Hep ölüm korkusuyla yaşadı. Gözlerini devrim doktorları tedavi etti. Devrim gemisinin adını alan Granma gazetesi “Mario Teran’ın bir hayali ve düşünceyi yok etme girişiminden 40 yıl sonra, Che bir savaştan daha galip ayrıldı” demişti… CIA destekli operasyonla esir aldıkları efsane gerilla komutanlarından, emperyalizme karşı mücadelenin unutulmaz isimlerinden Che Guevara’yı katlettiği belirtilen Bolivyalı asker Mario Teran Salazar öldü
Bolivya’da 1967 yılında Ernesto Che Guevara’yı infaz ettiği kaydedilen Bolivyalı asker Mario Teran Salazar’ın öldüğü duyruldu.
Küba devriminin öncü isimlerinden olan, dünyanın dört köşesinde halkların mücadelelerinde esin kaynağı olan Ernesto Che Guevara’yı katleden askerin öldüğü açıklandı.
Bolivya’nın yayın organlarından El Deber’in haberine göre, Ernesto Che Guevara’nın Küba devrimi sonrası geçtiği ülkelerden biri olan Bolivya’da yakalandığı askeri operasyonu yöneten emekli General Gary Prado Salmon, Mario Teran Salazar yakalandığı ölümcül hastalık sonucu Santa Cruz Eyaletinde öldüğünü duyurdu.
Mario Teran Salazar bir süredir tedavi gördüğü hastanede öldüğü belirtildi. General Gary Prado Salmon katliam ekibindeki askeri överek şunları söyledi: “Cesur bir adamdı. Onunla iletişim halindeydim. Onu en çok endişelendiren şey basının taciziydi, isminin gizli kalmasını istiyordu çünkü o sadece başkanlıktan gelen emri gönüllü bir şekilde yerine getirdi.”
Che’nin son sözlerinden birinin “‘Fidel’e söyleyin, bu başarısızlık devrimin sonu anlamına gelmez, başka bir yerde zafere ulaşacaktır’ olduğu kaydedilmişti.
Granma’daki 82 devrimci
Arjantinli komünist gerilla Che Guevara, Meksika’da Fidel Castro, Raul Castro gibi devrimin öncülerinden Küba devrimcileriyle buluşmuş ardından eski bir tekne Granma’yla yola çıkmıştı. Küba dağlarına ulaşmaya çalışırken gemi denizde farkedilip taranmış 82 kişiden 12 kişi sağ kalarak Sierra Maestra’ya ulaşmış ve gerillacılığa başlamıştı. Kısa sürede kadın ve erkeklerden oluşan gerilla ordusuna dönüşen yapılar adım adım kentlerinden orduyu ve kışlaları kovarak başkent Havana’ya yürümüştü.
1 Ocak 1959’da ABD destekli katliam, işkence, soygun, fuhuş, kumar sistemiyle anılan Fulgencio Batista diktatörlüğü çökmüş, Küba devrimi dünya halklar için ilham kaynağı olmuştu. Che daha sonra farklı kimliklerle Kongo, Bolivya gibi ülkelere geçmiş, gerillacılığı ve devrimi başka ülkelerde de gerçekleştirmeye çalışmıştı.
CIA’nin Bolivya’da olduğu ABD istihbaratı CIA tarafından tespit edilince Bolivya ordusu ile ortak operasyon başlatılmıştı.
8 Ekim 1967’de CIA destekli Bolivya ordusu, Che Guevara’yı hafif yaralı halde esir almıştı. Yaralıyken La Paz’a yaklaşık 800 kilometre uzaklıkta La Higuera kırsalındaki bir okulda istedikleri yanıtları alamadılar. Che okulda katledildi. 9 Ekim 1967 sabahı CIA ajanı Felix Rodriguez, Bolivya ordusundan Albay Selich ve Albay Zenteno okula gelmiş ve bizzat Bolivya diktatörü General Rene Barrientos’un emriyle infaz kararını uygulamayı organize etmişti. İnfaz görevi Çavuş Mario Teran Salazar’a verilecekti.
Che’nin özgürlük yolculuğu
Che Guevara 14 Haziran 1928 tarihinde Arjantin Rosario’da dünyaya geldi. Che, tıp eğitimi aldığı esnada arkadaşı Albetro Granadas ile Latin Amerika’da motosiklet turuna çıktı. Yolculuğu filmlere de konu olan Che bu tur sırasında hastaları tedavi etti. Latin Amerika’daki eşitsizliği, gelir dağılımı uçurumunu, yoksulalrın durumunu gördü. Che, giderek eşitlikçi, özgürlükçü, mücadeleci sosyalist dünya görüşünü benimsedi.
Guatematala süreci
Guatematala tarihinde ilk defa yapılan genel seçim (1951) ile başkanlık görevini üstlenen Jacobo Arbenz Guzman, büyük arazileri kamulaştırıp halka dağıtıp bazı alanlarda reformlar yapıyordu.
