AKP’nin Türk azınlığı arasında yaratmak istediği uydu partinin adı bile duyulmuyor
M. Ender Öndeş
Önceki gün yapılan Bulgaristan genel seçimlerinde Hak ve Özgürlükler Hareketi bir kez daha Türk azınlığın tek temsilcisi olarak öne çıktı. Oysa daha birkaç yıl önce Erdoğan bütün kartlarını kendi kurdurduğu bir partinin üzerine oynuyordu
HÖH’ü beğenmeyen ve yeni bir azınlık partisi yoluyla Trakya seçmenini de etkilemek isteyen AKP, 2016’da bütün gücüyle yüklendi. Bulgar basınında yazılanlar doğruysa eğer DOST partisine milyon dolarlar akıtıldı
Bugün görünen o ki, proje tutmamış. Yüzde 4’lük barajı bile aşamayan ‘Erdoğan partisi’ gitgide kan kaybederek neredeyse sıfır noktasına doğru ilerlerken, ‘örtülü ödenek’ten sağlandığı iddia edilen kaynakları kimse sormuyor
Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan’da yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde katılımın yüzde 33’te kalması ve adayların yüzde 50+1 oya ulaşamaması nedeniyle ikinci tura gidilecek. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin (BSP) desteği ile aday olan mevcut Cumhurbaşkanı Rumen Radev, oyların yüzde 49.1’ini almış durumda. Eski Başbakan Boyko Borisov’un lideri olduğu Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB) partisi adayı ise oyların yüzde 26.5’ini alarak ikinci turda Radev’in rakibi oldu. Seçimde Türk ve Müslümanların tek adayı olan, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Genel Başkanı Mustafa Karadayı, oyların yüzde 9.8’ini alarak 3. sırada yer aldı. Böylece HÖH, ikinci turun kilit partisi konumuna gelmiş oldu.
Bu arada, 6 siyasi parti, parlamentoya giriş için gerekli yüzde 4 barajını aşabildi. HÖH, bu seçimde de oyların yüzde 10.7’si ile parlamentoda temsil bulan 4. büyük parti oldu.
HÖH’ün politik macerası
Todor Jivkov liderliğindeki Komünist Parti yönetiminin yıkılmasından sonra, 1989 yılında kurulan yaklaşık 160 siyasi partiden dördü, ülkedeki Türk azınlığı temsil iddiasındaydı: HÖH, Demokratik Gelişim Hareketi, Demokratik Adalet Partisi ve Türk Demokrat Partisi. Fakat Ahmet Doğan’ın kurucusu olduğu HÖH, içlerinde en gelişkin olanıydı ve daha ilk seçimde, 1990’da 400 sandalyeli Bulgar Parlamentosu’na 23 milletvekili sokmayı başardı. 13 Ekim 1991’deki seçimlerde ise sandalye sayısını 24’e yükseltti. Yerel seçimlerde ise 27 belediye ve 653 muhtarlık kazandı. Daha sonraki süreçlerde de HÖH, zaman zaman güç kaybetse de durumunu korudu. Örneğin 2001 seçimleri sonrasında HÖH, eski Kral II. Simeon’un kurduğu ‘II. Simeon Milli Hareketi’ ile koalisyon ortağı oldu. 2005 seçimlerinde ise HÖH bu kez, hükümette üç bakanlıkla yer aldı.
HÖH, daha sonraki 2009 seçimlerinde yüzde 14.48’le üçüncü parti olurken, 2013 ve 2014’te yapılan seçimlerde de pozisyonunu korudu. Hatta 2014’te 38 milletvekiliyle ciddi bir güç oldu.
İşler karışıyor: AKP devrede
2016’dan sonra ise Bulgaristan’daki Türk azınlığın siyasal tablosu karışmaya başladı. Kendisini “sosyal liberal” olarak tanımlayan HÖH, görüldüğü kadarıyla siyasal İslam’a çok sıcak değildi ve “Müslüman Kardeşler”in çerçevesine de yatkın sayılmazdı. Böylece Ankara ile belirgin bir soğukluk ortaya çıktı. Özellikle Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağı konusunda AKP ile ters düştüğü de biliniyor. Uçağın düşürülmesi üzerine hızla bir açıklama yaparak Ankara’yı savunan Genel Başkan Lütfi Mestan’ın görevden alınıp HÖH’ten ihraç edilmesinden sonra, kriz iyice büyüdü ve Mestan’ın HÖH’e alternatif bir Türk siyasi partisi olan ‘Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar’ın (DOST) kurulmasıyla sonuçlandı.
