Devrimci Parti, Yeşil Sol Parti, SYKP ve ESP yetkilileri HDP’ye kapatma davasını gazetemize değerlendirdi
Yadigar Aygün/Hüseyin K. Akçadağ
Devlet Bahçeli’nin talimatı ile HDP’ye açılan kapatma davasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Hukukçular davanın evrensel yasalar bir yana Türkiye yasa ve anayasasına aykırı olduğunu söylüyor. Türkiye’de bağımsız bir yargı olsa böyle bir davanın söz konusu olamayacağını belirtiyorlar. Türkiye siyasetinin sol tarafında yer alan partiler ise baştan beri böyle bir davanın tartışılmasını bile demokratik olmadığını söylüyorlar. Baskılara karşı birlikte mücadelenin önemine dikkat çeken bu partiler, iktidarın artık Türkiye’yi yönetemediğini vurguluyorlar. Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun, Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Eylem Tuncaelli, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü’ye HDP’nin kapatılması ile ilgili değerlendirmelerini sorduk.
Yeşil Sol Parti: Şimdi her gün darbe…
Eylem Tuncaelli: Bu topraklarda yaşayan bizlerin en iyi bildiğimiz şey direnmek. Kazanana kadar direnmeye devam edeceğiz
Hem yerel seçimlerde hem de mevcut çoklu kriz döneminde AKP’ye karşı muhalefet edebilen tek partinin HDP olduğunu belirten Yeşil ve Sol Parti Eşsözcüsü Eylem Tuncaelli, kapatma davasının nedeninin bu durum olduğunu belirtiyor. Tuncaelli, şunları söylüyor: “AKP’nin ülkeyi yönetemediği aşikâr. AKP’nin önünde tek sorun ve en büyük engel HDP’dir. O engelin önünden kalkması AKP’yi o kadar rahatlatacak ki HDP’yi kapatmak için çok ciddi bir çaba sarf ediyor. Ekonomi batmış, insanlar işsiz, pandemi sürecindeki sağlıkta neler yaşandığını görüyoruz. Bütün bu başarısızlıkları devam ediyor.”
Kapatma davasının AKP dönemine rast gelmesinin ilginç olduğunu belirten Tuncaelli, şunları söylüyor: “Bu davanın AKP dönemine denk gelmesi çok manidar. İktidardayken AKP’ye kapatma davası açılmıştı. Bir dönemin mağduru şu anın zalimi olmuş durumda. Eskiden darbe dediğimiz şeyler 10 yılda bir olurdu. Şimdi siyasi darbe artık her gün oluyor. Bir gün bir belediye başkanı görevden alınıyor. Belediyelere kayyum atanıyor. Bir başka gün ardışık olarak vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılıyor. Milletvekilleri, siyasetçiler, cezaevlerine gönderiliyor. Şimdi de HDP kapatılmaya çalışılıyor. İlk kez parti kapatmayla karşı karşıya değiliz. Parti kapatmak siyasi demokratik zemini yok etmektir. Bizler gene aynı zemini zorlamaya aynı zeminde mücadele etmeye devam ediyoruz. Bu halka karşı açılmış bir davadır.”
“Bütün demokratik muhalefetin bu kapatmaya karşı HDP saflarında, dayanışma içerisinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dönemi çoktan bitti” diyen Tuncaelli sözlerine şunları ekliyor: “Dayanışmayı güçlendirmek gerekiyor. Demokratik alanı daraltma çalışmalarına karşı ciddi mücadele verip alanı korumamız gerekiyor. Bunun da tek yolu birleşik ortak toplumsal muhalefetin daha güçlü ses vermesidir. Birileri istedikleri şekilde bir şeyleri yürütmeye çalışabilir ama bu topraklarda yaşayan bizlerin en iyi bildiğimiz şey direnmek. Kazanana kadar direnmeye devam edeceğiz.”
Ezilenlerin Sosyalist Partisi:İktidarını sürdürme davası
Şahin Tümüklü: Anti-faşist mücadele güçlerinin, özgürlük, demokrasi, barış isteyen güçlerin yan yana gelmesi gerekiyor. Bu artık ertelenemez
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü göre AKP hem politik hem ekonomik anlamda çok uzun süredir rejimin var oluşundan kaynaklanan krizlerle boğuşuyor. Şahin Tümüklü, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu krizler artık yönetilemez halde. İktidar krizi bir şekilde ertelemek, sürece yaymak istiyor. Kürt sorununu bir şekilde kendi tabanında konsolide edecek ve ortağı olan MHP’nin milliyetçi tabanını tatmin edecek bir hamle yapma ihtiyacı duydu. Bu hamleleri aslında bir bütünlüklü politikanın ürünü olarak okumak gerekiyor. Hem milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi, hem HDP’li siyasetçilere siyaset yasağının getirilmek isteniyor. Temel özgürlük ve hakları savunanların yana yana gelmesini bertaraf etmek istiyor. AKP, bir şekilde kendi iktidarını sürdürmek için HDP’yi kapatmak istiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, değişik düzenlemeler ve çağrılarıyla bir şekilde bu yönetememe krizine çare üretmeye çalışıyor. Eninde sonunda mesele Kürt sorununun çözüm ve çözümsüzlüğüne geliyor. Çok uzun süredir sömürgeci savaş siyaseti, şovenist politikasına ve bütün saldırganlığına rağmen ayakta duran bir HDP gerçeği var.”
