DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına ve bölgede yaşanan son gelişmelere dair, ‘Türkiye’nin Rojava’daki modele yaklaşımı Ortadoğu’daki gidişat açısından belirleyici olacaktır’ dedi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden 2025 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi’ne kapsamında konuştu.
Keskin Bayındır, konuşmasında Ortadoğu ve dünyada meydana gelen çatışmalara işaret ederek, yeni bir “düzen” arayışının olduğunu kaydetti. Bu arayış nedeniyle çalkantı ve buhran yaşandığını ifade eden Keskin Bayındır, “Dönemin ruhu hâlâ belirsizlik ve politik kriz kavramlarında asılı durmaktadır. Tüm krizlerin restleştiği ve test alanına da çevrildiği yer şüphesiz ki Ortadoğu’dur. Burada din ve mezhep, sınıf, hiyerarşi, iktidar, ahlak, politika, demokrasi, kadın ve nihayetinde de demokratik devrim başat sorunlar olarak ele alınmaktadır. Üçüncü dünya savaşı bu zeminde gelişmekte ve devam etmektedir” dedi.
Suriye’ye ve yıkılan Baas rejimine işaret eden Keskin Bayındır, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi modeli bugün en gerçekçi ve doğru çözüm yöntemi olarak karşımızda durmaktadır. Rojava’da hayat bulan bu modele bütün dünya gıptayla bakarken ‘teröristan’ diyen bir tek sizsiniz. İşte, bu kadar yalnız, işte bu kadar yalnızsınız. Türkiye’nin bu modele yaklaşımı Ortadoğu’daki gidişat açısından da elbette ki belirleyici olacak. Rojava’daki Kürtlerin Türkiye’yle bir sorunu olmadığı gibi, tam tersine, birbirini tanımanın her iki tarafı da güçlendireceği hep ifade edilmektedir. Mazisi ortak olanın geleceği de ortaktır” diye kaydetti.
AKP-MHP’nin Kuzey ve Doğu Suriye’yi boğmaya çalıştığını ifade eden Keskin Bayındır, “İktidar Ayn İsa’dan Hasekê’ye ve buradan da Kobanê’ye kadar elektrik, su, doğalgaz ve altyapıları açık bir şekilde hedef aldı ve hedef almaya devam etmektedir. Bu bir siyaset değildir, hele hele işgal ve sömürü hiçbir şekilde bir çözüm değildir. Daha açık ifade etmek gerekirse: Siyaset, kendisini boğan kibir sendromundan arınmalıdır, ulus devletin inkârcı kodlarını terk ederek Kürt meselesine yaklaşımda kendisini güncellemelidir. Yüz yıllık Cumhuriyet tarihi de bu güncellemenin gerektiğini bize en açık şekilde göstermektedir” diye konuştu.
‘Bu yüzyılın çözümü kayyımlar mıdır?’
Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk yüzyılda darağaçları ve istiklal mahkemeleriyle çözüm arayan akıl, geçmişin bu çözümsüz deneyimlerinden mutlaka ama mutlaka ders çıkarmalıdır. Kayyım atamaları başta olmak üzere, demokratik siyasetin engellenmesinden görüldüğü üzere Kürt sorunu bilerek düğümden kördüğüme çekilmektedir. Bu yüzyılın çözümü kayyumlar mıdır, çöktürme planları mıdır, tecrit rejimi midir, tüm varlığını Kürtlerin yokluğu ve inkârı üzerine kurmak mıdır? Başta, kadınlar ve gençler olmak üzere tüm toplumu kimliksiz, geleceksiz ve mücadelesiz bırakmayı hedefleyen özel savaş politikaları mıdır? Çözümünüz nedir? İnsan yaptıklarıyla vardır, söyledikleriyle değil; o hâlde bize söylediğini yapan irade lazım, söylediğini yapamayan ve yapmayan değil.
‘Geçiş yapma günüdür’
Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözüm artık kaçınılmazdır. Bu sorunun çözümü siyasetin ve bizlerin tarihsel görevidir. Nitekim yenidünya düzeni de artık Kürt sorununda sonuç odaklı bir çözümü dayatmaktadır. Bu kaçınılmaz sonuca ilişkin Sayın Öcalan daha önce şu ifadelerde bulunmuştu: ‘Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür.’ Bu anlamda biz zamanın da geldiğini ve zeminin de oluştuğunu, bu tarihî fırsatın doğru temelde değerlendirilmesi gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyoruz.
‘Abdullah Öcalan’ın gösterdiği iradeye sahip çıkılmalı’
Toplumun beklentisi de onurlu bir barış için somut adımların atılması gerektiğidir. Tam da bu noktada bu Meclis’e yani bizlere düşen görev ise bu meselenin çözümü için sadece somut değil, yasal adımlar da atarak kararlı bir irade göstermemizdir. Bu bağlamda atılacak ilk adım Sayın Öcalan’ın çözüm önerilerine kapı açmak olacaktır. Kendisi Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi için şu ana kadar önemli görüş ve önerilerde bulundu, bu aynı zamanda tarihî bir fırsattır. Onun gösterdiği bu iradeye sahip çıkmak çözüme olan gidişatı da hızlandıracaktır, bu iradeye sahip çıkmanın yolu da elbette ki siyasi cesaretten geçmektedir. Çözüm için cesurca atılacak her adım hepimize ve Türkiye’ye kazandıracaktır.
‘Saldırılar ile çözülmez’
1 Ekimden bu yana başlayan tartışmalar bizler açısından önemlidir fakat bu tartışmalara dair hikâyenin başlangıç noktasını doğru bir yerden kuramazsak ortak paydada buluşmak mümkün olamayacaktır. Şimdiye kadar Kürt sorunu bağlamında demokratik çözüm ruhu ve bilincinin demokratik cumhuriyetle bütünleşmesi gerektiğini hep ifade ettik. Bu bakımdan, Kürt sorununun çözümünü esas alan her adımı, her söylem ve girişimi önemli buluyor, toplumsallaşması ve gerçekleşmesi için de büyük emek vereceğimizi açık yüreklilikle ifade ediyoruz. Muhalefetin, tüm toplumsal dinamiklerin destek verdiği böylesi bir süreçte Rojava’ya savaş; Batman’a, Mardin’e kayyımla yol alınamaz.”
Bayındır’ın sözleri ardından Meclis’e saat 11.00’a kadar ara verildi.
Kaynak: MA