarasa kaynaklı olduğu saptandı. Komplo teorisyenleri arasında ziyadesiyle rağbet gören Wuhan’daki bir biyolojik araştırma laboratuarında üretilmiş olduğu tezinin çürütüldüğü açıklandı. Ancak bu araştırma sonuçlarının inandırıcılığı konusunda ABD ve Japonya başta olmak üzere birçok ülke kuşkularını belirttiler; uluslararası bir soruşturmanın gerekliliğini vurguladılar.
Dünyada Covid 19 ölümleri, 2021 yılı başında 1 milyon seviyesinin biraz üzerinde bulunuyordu. Yıl biterken 6 milyon sınırına dayanmış bulunuyor. Aşıların devreye girmesi sonucunda virüsle mücadele önlemlerinde genel bir gevşeme yaşanmaktayken, ölümlerin korkutucu bir hızla ve katlanarak artmakta olduğu gerçeği dikkatlerden uzak tutuluyor. Dünya genelinde 2021 yılı içinde toplam 8 milyar doz aşı vurulmuş. Aşıların yıl içinde ortaya çıkan Delta varyantı karşısında etkili olduğu tescillenmiş olsa da son aylarda Güney Afrika’dan başlayıp hızla dünyaya yayılan Omicron’a karşı etkisi henüz kesinleşmiş değil. Omicron dalgası tüm Avrupa’yı sarmış görünüyor ve 2022’de yeni kısıtlayıcı önlemler hatta yeni kapanmalar uygulamaya konabilir.
Corona salgınının küresel tedarik zincirinde aksamalara yol açması sonucu gıda ve temel ihtiyaç ürünlerinde kıtlık ihtimali üzerinde çok durulmuştu. Aksama, virüsten dolayı değil Mart ayında Süveyş Kanalı’nda dev bir konteyner gemisinin karaya oturması sonucu oluştu. Evergreen şirketine ait gemi, kanalı geçerken kuma saplandı ve yan dönerek kanalı tamamen tıkadı. Bu olay sonucu, dünya ticaretinde kullanılan konteynerların yüzde on ikisinin her gün Süveyş kanalından geçtiğini öğrenmiş olduk. Kanalın tıkalı olduğu her saat dünya ticaret hacminde 1 milyon dolarlık kayıp anlamına geliyordu. Bir haftayı aşkın bir tıkanma süreci sonunda gemi yüzdürülerek kanal yeniden ulaşıma açıldı. O esnada, özellikle Avrupa piyasasında bazı ürünlerde kıtlık yaşandığı belirtiliyor.
Mayıs ayında Filistin’de bir kez daha kıyamet koptu. Kudüs’te bir Müslüman mahallesinde ‘kentsel dönüşüm’ girişimi ile başlayan gerilime Hamas yönetimindeki Gazze’den birkaç roket fırlatılarak karşılık gelince, İsrail savaş jetleri Gazze’ye bombardıman saldırılarına başladı. Gazze’de çalışan bütün uluslararası basın ve medya kuruluşlarının da içinde bulunduğu dev basın merkezi binası yerle bir edildi. Yüzlerce konut ve işyeri tahrip edildi. Yüzlerce sivil hayatını kaybetti veya yaralandı. Başbakan Netenyahu bu saldırıyla milliyetçi hisleri ateşleyerek yolsuzluk iddialarıyla dibe vurmuş olan seçmen desteğini kısmen de olsa geri kazanmayı umuyordu. Olmadı. Likud seçimleri kaybetti ve Netenyahu’nun 15 yıllık saltanatı sona erdi. Sabık başbakan yolsuz suçlarından yargılanmayı bekliyor.
(Devam edecek.)