İşin doğrusu DOST, kurulmamış, kurdurulmuştu. Erdoğan daha 2010’daki Bulgaristan ziyaretinde bile HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan’la görüşmemiş, yardımcısıyla yaptığı görüşmede de AKP’ye hiç oy çıkmayan Trakya ile Akdeniz’de faaliyet gösteren Bulgaristan Türklerine ait derneklerin partisine destek sağlamasını istemişti. Ahmet Doğan ekibinin bunu reddetmesine de çok sinirlenen Erdoğan’ın yakın çevresine Doğan’ın “gerçek Türk olmadığını” söylediği iddia ediliyordu o zamanlar. DOST’un kurulmasından sonra ise bu tutum daha da netleşti. 2016’da Türkiye’ye gelen iki partiden CHP ve MHP ile görüşen HÖH’ün AKP ile olan görüşme talebi, kabul edilmemişti. Buna karşın DOST heyeti, hükümet nezdinde önce Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve AB Bakanı Volkan Bozkır’la, sonra da 31 Mart 2016 tarihinde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü. Üstüne bir de HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan’a Türkiye’ye giriş yasağı konmuştu.
Keza, 2017’de İstanbul’da düzenlenen Balkan Çalıştayı’nda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da “Oradaki dinamiklerin Türkiye dinamikleriyle paralel yürüyebilmesi için de Dost Birliği organizasyonu kuruldu. Güçlü yarınları birlikte şekillendireceğiz” diyerek bunun bir operasyon olduğunu doğrulamış oluyordu. Ki bu konuşma da Bulgaristan basınında tepki çekmişti.
DOST’un dostları var!
Tam da bu aşamada, Şubat 2016’da, Bulgaristan’da yayınlanan Yukegh adlı haftalık gazetesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da DOST’un kurulmasında devreye girdiğini yazdı. Yukegh’in “Skandal; Türkiye’den 1 milyon dolar” başlığıyla verdiği haberdeki iddialara göre, DOST partisi kurucusu Lütfi Mestan, Bilal Erdoğan ile bir araya gelmiş ve Erdoğan, Mestan’a 1 milyon dolar vermişti. Haberde, Mestan’a toplamda 20 milyon dolar verilmesinin vaat edildiği, bu paranın Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinden karşılanacağı iddiası da yer aldı. Yukegh gazetesi ayrıca Lütfi Mestan’ın kuracağı DOST Partisi’ne seçimlerde Türkiye’deki Bulgaristan göçmenlerinden 50 bin oy sözü verildiğini de ekledi. Para transferinde Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe’nin aracılık ettiği de gazetenin iddiaları arasındaydı.
AKP’den açık destek
Aynı günlerde, özellikle de 2017 seçimleri yaklaşırken, Anadolu Ajansı (AA) “Bulgaristan Türklerinde DOST Partisi heyecanı” başlıklı haberleriyle propaganda faaliyetine girişmişti bile. 22 Mart 2017 tarihli haberinde AA, “halkın nabzını tuttuğunu” iddia ederek, röportajlarında “DOST Partisi’nden başka alternatif yok” diyen yurttaşlarla konuşuyor, HÖH’ü kötüleyen ifadeler kullanıyordu. Örneğin AA’ya konuşan biri, “Bu seçimlerde umarım herkes doğru yolu bulur. HÖH’ten vazgeçip, Türklüğü destekler” ifadesini kullanıyordu.
Bu süreçte Al Jazera’nın sorularını yanıtlayan DOST liderlerinden Hüseyin Hafızov da ayrışmanın esasının “Türkiye karşıtlığı/düşmanlığı” olduğunu söyleyerek, “Şu anda diğer partiler HÖH dâhil Türkiye karşıtı ve düşmanlığı yaptığı için halk bundan rahatsız” diyordu.
