DEM Parti Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Serra Bucak ile Amed’deki hedeflerini kadın politikalarını konuştuk. Bucak, belediyeyi daha çok toplum daha çok halk anlayışı ile yöneteceklerini, kadın iradesiyle yerelden demokrasiyi yeniden inşa edeceklerini söyledi
Selman Çiçek
DEM Parti’nin Amed’de düzenlendiği halk oylamasından çıkan eşbaşkan adayları Serra Bucak ve Doğan Hatun, kentte çalışmalarına başladı. Eşbaşkan adaylarından Serra Bucak, gazetemize değerlendirmelerde bulunarak, Amed’deki hedeflerini anlattı.
- Uzun yıllardır sosyal politika, kadın ve çocuk alanlarında önemli projelerde yer alan birisiniz, bu süreci özetleyebilir misiniz?
2006-2012 yılında sosyal politikalar ve çocuk alanındaki çalışmalarımdan sonra encümenlik süreci ve kayyım pratiğini doğrudan deneyimlemem birçok alanda deneyime neden oldu. Kendi yerel yönetimler paradigmamızın gerektirdiği uygulamalar ve bu tür çalışmalara karşı pek çok alanımız var. Önümüzdeki beş yıl yerel çalışmaları, tüm alanlarımızı yeniden güncellemeye ihtiyaç var. 8 yıldır kayyımlarla yönetilemiyoruz. Çünkü kayyımlar ‘yönetilememe’ biçimidir. Kürt halkının önüne bu konuldu, bu vesayet ve tekçi zihniyete karşı bize çok iş düşüyor. Çok ciddi tahribatlar var. Sıkıntılı alanlar var. Bu şehri kendi kaderine terk etmişler.
- Kentte nasıl bir kayyım tahribatı yaratıldı?
Bu şehri gerçekten bir sömürü alanı haline getirmişler. Belediyenin, hazinenin arsaları satışa çıkarmaktan, özellere konut projesi olarak vermekten tutalım da mevcut inşa ettiğimiz bütün alanları tahrip ettiler. Zarokistan gibi kreşlerimiz, kadın politikalarına dair yarattığımız alanlar, kadın yaşam evleri, kadın politikaları merkezleri gibi pek çok projeyi ya altüst ettiler ya içini değiştirdiler. Şehrin tüm parsellerine göz diktiler. Bunu çok ciddi görüyoruz. Gerçekten ciddi tahribat var. 6 Şubat 2023 depreminden sonra ciddi altyapı sorunları, sokaklarda, kaldırımlarda ciddi tahribatlar var. Bunların hiçbiri bakım onarımdan geçmiyor. Yıkılan evler, molozlar, sokak aralarında duruyor. Çocuk sağlığını, kadın sağlığını tehdit ediyor. Halkın ne sağlığını, ne sosyal yaşamını, ne de psikolojik yaşamını gören, gözeten bir yerel yönetim anlayışı var. Biz bunun karşısında kadın iradesiyle yerelden demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz. Yerelden demokrasiyi inşa ederken özgür kentler yaratmak istiyoruz.
‘Halkın doğrudan katıldığı denetim mekanizmaları, hesap sorduğu, yol yöntemleri olabildiğince gerçekleştireceğiz. Halkla temas, halkla iletişim bizim gerçekten olmazsa olmazımız olacak’
- Nasıl bir belediye anlayışı ile kenti yöneteceksiniz?
“Özgür kent” ne demek bizim için? Amed, katılımcı, çoğulcu, halk meclislerinin, kent konseyinin, gençlik meclislerinin, kadın çocuk meclislerinin her alandaki temsiliyetin yer aldığı kent olacak. Bu şehre dair yapılacaklara dair ortak çalışmalar, öneri ve fikirler, denetim mekanizmasını kuracağız. Halkın doğrudan katıldığı denetim mekanizmaları, hesap sorduğu, hesap verebildiğimiz yol yöntemleri olabildiğince gerçekleştireceğiz. Halkla temas, halkla iletişim bizim gerçekten olmazsa olmazımız olacak. Bunun için de çeşitli araçlar, yollar ve yöntemler geliştireceğiz. 1999’larda ilk belediyeleri aldığımız zamandan beri halk katılımcılığı, kent konseyleri, halk meclisleri, mahalle meclisleri yerel demokrasinin olmazsa olmaz sacayaklarıdır. Bütün bu sacayaklarının toplandığı ortak akılla bir süreç yönetmek istiyoruz. Daha çok halk, daha çok toplum, daha az belediye, bürokrasi ve mekanizmalar öngörmekteyiz. Bunu yapabileceğimize inanıyoruz.
