AKP’li Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan imzasıyla 05.09.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla beş projeye yatırım teşviki sağladı. Projeler arasında İHA üretimi yapan damat Bayraktar’ın projesi de bulunuyor
Hüseyin Kalkan
1999 depreminden sonra Özel İletişim Vergisi, (Genellikle deprem vergisi olarak anıldı) adı altında bir vergi getirildi. Amaç hem depremde zarar gören yurttaşların yarasına sarmak hem de gelecekte bir depreme karşı hazırlık yapmak olarak açıklandı. İki yıl süre için çıkarılan bu vergi yasası daha sonra sürekli hale getirildi. “2000-2022 yılları arasında tahsil edilen toplam özel iletişim vergisi miktarının 88 milyar 298 milyon TL olduğu görülüyor. İlgili yılların TCMB’den alınan ortalama dolar kuru ile hesaplama yapıldığında, 22 yıl içinde toplanan Özel İletişim Vergisi tutarı 38,4 milyar dolara denk geliyor. (Doğrulukpayı.com. 9 Şubat 2023)” Deprem gerçeğinin gösterdiğine göre bu paranın tek bir kuruşu bile depreme hazırlık için harcanmadı. Bu vergi olmasa bile devletin kaynakları zaten depreme hazırlık yapmak için yeterli. Yapılmadı. Ülkeyi depreme hazırlayacaklarına savaşa hazırladılar.
AKP iktidarı Efrîn’e operasyon izni için Rusya’dan S-400 bataryası aldı. Depolarda çürüyen bu bataryaya 2.5 milyar dolar ödendi. Bu parayla onbinlerce çadır alınabilirdi. Neredeyse 1 ay geçti hala çadır bekleyen insanlar var
Efrîn için milyarlar
AKP iktidarının Efrîn’e operasyonu izni için yaptığı jestlerden biri de Rusya’dan bir S-400 bataryası almaktı. Depolarda çürüyen bu bataryaya 2.5 milyar dolar ödendi. Neredeyse 1 ay geçti hala çadır bekleyen insanlar var. S-400 alınırken Türkiye’nin güvenliği için tehlike olarak gösterilen Rojava yönetimi, Ermenistan, Yunanistan depremi için sınır aştılar. İşgal etmek için değil, depremzedelere yandım etmek için. Gerçi Rojava yönetiminin yardım etmesine bile izin vermediler. Oysa ki Özerk Yönetimin gönderdiği tırlarda akaryakıt bulunuyordu ve deprem bölgelerinde ısınmak için bu yakıta çok ihtiyaç vardı. Deprem bir kere daha gösterdi ki Türkiye bir düşman çemberi ile çevrili değil dost halklarla çevrili.
En militarist
İktidarın savaş bütçesine ayırdığı pay her yıl bütçenin yüzde 10’una denk geliyor. Bu rakama silah üreten şirketlere sağlanan teşvikler ve örtülü ödenekten yapılan harcamalar dahil değil. Bu yılın bütçesinde savaş ayrılan pay ise 468,7 milyar lira; bu rakamın güncel kurda karşılığı, yaklaşık 25 milyar dolara denk geliyor. Bütçe görüşmelerinde konuşan HDP milletvekillerinden Şevin Coşkun, bu yıl yapılan bütçenin militarist karakterini şöyle anlatıyordu: “Sonuç olarak 2023 yılı bütçesinden silahlanma ve güvenlik harcamaları için 460 milyar TL ayrılmıştır. 2022 yılına göre yüzde yüz artışla 460 milyara TL’ye çıkan 2023 silahlanma ve güvenlik bütçesi tutarı, cumhuriyet tarihinin en yüksek ‘silahlanma ve güvenlik bütçesi’ olmuştur. Silah ve çatışma için ayrılan bu tutar 2023 yılı bütçe giderinin yaklaşık yüzde 10’una tekabül etmektedir. Yani 2023 yılı bütçesindeki her 8 liralık verginin 1 lirası silahlanma ve güvenlik harcamalarına gidecektir. Türkiye bu harcama rakamlarıyla dünyanın en çok askeri harcama yapan ülkeleri arasında 16’ncı sırada yer almaktadır.” (12 Aralık 2022, Yeni Yaşam)
