Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında Kürt birliğinin önemine değinen siyasetçi Abdullah Demirbaş, Lozan’ın, birtakım işbirlikçiler üzerinden Kürtlerin haklarının gasp edildiğini söyledi
İsviçre’nin Lozan kentinde 24 Temmuz 1923’te bir araya gelen Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya’nın ortak imzaladığı Lozan Antlaşması, Kürtlerin ve Türkiye’de yaşayan diğer azınlıkların inkarına ve asimilasyonuna dayanak oldu. Kurdistan topraklarını dört egemen devlet arasında pay eden antlaşma, yüzüncü yılına girdi.
Lozan Anlaşması’nın yüzüncü yıldönümü nedeniyle geçtiğimiz günlerde İsviçre’nin Lozan kentinde Lozan Belediyesi, İsmet Şeref Vanlı, Paris Kürt Enstitüsü ve İsviçre-Ermenistan Derneği tarafından “1923 Lozan’ından 2023 Lozan’ına” isimli konferans düzenlendi. Konferansa katılan Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, Lozan’ın yüzüncü yılında Kürt birliğinin önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
600 delegeli konferans düzenlenecek
Konferansta Lozan Antlaşması’nın yeni bir anlaşmayla bitirilmesi görüşünün açığa çıktığını aktaran Demirbaş, bunun için Kürtler arası birliğin önemi üzerinde durdu. Kürt birliğinin bu süreçte önemli olduğunun altını çizen Demirbaş, Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) öncülüğünde 22-23-24 Temmuz’da Lozan’da 175 parti, sivil toplum örgütü, aydın ve yazarların yer aldığı en az 600 delegenin katılımıyla gerçekleştirilecek konferansta yürütülecek tartışmaların önemli bir sonuç açığa çıkaracağını vurguladı.
Lozan’da Kürtlerin hakları gaspedildi
Lozan Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisinin tasdiki olduğunu belirten Demirbaş, Lozan’ın, birtakım işbirlikçiler üzerinden Kürtlerin haklarının gasp edildiğini söyledi. Lozan’a katılanların siyasi korucu olarak Kürtlerin haklarının yok edilmesinin aleti olduklarına dikkat çeken Demirbaş, “Bugün de aslında bir takım siyasi çevreler üzerinden bir siyasi koruculuk yaratılarak, işbirlikçi Kürtler yaratılarak Lozan’ın yüzüncü yılında yeni bir süreç başlatmak istiyorlar. Bu anlamıyla önemli bir süreç” şeklinde konuştu.
Lozan Kürtlerin kalbinde bir hançerdir
Lozan Antlaşması’yla birlikte Kurdistan’ın sadece bölgesel olarak bölünmediği değerlendirmesinde bulunan Demirbaş, Lozan’ın “böl, parçala, yönet” politikası ile Kürtlerin, aşiretsel, mezhepsel ve iller bazında da birden fazla bölünme yaşanmasına neden olduğunu söyledi. “Lozan Kürtlerin kalbinde bir hançerdir” diyen Demirbaş, Lozan’ı bazı Kürtlerin arkadan hançerlemesi olarak gördüğünü söyledi.
Planlara karşı birlik olmalıyız
Lozan Anlaşması’nın 1921 Anayasa’nın inkarı, 1924 Anayasa’nın temel anlaşması olduğunu söyleyen Demirbaş, resmi devlet ideolojinin de 1924 Anayasası’yla tescillendiğini kaydetti. 1924 anayasasında inkarı ve imhayı esas alan tekçi devlet yapısı olduğunu belirten Demirbaş, “Bu haliyle Cumhuriyetin tanınmasına destek veren Kürtlerin çoğu devletçi ve iktidarcı güçler olduğunu unutmamız gerek. Türkiye Cumhuriyeti, şimdi benzer süreci yeniden uygulamaya sokmak istiyor. Bölgede daha çok muhafazakar, Taliban zihniyeti ve kendine yakın bir takım işbirlikçi çevrelerle, işbirlikçi Kürtler yaratmak istiyor. Devlet bu planıyla Lozan’ın yüzüncü yılında ‘Kürtlerin bir sorunu yok, bizim sorunumuz terörizmle var’ diyecekler. Bunu sağladıktan sonra da dönüp işbirlikçi Kürtleri yok edecek. Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Bu nedenle biz sürecin aynı şekilde ilerlediğini görmeliyiz ve buna karşı birlik olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Özgür bir Kurdistan’da yaşamak istiyoruz
Yeni Lozan’da Kurdistan’da bulunan tüm farklı inanç ve kimliklerin kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Demirbaş, “Eğer özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyorsak, ulusal çıkarlar etrafında kenetlenmeli ve siyasi ittifakımızı oluşturmalıyız. Ne istediğimizi dünyaya duyurmalıyız. Artık köle olmak istemiyoruz, özgür bir Kurdistan’da yaşamak istiyoruz” dedi.
Haber: MA / Esra Solin Dal