Hele bir bakın ne büyük laflar ediyoruz! Güya Türkiye Cumhuriyeti Devleti çağdaş bir devletmiş. Sayın büyüklerimizin sözünü ettiği devletin kimin devleti olduğunu bilmem ama bildiğim tek şey, TC için bu sıfatların olmayışıdır. Çağdaşı bıraktık, keşke Roma devrinde tasarlanan bir devlet seviyesinde olsaydık. Zira Roma Amme Hukuku’nda devletin tarifi şöyledir: “Devlet halka karşı namuslu pater, familyas, yani şefkatli bir aile babası gibi olmalıdır.”
Şimdi bütün dünya alem tarafından bilinen ve biz Kürtlerin yaşadığı bir gerçek vardır ki, bu da devletin bizlere haksızlık ve zulüm yapmakta eşi benzeri görülmemiş bir düzeye varmış olduğudur. Resmi ağızlar varsın kabul etmesin, ancak gerçek güneş gibidir, sıvanamaz. Gel gör ki, bunları da dile getirmek için ‘bağımsız yargı’nın hışmını da göze almak lazım.
Gerçi yargının bağımsız olmadığını da, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 7 Kasım 1990 günü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında söyledi. Türkiye Cumhuriyeti adına adalet dağıttığını söyleyen mahkemelerin bağımsız olmadığı gerçeği tepedeki bir yetkili tarafından dile getiriliyor; ancak kamuoyundan yine de bir ses gelmiyor. Kimsenin aklına emir komuta zinciri ile çalışan askeri mahkemelerde ‘idam’, ‘müebbet’ bir de binlerce yılı aşan cezaya çarptırılan gençlerimizin hesabının sorulması zamanının gelip geçtiğini söylemek gelmiyor. Böyle millete böyle devlet…
İşkenceli sorgular, aşağılık uygulamalar, kana boyanan gencecik bedenler, üstüne üstlük de ‘çağdaş devlet’.
Vaktiyle Süleyman Nazif hemşehrimiz (kendisi Diyarbakırlıdır) Musul Valisi idi. Bugünkü İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yaptığı gibi, Kürt arkadaşlarına yaptığı zulüm sebebiyle halk kendisinden nefret ederdi. Meşhur Kürt şairi Şeyh Rıza Talabani, Nazif’in Musul’a vali olarak atanmasına ebced hesabı ile şu dörtlükle ifade etti: “Kerkük oldu vilayet / Süleyman ona vali / Veyli size ahali.”
Şimdi bilmem ki, ‘veyl’i kimin için söyleyeyim. Bence bu veyl devlet adamlarımız için geçerlidir. Yalnız sayın Başbakanımız ve kenardan hemşehrimiz iki gözümüz Yıldırım Akbulut hariçtir. Çünkü hemşehrimiz cidden TC devletine en layık ve değerli bir başbakandır.
*Bu yazı 25 Kasım 1990 tarihinde kaleme alınmıştır.