Che de burdaki devrimci çalışmalar için Guatematala’ya geçti. Bir süre çalışmalar yaptı. Ancak 1953’te İran’da Muhammed Hidâyet Musaddık yönetimine karşı Ajax Operasyonu ile darbe yapan ABD, Operasyon PBSUCCESS adı altında Haziran 1954’te Arbenz yönetimine darbe yaptı. Çalışma koşulları zorlaşınca Ernesto Che Meksika’ya geçti. Meksika’dan Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışarak Küba Devrimi örgütlenmesinde yer aldı.
Granma gemisiyle 82 yoldaşıyla Küba’ya geçen Che, Küba devriminin öncülerinden, kumandanlarından biri oldu. Che işkenceci, katliamcı olan ve ülkeyi ABD’nin fuhuş ve kumarhane merkezine dönüştüren Batista rejimini devirdikten sonra La Cabana Kalesi Komutanlığı, Milli Tarım Reformu Enstitüsü Başkanlığı, Küba Milli Bankası, Sanayi Bakanlığı gibi çeşitli görevler aldı. Küba devrimi adına New York’taki BM toplantılarına katıldı ve emperyalist sistemi teşhir eden konuşmalar yaptı.
Quebrada del Yuro’dan sonra
Che kent yaşamını, konforu, ünvanları bir yana bırakarak mücadele için Kongo ve Bolivya’ya geçti. Gerillacılığı bu ülkelrde örgütlemeye çalıştı. Bu ülkelerde yeterli destek bulamayınca gerilla atılımları zayıf kaldı. Che Afrika ülkesi Kongo’dan sonra geçtiği Latin Amerika ülkesi Bolivya’da da yeterli desteği bulamadı. Gerilla kolu operasyonla kuşatılınca, erzak, silah ve mühimmat sıkıntısı çekildi. Che, silahlarının son mermilerini tükettikten sonra 9 Ekim 1967’de CIA ve Amerikan Ordusu’na bağlı Özel Harekat Birlikleri tarafından Bolivya dağlarında yakalandı. Bolivya’da Quebrada del Yuro’da esir alınan Che Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’ya götürüldü. Che burada sorgulanmaya çalışıldı. Yargısız infazcılar hedeflerine ulaşamadı ve infaz edildi. Che’nin, kendisini öldürmek için görevlendirilen Bolivyalı askere “Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın” dedi. Che’nin cenazesinden de korktular Küba veya Arjantin’e götürülmesine izin verilmedi. Elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömüldü. 1997 yılında, Che Guevara’nın bedeninden kalanlar Vallegrande yakınındaki bir uçak pistinin altından çıkarıldı ve yapılan DNA testinin ardından Küba’ya teslim edildi. Che’nin cenazesi 17 Ekim 1997’de Santa Clara’da özel olarak hazırlanmış anıt mezara askeri törenle toprağa verildi.
Devrimin doktorları tedavi etmişti: Che bir savaştan daha galip ayrıldı
İstihbarat birimi başkanı Albay Arnaldo Saucedo Parada’nın raporuna göre Che’nin son sözleri şöyle oldu: “Beni vuracağınızı biliyordum; zaten hiç canlı olarak ele geçirilmemem gerekirdi… Fidel’e söyleyin, bu başarısızlık devrimin sonu anlamına gelmez, başka bir yerde zafere ulaşacaktır. Aleida’ya söyleyin bunu unutsun, yeniden evlensin ve mutlu olsun ve çocukları okutmaya devam etsin. Askerlerine söyle iyi nişan alsınlar.”
Mario Teran Salazar, sonradan cinayeti şöyle anlatacaktı:
“Che’yi çok çok büyük gördüm, gözleri parlıyordu. Üzerime geliyor gibi hissediyordum. Gözlerini bana sabitlediğinde başım döndü. Bana ‘Sakin ol ve iyi nişan al, yalnızca bir adam öldüreceksin” dedi. Kapıya doğru bir adım geri attım, gözlerimi kapadım ve ateş ettim.”
Elleri kesilen ve gizlice gömülen Che’nin cenazesi uzun yıllar sonra bulunarak Küba’ya getirilirken, kendisinden intikam alınacağı korkusuyla hayatı kâbusa dönen Mario Teran Salazar sorunlar yaşadı ve alkolik oldu.
Aşırı alkol nedeniyle gözleri iflas ettiğinde ise devrim ondan intikamını başka bir biçimde aldı. 2006’da Küba’nın Latin Amerika genelinde ortak yürüttüğü ‘Mucize Operasyonu’ adlı sağlık programı sırasında, Bolivya’daki Kübalı doktorların katarakt ameliyatı yaparak görmesini sağladığı hastalar arasında Mario Teran Salazar da vardı.
Eski çavuşun oğlu bir Bolivya gazetesinde Kübalı doktorlara teşekkür ettiğinde ortaya çıkan olaydan sonra, Küba Komünist Partisi’nin yayın organı Granma’da şu cümleler yayınlanmıştı: “Maria Teran’ın bir hayali ve düşünceyi yok etme girişiminden 40 yıl sonra, Che bir savaştan daha galip ayrıldı.”
LA PAZ