Şahin Tümüklü, Suruç Katliamı’ndan bu yana dozu ve biçimi giderek artan faşist saldırganlığın içerisinden geçtiğimizi belirtiyor. Tümüklü, sözlerine şunları ekliyor: “Topluma savaş, şovenizm, tecrit, hak ve özgürlük gaspı dayatılıyor. Her gün operasyonların, gözaltında kaybetme saldırılarının, işkencelerinin, parti kapatmaların olduğu bir faşist rejim ile karşı karşıyayız. Demokrasi ve özgürlük isteyenler zorla kendisine kanal açıyor. Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması için Leyla Güven’in başlattığı açlık grevinde 10 insan hayatını kaybetti. O mücadele sayesinde Sayın Öcalan’la iletişim sağlandı. Bugün yine tecride karşı cezaevlerinde açlık grevi yapılıyor. Kürt halkı özgürlük, eşit ve demokrasi mücadelesi için çok ciddi bedeller vererek zemin inşa ediyor. Kadınlar, kadın cinayetlerine karşı, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı polis şiddetine karşı mücadele ediyor. Emekçiler ve ezilenler uzun süredir mücadeleyi can bedenleri ile yürütüyorlar.”
Tümüklü, faşizme karşı birleşik mücadelenin önemine dikkat çekerek şunları ekliyor: “Anti-faşist mücadele güçlerinin, özgürlük, demokrasi, barış isteyen güçlerin yan yana gelmesi gerekiyor. Bu artık ertelenebilecek bir durum değil. Mücadeleyi büyütmeye ihtiyaç var. Bu haliyle bu faşist rejim özgürlük isteyen hiç kimseye yaşam tanımıyor, tanımayacak da. Bu faşist rejimin sona erdirilmesi gerekiyor. Bu ise direnişleri ve mücadeleleri birleştirmekten, ortaklaştırmaktan gerekiyor.”
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi: HDP, demokrasiyi savunmanın kalesi
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, HDP’ye açılan kapatma davasının nedenlerini anlatırken bir hayli geriye uzanıyor ve 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına işaret ediyor. Yüce’ye göre bu seçimlerin ortaya çıkardığı hakikat, müesses nizamı paniğe sürükledi. Yüce, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Demokrasinin kırıntısının bile HDP’nin şahsında gerçek bir halk muhalefetinin filizlenmesine imkân verdiğini gördüler. Bu tarihten itibaren müesses nizamın baskıcı, otoriter, faşizan bütün kuvvetleri aynı amaca kilitlenmiş görünüyor: Anayasal-hukuksal dayanağı ve toplumsal meşruiyeti olup olmadığına bakılmaksızın her türlü yöntemi devreye sokarak HDP’yi siyaset sahnesinin dışına iterek müesses nizam için dikensiz gül bahçesi yaratmak. Her türlü keyfiliğin, hukuk-kural tanımazlığın, Anayasa’nın amir hükümlerini umursamazlığın, ardı ardına açılan düzmece davaların, ardı arkası kesilmez gözaltı operasyonlarının, medyada yalan-iftira-riya ekseninde yürütülen kriminalizasyon operasyonlarının nedeni budur. Halkların Demokratik Partisi’ni kapatmak istemelerinin nedeni HDP’nin Meclis’te Türkiye’nin emekçilerinin, kadınlarının, Alevilerinin, Kürt halkının, doğanın, barışın, eşitliğin ve özgürlüğün sesi olması hakikatidir. Bu hakikat nefeslerini kesmekte, uykularını kaçırmaktadır. İşte bu yüzden demokrasiden ölesiye nefret ediyorlar. Son genel yerel seçimler ve tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri kaygan bir düzlemde aşağıya doğru sürüklendiklerini apaçık gösteriyor. Oyları her geçen gün düşüyor. Her renkten muhalefet cephesi genişliyor. Başka türlü nasıl olabilir ki? Demokrasiyi boğazlarsanız, siyasete fesat, entrika karıştırırsanız başka bir sonuç elde etmeniz de mümkün değildir. Her geçen gün toplumsal desteğinizi yitirme hakikatiyle yüz yüze gelirsiniz. Şimdi akılları sıra, HDP’yi kapatma davası açıp onu daha fazla kriminalize ederek bir yandan oylarını düşürmeyi, öte yandan da Cumhur İttifakı başta olmak üzere AKP-MHP iktidar bloku karşıtı güçleri birbirine düşürmeyi hesaplıyorlar. Lakin maymunun gözü artık açıldı, bu oyun tutmayacaktır. Her türden ‘terörün’ kaynağı kendisi olan yalancı çobanın lafına artık kim inanır?”