31 Mart seçimlerinde ciddi bir oy yüzdesi ile seçilmeyi hedefliyoruz. Bu moral bize ve halkımıza çok iyi gelecek. O yüzdelik sadece bir rakam değil bizler için. Bu halkın 8 yıldır kayyım zihniyetiyle hiçbir talebinin karşılanmamasının cevabı olacaktır. Bizim yüzde 70 yüzde 75’lerle il, ilçeleri almamız ve hiçbir ilçeyi kaybetmememiz çok önemlidir. Bazı dış ilçelerimiz var. Zaman zaman bizde zaman zaman başka partilere geçen bu ilçe belediyelerini de alacağız, oy oranlarını yükselterek sisteme de cevap vereceğiz. Halkımızın söz sahibi olduğu bir mekanizma ve yerel yönetimler anlayışı olacaktır. Biz katılımcı, çoğulcu bir kent inşa etmek istiyoruz.
- Kadın politikalarınız ve projeleriniz neler olacaktır?
Bizim en önemli kazanımlarımızdan biriydi kadın politikaları, kadınlara dair ürettiğimiz politikalar, kadın merkezleri, kadın yaşam evleri bütün bunlar ciddi tehdit altındadır. Kadın politikalar müdürlükleri kapatıldı, yer yer bu müdürlüklere daire başkanlıklarına erkekler atandı. Biz yeniden çok hızlı bir biçimde büyükşehirlerimizde kadın politikalar daire başkanlıklarımızı aktif yapacağız, kadın müdürler, kadın daire başkanı ve kadın istihdamının kendini göstereceği bir sistem inşa edeceğiz. Eşbaşkanlık derken sadece bir kadın veya bir erkek arasındaki görev dağılımından bahsetmiyoruz. Bir eril iktidarı ve merkeziyetçi anlayışı parçalamaktan bahsediyoruz. Bu tekçi anlayışı parçalamak demek aynı zamanda o yatay yönetimi ve koordinasyonu da oluşturmak demek. Dolayısıyla hem meclis üyelerimizin hem de kadın müdürlerimizin başka alanlardaki varlığını çoğaltmalıyız ki kadınlar söz kursun, kadınlar söz sahibi olsun. Belediyenin her kademesinde aslında kadın bakış açısı, kadın değerlendirmesi ve kadın özgürlükçü bir anlayış olsun. Bizim paradigmamızdaki özgürlükçü anlayış tam da buralarda yerini bulacaktır. Bu anlamıyla kadın politikalarına dair özgün çalışmalarımız olacak.
- Kadın Hafıza Merkezi, Kadın Kütüphanesi gibi projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Şiddetle mücadele önemli; çok dilli ‘alo şiddet’ hatları kuracağız. Kadın yaşam evleri, barınma evlerini bir ya da birden çok ihtiyaç doğrultusunda yeniden inşa edeceğiz. Yine kadın hafıza merkezleri, kadın kütüphaneleri, kadın kent meydanları ve kadın müzesi kuracağız. Kadın müzesi bizim 2014’te ve 2019’da da her iki strateji planımızda yer alıyordu ama kayyımlar bu projelerimizi yerine getirmeye izin vermedi. Kadın hafızası müzesi burada kurmak istiyoruz. Tarihten günümüze hem enternasyonal, hem Ortadoğu hem de Kürt kadın mücadelesinde yer almış, emek vermiş ve kadını görünür kılmış kadınların yaşamlarının yer aldığı güncel sanat çalışmalarının da yer aldığı bir müze kurmak istiyoruz.
‘Genç kadınları her yerde görünür kılmamız lazım’ diyen Bucak, ‘Evlerdeki genç kadınların bizler de bu hayatın yarısıyız deyişinin yansımasını yeniden çok güçlü inşa etmemiz lazım’
- Kadınlara hangi projelerle istihdam sağlayacaksınız, iş kollarındaki eril zihniyeti hangi projelerle aşacaksınız?
Kadın istihdamı bizim için çok önemli. Gittiğimiz her yerde en çok bunu duyduk. Kırsal alanlarımız genç kadın istihdamını özellikle çok önemsiyor. Bunun çok önemli bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyor. Kadınları aile yaşamına, dört duvar arasına mahkum etmiş anlayıştan uzaklaştırıp kamusal, belediye alanında yerel ekonomiyi yeniden inşa edeceğiz. Doğduğumuz yerde doymak istiyoruz. Doğduğumuz yerde iş ve aş sahibi olmak istiyoruz. Kadınlar için de bunu en önemli mesele olarak ele alacağız. Kadın istihdamı için yerel kadın kooperatifleri kuracağız. Her ilçemizin özgünlüklerine göre orada tarımsal ne yetişiyorsa farklı bir kooperatif biçimi kurabiliyorsak onu muhakkak gerçekleştirip bir kooperatifler birliği haline getirip kendi pazar alanını da yarattığı, doğrudan satış ve doğrudan temin anlayışıyla da yola çıkacağız. Genç kadınları her yerde görünür kılmamız lazım. Kamusal hayat, dışarıdaki hayat hiç olmadığı kadar eril. Bunu net gözlemliyoruz. Bizim kadın mücadelemiz, kadın özgürlükçü paradigmamız ne kadar güçlüyse, sadece erkek akılla kurmak istedikleri tekçi zihniyet de bir o kadar zordu. Biz yaşamlarımızda da bunu görüyoruz. Her kadın arkadaşımız dışarıda bunu yaşıyor. Sermaye içerisinde kadınlarımız var. Biz o kapitalist sermaye sistemini reddediyoruz. Bunun karşısında kendi ekonomi politiğimizi oluşturacağımız yerelden ekonomi diyoruz. Tekçi-tekelci sermaye alanını terk ediyoruz. Kadınların karar mekanizmalarında olduğu, söz sahibi olduğu bir anlayışla çalışabilirsek ve projelerimizi uygulayabilirsek bunun toplumda yansımasını da görürüz. Evlerdeki genç kadınların bizler de bu hayatın yarısıyız, daha güçlüyüz deyişinin yansımasını yeniden çok güçlü inşa etmemiz lazım. Yine kadın ağları, uluslararası kadın birlikleri, diğer ülkelerdeki kadın belediyecilik modelleriyle bir araya gelmek için kardeş belediyeler, dostluk projelerini de kadın odaklı, kadın eksenli düşüneceğiz.