Teşvik kıyağı
İktidar yetkilileri ‘bir merminin kaç lira olduğunu biliyor musunuz’ diye soruyor. Bilen biliyor ve sorguluyor. Ama savaşa giden sadece mermiye, bombaya ödenen para değil. Savaş araç ve gereçlerini üreten şirketlere de bol keseden teşvik ödeniyor, vergi indirimden yaralandırılıyor. Dünyada görülmemiş bir örnek Erdoğan’ın imzasıyla kendi damadına sağladığı teşviktir. R. Tayyip Erdoğan imzasıyla 05.09.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla beş projeye yatırım teşviki sağladı. Projeler arasında İHA üretimi yapan damat Bayraktar’ın projesi de bulunuyor. Erdoğan, damadına yüzde 120 destek ve projeleri için yasal düzenleme sözü verdi. Yapılan teşvikler ise yüzde 120’yi buldu. (05 Eylül 2019, Cumhuriyet)
Akman’ın hesaplaması
İktisatçı Cüneyt Akman 2018 yılında savaşta kullanılan silahların, mermilerini ve mühimmatın tutarını hesapladı. Bu çarpıcı hesap üzerinden zaman geçmesine rağmen yeni bir hesaplama için önemli ipuçları taşıyor: “Bir savaş uçağının attığı sıradan bir bombanın fiyatı ortalama 2.500 dolar. Aslında F-16’larda kullanılan General Dynamics’in genel maksat bombası 925 kiloluk MK-84’ü baz alırsak, onun fiyatı 3.100 dolar. 10 ay kadar sürecek ve arada bazı haftalar oldukça sıkı bir ateş gücüne ihtiyaç duyulabilecek bir operasyonda bunun masrafının ne kadar olacağını artık konuyu merak eden asker okuyucularımıza bırakalım” (Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet, Cüneyt Akman, s. 154) Akman’ın verdiği başka bir bilgi ise F-16’ların bombalarına dair: “Amerikan malı ve F-16’larda sık kullanılan nispeten ufak boy (mesela 250 kiloluk GBU 12 Paveway-2) laserli bombaların maliyeti yaklaşık 22 bin dolar. Çoğu durumda beton ya da yeraltı sığınaklarına karşı bu bombalar da pek az etki yapar. Onun için ‘bunker buster’, Türkçe adıyla ‘sığınak delici’ veya ‘nüfuz edici’ bombalar kullanılır. Türkiye yaklaşık iki senedir bunları Kırıkkale’de üretiyor. Tabii bunlara da laser kitleri takılabiliyor. 2 bin librelik yani 900 kilo civarındaki bu bombaların yurt dışındaki muadillerinin maliyeti ortalama 7.500 dolar. Bunlara laser kiti takıldığında maliyetinin 35 bin dolara kadar yaklaşabileceğini hesaba katmak gerekir.” (Cüneyt Akman, Age, s. 154)
Uçaklar su yakmıyor
