DFG, MKG ve DİSK Basın İş’in 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’ne ilişkin Amed ve Wan’da yaptığı açıklamada tutsak gazetecilerin özgürlüğü talep edildi
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Amed Temsilciliği, DFG’nin Bajara Nû (Yenişehir) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’ndaki şube binası önünde 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’ne ilişkin açıklama yaptı. “Özgür basın susturulamaz” pankartının ve tutuklanan gazetecilerin fotoğraflarının taşındığı açıklamaya milletvekilleri, kurum ve kuruluş temsilcileri ve gazeteciler katıldı.
‘Baskı çemberi büyüyor’
Açıklamada konuşan DFG Eşbaşkanı Selman Çiçek, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü bir kez daha gazetecilere yönelik baskı ortamında karşıladıklarını söyledi. Çiçek, “Haber takibi sırasında karşılaşılan engellemelerden sansüre, haber yaptıkları için haklarında dava açılan gazetecilerden şafak vakti operasyonlarla tutuklanan gazetecilere kadar baskı çemberi büyüyor”dedi.
Nisan ayının ilk günlerinde Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı olarak seçilen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının YSK eliyle iptali ile kentte başlayan halk eylemlerine yönelik polis şiddetinin olayı takip eden gazetecilere de uğradığını belirten Çiçek, “Meslektaşlarımıza gaz, plastik mermi ve tazyikli su ile saldırı düzenlendi. Meslektaşlarımızın görüntülerini ve fotoğraflarını silen polisler şiddeti görüntüleyen gazeteciyi de ölümle tehdit etti” diye konuştu. Benzer görüntülerin 1 Mayıs’ta da yaşandığını söyleyen Çiçek, “İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na yürüyen işçi ve emekçileri takip eden medya mensupları darp edildi, kelepçelenerek gözaltına alındı. İşçi ve emekçilere yönelik polis saldırısının yaşandığı alanlardan biri olan Saraçhane’de ise polis amirinin ‘Basını süpürün’ talimatıyla gazetecilere yönelik şiddet gerçekleşti. Bu saldırılarda meslektaşlarımız yaralandı, çalışmaları engellendi” diye konuştu.
3 gazeteci tutuklandı
“Toplumsal eylemlere yönelik polis şiddeti nasıl ki anayasaya aykırı ise aynı şekilde yaşananları dünyaya duyurmaya çalışan gazetecilere yönelik her türlü baskı, engelleme ve şiddet de suçtur!” diye konuşmasını sürdüren Çiçek son olarak şunları söyledi: “Gazetecilere yönelik en büyük baskı ise tutuklamalar oldu. Gazetecileri susturmak, gerçeği açığa çıkartmalarını engellemek adına yapılan meslektaşlarımız tutuklanıyor ve dört duvar arasına konuluyor. 23 Nisan tarihinde Kürt Gazeteciler Günü’nün hemen akabinde İstanbul merkezli yapılan operasyonla 9 gazeteci gözaltına alındı. 4 gün gözaltında tutulan meslektaşlarımızdan Mezopotamya Ajansı muhabirleri Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat tutuklandı. Gazetecilere savcılık ve hakimlik sorgularında yaptıkları haberler soruldu. Özellikle de gazetecilerin Kürt sorunu, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit ve buna karşı yapılan eylemlere dair yaptıkları haberler cımbızlanarak fezlekeye konuldu ve meslektaşlarımız kriminalize edilmeye çalışıldı. Buradan bir kez daha belirtiyoruz ki gazeteciler yaşadıkları ülkenin sorun ve sıkıntılarını görmemezlik edemez ya da bunu gündeme getirdiği için yargılanamaz. Gazetecinin ana görevi var olan gerçekliği topluma aktarmaktır. Haberler başta siyasi iktidar olmak üzere güç odaklarını rahatsız etse de bu gerçekliği toplumla paylaşmak suç değildir. Bu durum uluslararası sözleşmelerle de garanti altına alınmıştır.
Medya ve Stêrk TV baskınları
İstanbul merkezli operasyonla eş zamanlı olarak Belçika’da yayın yapan Medya Haber ve Stêrk TV’nin binalarına da korsanvari bir polis baskını düzenlendi. Kapıların kırıldığı, teknik ekipmanlara zarar verilen baskında yayının önüne geçmek için kablolar kesildi. Bu durum da gösterdi ki Kürt gazetecilere yönelik baskı her yerde sürdürülüyor. Bu saldırılar bugüne kadar Kürt gazetecileri, özgür basını susturamadı, bundan sonra da susturamayacak.