- Belediye bütçesini toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe haline nasıl getireceksiniz?
Belediyemizde toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe bu bizim daha önce de yaptığımız bir şey. Bağlar Belediyesi örneğimiz var. Kadın cinsiyetine duyarlı bütçe, sadece kadın politikalarında kadına belli bir bütçe ayırıp, geri kalan bütçenin tamamını erkek egemen projelere ayırmak değil. Gerçekten kentte yapılacak bütün projelerde kadının payı ne olacak? Böyle bir yaklaşımla toplumsal cinsiyet bütçelemesi düşünüyoruz. Bunu hayata geçireceğiz. Belediyelerde kadınlara biçilmiş bir takım klasik roller var. Bunları da yıkmak için, yeniden inşa etmek için çalışacağız. Daha önce 2014’te yaptık. 30-40 kadın o dönem ehliyet aldı, otobüslerini sürdü. Kadınlar tarafından bu ve benzer şeyleri hayatın birçok alanına uyarlamamız lazım. Bu toplumsal cinsiyet rollerimizi kırmamız lazım. Kırmamız lazım ki o bahsettiğimiz zihniyet ve anlayış dönüşümü de gerçekleşsin.
- Halkın merak ettiği konulardan biri de ulaşım sorunu. Kayyım, hafif raylı sistem için gönderilen bütçeyi de harcadı. Siz,kent için elzem olan ulaşım sorununu nasıl çözeceksiniz?
Ulaşım Amed’de gerçekten ciddi bir sorun. Kentte çok fazla özel araç var. Bunun sebebi ise toplu taşımanın pahalı olması, rahat olmaması, erişilebilir olmaması, aktarma sistemlerinin doğru kurulmamış olması. Bizim yeniden ulaşım master planına ihtiyacımız var. Bu şehirde orantısız bir büyüme var. Gerçekten her kesimin kullanabileceği konforlu, ucuz, ekolojik ve erişilebilir bir ulaşıma ihtiyacımız var. Minibüsler sistemine de bir anlayış getirmemiz lazım. Bundan birkaç ay önce öğrenciler duraklarda canlı yayınlar yapıyordu. Otobüsler dakikalarca, saatlerce gelmiyor. Otobüs sayılarını artırmalı, otobüslerin güzergâhlarını daha verimli hale getirmeliyiz. Hafif raylı sistem 20 yıldır devletin yapılmasına izin vermediği bir proje. Aslında çok can acıtıcı. Amed halkının bunu çok iyi anlaması lazım, 20 yıldır bu kentte hafif raylı yoksa, trafiği normalleştiren bir sistem yoksa bu merkezi hükümetin bir tek imzayı atmaktan imtina etmesiyle alakalı. Bizler belediyede iken yıllarca imza atmadılar, önümüze taşlar koydular. Projeler ödül aldı, en iyi proje olarak seçildi. Kredisi, kaynağı bulundu ama bakanlıklar bir türlü adım atmadı. Kayyım döneminde basına yansıyan evraklar oldu. Bir takım yazışmalar oldu, bu paralar kademe kademe yatırılmış ama bunun için kullanılmamış. Bunlardan hesap soracağız. Bu ve benzeri halk karşıtı işlemlerle ilgili hukuk komisyonlarımız bir hukuk mücadelesi başlatılacak ve hesabını yargı önünde soracağız.
Trafiğin çok sebebi var. Mesela Suriçi’nde alışveriş alanlarında trafiksiz alan yaratmamız lazım. Trafiksiz alanlar yayalara, araçsız dolaşanlara da nefes aldırıyor. O araçların o kadar çok şehir merkezine girmesini de engelliyor. Bu hem kentin ekolojik anlamda korunması anlamına geliyor. Daha çok yaya ve bisiklet yolları çok önemli. Bizim bisiklet kullanımına çok elverişli bir kentimiz var ama bunu kolaylaştıran bir hat çizmemişiz. Dolayısıyla bunu yapmamız lazım. Dağkapı’dan başlayan Talaytepe’ye kadar var bisiklet hattı, bölünmeyen, kesilmeyen bir alan yapmalıyız.