“AKP-MHP iktidar blokunun artık herhangi bir demokratik, yasal, anayasal norma kıyaslanarak değerlendirilecek hali kalmamıştır” diyen Canan Yüce, Türkiye’de sistemin artık demokratik normlarla değerlendirilemeyeceğini belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sistemin hiçbir yasal bir dayanağı yoktur. Hukukla, yasayla değil talimatla işletmektedir. Göz boyamak için yaptığı ‘hukuk reformu’ açıklamalarının mumu yatsıya kadar bile yanmadı. Nasıl bir sahtekârlık olduğu açığa çıktı. Sandıkta, siyasette yenemediği güçleri hukuksuzluklarla, baskıyla sindirmeye, teslim almaya çalışıyor bu blok. Bugünlere gelmemizde, AKP’nin tiranlaşmasında muhalefetin çok ciddi hataları oldu. Gerek HDP eş genel başkanlarının ve milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesinde gerek HDP’lilerin bir bütün olarak kriminalize edilmesinde gerekse tiranlığın en büyük güç kaynağı olan savaş politikalarının ve şovenizmin geliştirilmesinde önemli yanlışlar yaptılar. Bu yanlıştan vazgeçtiklerinde AKP-MHP iktidarının dengesinin nasıl bozulduğunu yerel seçimlerde ve son olarak da Garê operasyonu sonrasında yaşananlarda gördük. Artık muhalefetin aklını başına devşirmesi ve AKP-MHP’nin iktidardan uzaklaştırılmasını her türlü farklılığın önüne koyması gerekmektedir. HDP demokrasinin savunulmasında son kaledir, bu kale düşerse ne CHP’nin ne de diğerlerinin nefes alma şansları kalmayacaktır. Ancak bundan daha önemlisi Türkiye halklarının, emekçilerinin, kadınlarının, gençlerinin, çiftçilerinin, LGBTİ+larının HDP’ye sahip çıkmalarıdır. HDP bu kesimlerin Meclis’teki sözü, sokaktaki sesi ve sandıktaki gücüdür. Partimiz yukarıdaki yaklaşımlar içinde mücadeleyi yürütme kararlılığındadır.”
Devrimci Parti: İktidar gemisi batıyor
Elif Torun: Muhalif güçler olarak yapmamız gereken şey kesinlikle geri adım atmamak. HDP’nin kapatılmasına asla izin vermemeliyiz
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun sözlerine AKP’nin 19 yıllık iktidarını sorgulayarak başlıyor ve şunları söylüyor: “AKP 19 yıllık iktidar süresinde barışa, özgürlüğe, insan haklarına, kadın haklarına pervasızca saldırdı. Gelinen süreçte ise halkların artan bir öfkesi var. İnsanlar artık korku duvarlarını yıktılar. İktidarın gerçek olmadığını gördüler.” Torun, HDP’ye açılan kapatma davasının nedenlerini açıklarken, AKP-MHP iktidarının sürekli güç kaybetmesine dikkat çekiyor. Pandemi ile birlikte derinleşen ekonomik krize vurgu yapan Torun, şunları belirtiyor: “Salgın öncesi ve salgın sonrası derinleşen ve devam eden ekonomik kriz var. İşsizlik giderek artıyor. AKP-MHP Ergenekon Bloku bulunduğu gemiyi batırdı. Bu çok söylenen bir söz ama aldığı sulardan daha çok batmaya başladı. İktidarda oldukları 19 yıllık süreç içerisinde tek adam rejimi kadınlara, işçilere, emekçilere, ezilenlere, yoksullara yaptıkları çok acımasızca. Artık kendi bulundukları platformu yönetemez hale geldiler.”
Elif Torun, AKP içindeki bölünmelere de dikkat çekiyor. Torun’a göre AKP, yeni parti kurmak için kendisinden ayrılanlara gözdağı vermek için de muhalefete baskılarını artırıyor. Torun, şunları ekliyor: “AKP iktidarının HDP’yi kapatma girişimi, esas muhalif olan bir parti üzerinden Kürtleri, diğer halkları, kadınları, LGBTİ+ları, işçileri, bütün direnenleri topyekûn yok sayma ve susturma çabasıdır. Toplumda yükselen bir öfke var. Bu öfke AKP’yi korkutuyor. Bu öfkeyi bastırmaya çalışıyor.” Torun bu kapatma davası karşısında muhalif güçlerinin geri atmamasını gerektiğini belirtiyor. Torun, şunları belirtiyor: “Muhalif güçler olarak yapmamız gereken şey kesinlikle geriye adım atmamalıyız. HDP’nin kapatılmasına asla izin vermemeliyiz. Bu konuda alanlarda, sokaklarda bütün güçlerimizi birleştirerek bunun karşısında durmalıyız. Bize düşen görev faşizme karşı birleşik güçleri oluşturmak ve en geniş mücadele kitlesini oluşturarak bu faşizme karşı direnişte kol kola, yan yana olmaktır. HDP’nin kapatılmasına izin vermeyeceğiz.”