‘Basın özgür olmalı’
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde bir kez daha talebimizi yineliyoruz; tutuklanan 3 arkadaşımız başta olmak üzere tüm meslektaşlarımız tahliye edilmeli. Gazetecilik suç değildir asıl olarak onu yargılamak suçtur! Basın özgür olmadan özgür ve demokratik bir toplumdan söz edilemez.”
43 gazeteci tutuklu
Çiçek konuşmasının ardından Nisan ayı hak ihlalleri raporunu da açıkladı. Rapora göre, 14 gazeteci saldırıya uğradı, 9 gazetecinin evine baskın yapıldı, 17 gazeteci gözaltına alındı, 11 gazeteci kötü muameleye maruz kalırken, 8 gazeteci tehdit, 22 gazeteci engellendi, 3 gazeteci tutuklandı 3’te cezaevinde ihlal yaşandı. Yine raporda 9 gazeteci hakkında soruşturma, 3 gazeteciye dava, 3 yıl bir ay ve 17 bin TL para cezası, yargılaması devam eden gazeteci sayısı 122, tutuklu gazeteci sayısı ise 43 olarak açıklandı.
‘Gazetecilere özgürlük’
MKG Başkanı Roza Metinâ, günün anlam ve önemine değindi. Gazetecilerin özgür ortamda olmadıklarını belirten Metina, bugün de birçok gazetecinin cezaevlerinde olduğunu söyledi. Cezaevlerinde bugünü karşılayan gazetecilerin olduğunu ifade eden Metina, “ Bütün bu baskı ve zorluklara karşı bugün buradayız onların sesiyiz. Bir kez daha diyoruz ki gazetecilik suç değildir” ifadelerinde bulundu. Metina, tutuklu MA muhabiri Esra Solin Dal’a “çıplak arama” yapılmasına da tepki gösterdi. Metina, “Gazeteciler haberin hakkını savunuyor. Bu nedenle gazeteciler özgür bir şekilde mesleğini uygulamalıdır. Bizler her zaman gazeteciği savunacağız, gazeteciliğin kalemini savunmayı sürdüreceğiz” dedi.
DİSK Basın İş Amed Temsilcisi Hakkı Boltan ise yaptığı konuşmada, seçimlerde en önemli duruşun gazetecilerin duruşu olduğunu söyledi. Seçimlerde iktidarın, Saraçhane’de ise muhalefetin düştüğünü söyleyen Boltan, gazeteciliğin ise dik durduğunu söyledi. Boltan, “Gazeteciler gerçekliğin kendisidir. Bugün ekonomik, siyasi kriz varsa bunun bir nedeni de gazetecilerin tutuklu olmasıdır. Gazeteciler özgürleşmeden bu krizler çözülmez. Gazetecilere özgürlük istiyoruz” diye konuştu.
‘Mücadele sürecek’
TGS Temsilcisi Mahmut Oral ise AKP-MHP’nin büyük bir seçim yenilgisi almasının ardından, iktidarın bu baskı politikalarına son vereceğine dair algı geliştiğini söyledi. Oral, “AKP-MHP faşist saray rejimi baskı politikalarından asla geri adım atmıyor. Bu geri duracağımız anlamına gelmiyor. Karanlık dağılana kadar bu mücadele sürecek. Selam olsun cezaevinde direnen gazetecilere” ifadelerinde bulundu.
DEM Parti Amed Milletvekili Sevilay Çelenk ise 22 Nisan Kürt Gazeteciler gününde MA’nın Ankara Bürosu’na yaptığı ziyarette tutuklanan Mehmet Aslan’ı gördüğünü söyleyen Çelenk, “Umarım gelecek yıl bu tutuklamaları konuşmayacağız. 126 yıldır Kürt basının tarihi var. Bu yüzyılda tutuklamalar, baskılar hiç bitmedi. Sadece 90’lı yıllarda 40 gazete çalışanı katledildi. Öldürülen, çalışan gazeteciler günü var. Keşke gazetecileri başka güzel şeylerle ansaydık. Bu mücadelenin bitmediğini en ağır koşullarda bile sürdüğünü söylüyorum. Bu mücadelenin yanındayız. Dünya Basın Özgürlüğü Günü tüm gazetecilere kutlu olsun” ifadelerinde bulundu.