Akman, bu uçaklarını yaktığı yakıtı da hesaplamış: “Bir F-16’nın ne kadar yaktığını örneğin yine ABD’de kullanılan bir F-16 cinsi olan F-16 Viper’dan kıyas edebiliriz. F-16 Viper, muhtemelen bizim F-16’lar gibi saatte ortalama 7 bin galon jet yakıtı yakıyormuş. Bunun da galonu zaman içinde değişmekle birlikte ortalama 2 dolar olduğunu düşünsek sadece şöyle bir 1 saat dolaşması, hiç ateş açmasa bile 14 bin dolara mal olur. Böylece Afrin Harekâtının ilk gün 72 uçakla yapıldığı bildirilen ilk sortilerinin sadece yakıt bedeli bile minimum 1 milyon dolardır. Fakat mühimmatla ilgili verdiğim bilgilerden görülebilir ki bir hava taarruzunun en ucuz kısmı yakıttır. Tek bir füzenin bedeli bile bunun iki katını genellikle aşar. Ayrıca bir F-16’nın uçuşa hazırlanması ve geri dönüşünün destek faaliyetlerinin de maliyeti vardır. Sonuçta bir savaş uçağının tek bir sortisinin maliyeti ne kadardır? Toplam hava akınlarının yoğunluğu, kullanılan araçların ve uçakların cinsi, kaç uçağın katıldığı, hangi silahların ne kadar kullanıldığına bağlı olarak çok değişiyor elbette. Fakat ABD’nin Irak ve Suriye ile Kosova ve Bosna gibi değişik operasyonlarıyla ilgili verilen rakamlar en ufağından 800 bin dolardan başlıyor ve bir F-16 filosunun seferi için 2,5 milyon dolar olarak hesaplanıyor. ABD’nin geçen yıl birkaç ay içinde Suriye ve Irak’ta IŞİD hedeflerine yaptığı hava akınlarının ortalama birim maliyetinin bu olduğu yazılıyor. Tek bir F-16’nın ise 1 saatlik sadece uçuş maliyetinin ise 22.500 dolar olduğu belirtiliyor. Sonuçta uzunca bir savaşta çok yoğun bir hava desteği gerekeceğinden THK’nın kullandığı Savaşan Şahinlerin uçuş maliyetleri ABD hava filosundan biraz daha ucuz olsa da Afrin ve Kuzey Irak sortilerinin ve iç güvenlik sortilerinin minimum maliyetinin milyarlarca dolarla ölçülebileceği aşikâr” (A.g.e, 155-156) Akman’ın hesapladığı başka bir silah ise Fırtına obüsleri. Akman, “Fırat Kalkanı” ve Efrîn saldırılarında kullanılan bu obüslerin sadece mermi masrafının 5 milyar dolar tuttuğunu yazmaktadır. (A.g.e, s. 153) Akman’ın kitabında daha başka hesaplamalarda var. Ancak daha fazla uzatmamak için son olarak İHA’ların maliyetini ve uçuş giderlerini örnek vererek bitirmek istiyoruz. Akman, bir İHA’nin bir saatlik yakıt masrafını 4 bin dolar olarak hesaplamaktadır. İHA’ların kendi maliyetine gelince Akman şunları yazmaktadır: “İHA’lar söz konusu olduğunda savaşın çok daha kötü yanına girmek gerekir. Çünkü İHA’lar düşürülmesi en kolay hava araçlarıdır ve sık sık da düşürülürler. Düşen nispeten sıradan bir İHA’nın maliyetini Milli Savunma Bakanı’nın bir soru önergesine vermiş olduğu cevaptan biliyoruz: 6 tanesi için 36 milyon TL’den biraz fazlası… O zamanın kuruyla 2-3 milyon dolar… ANKA tipi olanlar ise 5 ila 8 milyon dolar arasında” (A.g.e, s. 154) Bu bölümü şöyle bir notla bitirmek gerekiyor. Türk Lirası her gün eridiğinden rakamsal verileri dolar cinsinden vermeyi uygun gördük. Ancak bu savaş araçlarının fiyatı dolar bazında da 2018’den günümüze değişti. Okurken bu durumu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yani hesaplanan harcamalar, güncel olarak bu rakamların çok çok üstünde.