‘Dış faktör’ rahatsızlığı
Kırcaali’nin HÖH’lü Belediye Başkanı Hasan Aziz ise “Önceki ayrılıklar parti içerisinde ve Bulgaristan çapında kaldı. Bulgaristan dışında önemli bir konu olmadı. Şimdi durum başka. Artık yeni proje yapan ve partimizden ayrılan kişiler Bulgaristan dışından faktörler arayarak bu projeyi gerçekleştirmek istiyorlar” derken kastettiği ‘dış faktör’ kuşkusuz Türkiye’ydi. Aynı tepki, HÖH Eşbaşkanı Ruşen Rıza’dan da geliyordu: “Türkiye’de hepimizin akrabası var, benim ablam da orada. Biz Türkiye’yi anavatan gibi kabul ediyoruz. Türkiye’ye sevgimiz de saygımız da sonsuz, bunu hep dile getirdik. Ama Türkiye’nin işleyişimize karışmasını da istemiyoruz.”
Nitekim DOST için hazırlanan bir propaganda videosunda Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliği’ni yürüten Süleyman Gökçe, DOST’a açıkça destek vermişti. Yaşanan olaylardan sonra Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Gökçe, “persona non grata”, yani istenmeyen adam ilan edilmiş ve Türkiye’ye geri dönmüştü. Ayrıca, Sözcü’den Zeynep Gürcanlı’nın o günlerde yaptığı habere göre, Burgaz Başkonsolosluğu’nda ataşelik görevinde bulunan Uğur Emiroğlu’nun Lütfi Mestan’a finansal destek sağlayarak DOST’un kuruluşunu sağladığı ortaya çıkmıştı.
Sonuç: Paralar nereye gitti?
Ancak bütün bu çabalar çok işe yaramamış gibiydi. 2017 seçimleri DOST açısından hüsran oldu. Yalnızca HÖH’ün oyunu biraz düşürmeyi başaran DOST, 2.8’lik oy oranıyla barajı bile aşamadı. Bölgeyi iyi bildiği anlaşılan ve <http://www.arda-tuna.com/> adlı sitede makaleler yazan Durmuş Arda’nın 2019’da kaleme aldığı “Dost Partisi’ni bitiren nedenler” başlıklı yazısında, bu başarısızlığın nedeni açıklanırken hayli ilginç iddialar ortaya atılıyordu.
2016’da DOST’un büyük bir umut olduğunu belirten Arda, “Parti yönetiminde dava adamları olmadığı için DOST Partisi, gerçek manada bir parti olamadı, geniş kitlelere ulaşamadı… Parti üst veya alt yöneticilerinin çoğu, parti başkanı Lütfi Mestan gibi ya HÖH’ten kovulmuştu ya da aynı partide bir yerlere gelememişti… Kimisinin eski eşi, kimisinin eski sevgilisi HÖH’te siyaset yaptığı, kimisinin kendisi, eşi, çocuğu veya başka bir yakınına belediyelerde iş verilmediği, kimisinin yolu veya başka bir isteği yerine getirilmediği için, kimisi “Türkiye’den çok para gelecek” düşüncesiyle DOST Partisi’ne katılmışlardı…” diyordu. Arda ayrıca, partide bir dizi iddiayı da şöyle sıralıyordu: “Teşkilattan sorumlu olmayan Lütfi Mestan’ın, teşkilatlar için yüz binlerce Euro harcadığını iddia etmesi… Yine basınla ilişkilerden sorumlu olmayan Lütfi Mestan’ın, ayda basın için on binlerce Euro harcadığını iddia etmesi… Lütfi Mestan’ın, sadece puro ve viski masrafının aylık binlerce Euro tutması…”
Sonuç olarak, 2021 Nisan seçimlerinde de dikiş tutturamayan Bulgaristan siyaseti 14 Kasım’da erken seçimini yaparken, malum DOST Partisi’nin ortalıkta adı bile duyulmuyor. Öyle görünüyor ki, AKP’nin ‘Yeni Osmanlı’ ayağının Bulgaristan atağı şimdilik duvara toslamış durumda.
Ama sonuçta sorular bitmiş değil elbette. Sel yıktı, yel vurdu, Osmanlı hayalleri bitti, tamam ama (Yukegh’in Bilal Erdoğan iddiası doğruysa eğer) şu 1 milyon dolar meselesi hâlâ kafaları karıştırıyor. Bu konuda tek tesellimiz, ‘büyük’ devletimizin Lütfi Mestan’ı “puro ve viski” konusunda mağdur etmemiş olması. ‘Örtülü Ödenek’ kırk yılda bir işe yaramış en azından!