Son olarak söz alan EMEP Milletvekili Sevda Karaca, “Bütün bu zorlu koşullara rağmen özgürlüğü elde etmek için verdiğimiz büyük mücadelenin hatırına bugünü kutlamak istiyorum. Son 22 yılda en az 894 gazeteci cezaevlerinde, basın özgür olmadığı için süründürüldü, süründürülmeye devam ediyor” dedi. Basın özgürlüğünün sadece basın emekçilerini ilgilendiren mesele olmadığını hatırlatan Karaca, “Cezaevinde tek bir arkadaşımız kalmadığı güne kadar mücadelemiz sürecek” diye konuştu
Wan: Hakikatte ısrar etmeli
Wan’da da DFG ve MKG öncülüğünde basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan DFG Wan Temsilcisi Adnan Bilen, özgür basına yönelik baskıları kınadı. Basın özgürlüğü gününü hatırlatan Bilen, “Bugün Birleşmiş Milletlerin (BM) ilan ettiği Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Maalesef ki Türkiye’de özgür basın sürekli baskı, zulüm, tutuklama ve soruşturmalara maruz kalıyor. Özgür basın olarak bugünü Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlamamızın bir anlamı yoktur. Bir yerde eğer basın baskı altında ise, gazeteciler yaptıkları haberleri nedeniyle tutuklanıyorsa, sabah şafak vaktinde evi basılıyorsa neredeyse, iktidar aleyhine haber yapan her gazeteci hakkında soruşturmalar başlatılıp cezalar veriliyorsa o ülkede basın özgürlüğünü kutlamanın bir anlamı yoktur. Basın özgürlük endeksinde göre Türkiye 183 ülke arasında 158’inci yani kırmızı kategoride yer alıyor. O tabloda görülüyor ki, Türkiye’de gazeteciler hiçbir şekilde düşüncelerini özgür bir şekilde ifade edemiyor” diye konuştu.
‘Hakikatte ısrar etmeli’
Türkiye’de yaşanan her toplumsal olayda gazetecilerin ciddi saldırılara maruz kaldığını belirten Bilen, “Çok kısa bir süre önce 1 Mayıs’ta Taksim’deki olaylarda gördük ki gazeteci arkadaşlarımız ağır bir şiddete maruz kaldı. Yine bir hafta önce 9 gazeteci arkadaşımız gözaltına alındı ve 3 arkadaşımız mahkemece tutuklandı. Şuna da yaptıkları haberler ve muhalif oldukları için Türkiye’de 40’tan fazla gazeteci tutuklu. Bu anlamlı günde çağrı yapıyoruz; tutuklu gazeteci arkadaşlarımız bırakılmasını talep ediyoruz. Türkiye artık gazetecileri için yaşanamaz bir ülke haline geldi. Artık gazetecilerin fikir ve düşüncelerini özgürce yazmasını istiyoruz. Basın yönelik baskılar Kürt basına üzerinden başlatılıyor ve ülkeye yayılıyor. Bu karanlıkta kurtulmanın, özgürce yazabilmenin tek yol birlikte hareket etmek, gazetecilerin bu karanlığa karşı hakikate ısrar etmesidir. Bundan başkada yol ve çare yoktur. Tekrar bir kez daha yineliyoruz; özgür basın tüm baskılara, katledilmelere, tutuklamalara, sürgün rağmen susmadı, susmayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Özgür Basın susmadı, susmayacak’
Daha sonra konuşan MKG üyesi Rojda Aydın ise gazetecilere yönelik baskı ve tutuklama politikasını devam ettiğini belirterek, “Gazetecileri susturmak, gerçeği açığa çıkartmalarını engellemek adına yapılan meslektaşlarımız tutuklanıyor ve dört duvar arasına konuluyor. Nisan ayında da 23 Nisan tarihinde Kürt Gazeteciler Günü’nün hemen akabinde İstanbul merkezli yapılan operasyonla Mezopotamya Ajansı muhabirleri Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat tutuklandı. Arkadaşlarımızın yaptıkları haberler cımbızlanarak fezlekeye konuldu ve meslektaşlarımız kriminalize edilmeye çalışıldı. Yine İstanbul merkezli operasyonla eş zamanlı olarak Belçika’da yayın yapan Medya Haber ve Stêrk TV’nin binalarına da korsanvari bir polis baskını düzenlendi. Bu durum da gösterdi ki Kürt gazetecilere yönelik baskı her yerde sürdürülüyor. Bu saldırılar bugüne kadar Kürt gazetecileri, özgür basını susturamadı, bundan sonra da susturamayacak” diye konuştu.
AMED / WAN