Şilli örneği ve Türkiye
Bu dosyadaki veriler savaş giderlerini sadece bir kısmını içeriyor ve bazı verilerin güncellenmesine ihtiyaç var. Ama bu bile ‘Bir merminin kaç lira olduğunu biliyor musunuz?’ diye soran Erdoğan’ın haklı olduğunu göstermeye yeter. Veriler bir merminin ve onu atacak silahların hiç de ucuz olmadığın gösteriyor. Silah ve mermiye harcanan paralar yüzünden depreme dayanıklı kentler inşaat etmek mümkün olmuyor. Hem deprem vergileri hem ülkenin diğer kaynakları savaşa harcandı, harcanıyor. Daha açık bir deyişle kimse halkın can ve mal güvenliği için para harcamaya gerek görmüyor. Yazı boyunca verdiğimiz örnekler savaş harcamalarında kazananların olduğunu ve bunların bugün dahi bu kazançtan vazgeçmediklerini gösteriyor. Evet depremin şiddeti büyük ve geniş bir alana yayıldı. Ama Şili de bir deprem ülkesi, meydana gelen depremlerin şiddeti Türkiye’yi geçiyor. Ama son meydana gelen 8,8 şiddetindeki depremde ve tsunamide can kaybı 500 kişi oldu ve sadece bir bina yıkıldı. (Dw Türkçe, Martin Kübler, 25.02.2023) Çünkü hükümetler mermiye para harcayacaklarına depreme dayanıklı kentler inşa ettiler.
Savaş kaybettirdi
Araştırmacı yazar İzzet Akyol tarafından Demokratik Gelişim Enstitüsü için hazırlanan raporda, Türkiye’nin Kürt sorununda güvenlikçi politikaları tercih etmesi nedeniyle son 40 yılda 3 trilyon 630 milyar dolar kaybettiği hesapladı
Araştırmacı ve yazar İzzet Akyol tarafından merkezi Londra’da bulunan Demokratik Gelişim Enstitüsü (Democratic Progress Institute) için hazırlanan raporda, Türkiye’nin Kürt sorununun çözümünde güvenlikçi politikaları tercih etmesi nedeniyle son 40 yılda 3 trilyon 630 milyar dolar kaybettiği hesaplandı. Akyol, raporda, Kürt sorununu çözülmemesi halinde Türkiye’nin bedel ödemeye devam edeceği uyarısı yaptı. Akyol’un hesaplarının diğer hesaplamalardan farkı sadece savaşta harcanan paraları değil, savaşın ekonomiye ve sosyal hayata etkilerini ve bunların karşılığını da hesaplamış olmasıdır.
Akyol raporda, bu konuda devlet yetkililerinin telaffuz ettiği rakamlara da yer verdi. Raporda yer alan bilgilere göre, 2007 yılında Meclis Başkanı Köksal Toptan, silahlı çatışmaların Türkiye’ye maliyetini 250 milyar dolar, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, ertesi yıl rakamı 300 milyar doların üzerinde, Bakan Faruk Çelik de Eylül 2011’de 400 milyar dolar olarak açıklamıştı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013’te, çözüm sürecinde, 300 milyar dolar maliyet rakamını telaffuz ettiği de raporda yer aldı. Ancak Akyol, 40 yıla yakın süredir süren savaşın Türkiye’ye 3 trilyon 630 milyar dolara mal olduğunu hesapladı. Akyol raporunda, 3 trilyon 630 milyar dolar rakamını şu yöntemle bulduğunu açıkladı: “REDK (Reel Efektif Döviz Kuru) düzeltmesi yapılmış şekilde, 1985-2020 milli gelirler toplamı 15 trilyon 078 milyar 811 milyon dolar olmaktadır. Çatışmaların yuttuğu kaynaklar, ekonomi havuzuna katılarak büyüme hesabı yapıldığında, alternatif çatışmasızlık senaryosuna göre Türkiye’nin (reel kur düzeltmesiyle), 18 trilyon 709 milyar 174 milyon USD küsur toplam milli gelir üretebileceği anlaşılmaktadır. Aradaki fark, 3 trilyon 630 milyar dolar tutmaktadır. Reel kur düzeltmesiyle ‘sentetik senaryoda Türkiye’nin toplamda, yüzde 22.52 oranında daha büyük bir ekonomi olabileceği anlaşılmaktadır.”