Arjantinli feminist Claudia Korol, ‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, barış politikasını iyi dilek temennisi olmaktan çıkarıp, yaşamı dönüştürecek devrimci bir proje olarak düşünmeyi amaçlayan stratejik bir adımdır’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve Kürt sorunundaki çözüm karşı 10 Ekim 2023’te dünyanın çeşitli ülkelerindeki 74 merkezde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası başlatıldı. Kampanya çalışmaları birçok ülkede devam ederken, Arjantin’in Buenos Aires kentinde kurulan “Kürdistan ile Dayanışma Komitesi” kampanya çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Sivil toplum, emek, kadın örgütleri ve aktivistlerin yer aldığı kampanyanın yürütücülerinden “Kürdistan ile Dayanışma Komitesi” ve çok uluslu feminist kolektifler ağı “Feministas de Abya Yala” üyesi Claudia Korol, ülkedeki kampanyayı değerlendirdi.
‘Ortadoğu’da barışı sağlamak için bir fırsattır’
Claudia Korol Abdullah Öcalan’ın uzun yıllardır tecrit altında tutulmasının insanlık dışı gerçek bir işkence olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da barışı sağlayabilecek siyasi bir lider olduğunu ifade eden Claudia Korol, Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da savaşı sürdüren uluslararası güçler için bir risk olduğunu dile getirdi.
Abdullah Öcalan’ın, Ömer Öcalan’la görüşmesinde verdiği mesaja işaret eden Claudia Korol, “Yeğeni Ömer Öcalan aracılığıyla verdiği mesaj, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununu yasal ve siyasi alana taşıma konusundaki istekliliğini ve şüphesiz yeteneğini teyit etmektedir. İletişimin asgari olanaklarını kullanarak, Kürdistan’da ve sınırlarının ötesinde siyasi bir çözümün gerekliliğinde bir kez daha ısrar ettiği birkaç kelimelik mesaj göndermesi de bunu kanıtlamaktadır. Bir zamanlar Nelson Mandela’nın özgürlüğünün sadece Güney Afrika’da değil, dünyada da apartheidin (ırkçılığın) sona erdirilmesi için temel olduğu gibi, bugün de Öcalan’ın özgürlüğü, kapitalizm, ataerkillik ve emperyalizmin Kürdistan’da ‘dünyanın mantığını’ yerleştirmeye çalıştığı bir dönemde, biz halkların Ortadoğu’da barışı sağlamak için sahip olduğu bir fırsattır. Emperyalizmin savaş mantığını yerleştiremeye çalışırken, demokratik konfederalizmin inşasına, yerel, çok uluslu, çok kültürlü demokrasiye dayanan, kararlı bir şekilde barıştan, adalet ve özgürlüğün yaratılmasından yana olan kadınların devrim perspektifiyle farklı bir yol dayatılmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan’ın özgürlüğünü savunma; jin, jiyan, azadî’yi büyütmedir’
Arjantin’in ve Amerika kıtasının dört bir yanında da Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için adalet eylemi, siyasi onarım ve Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sunmak için eylemler düzenlediklerini belirten Claudia Korol, “Feministler olarak Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele etmek, Kürt kadın devrimini savunmanın ve ‘jin, jiyan, azadî’yi büyütmenin bir yoludur. Öcalan’ın özgürlüğü, barış politikasını iyi dilek temennisi olmaktan çıkarıp zamanımızın devrimi olan feminizmi; bir reform ve kadın hakları savunucu programı olarak değil, yaşamı dönüştürecek devrimci bir proje olarak düşünmeye en çok katkıda bulunan Kürt kadın devrimini savunmayı amaçlayan bir mantığın parçası olması için stratejik bir adımdır” diye konuştu.
Claudia Korol, iktidarın bir taraftan Kürt sorunun çözümü bağlamında tartışma yürütürken diğer taraftan da kayyım atamaları yaptığını bunun da barışı sağlamak değil Kürtlerin teslim olmasını sağlamak olduğunu belirtti.
‘Demokrasiye saygı duymak gerekir’
Söz konusu ikili davranışın dünyadaki sağcı liderlerin karakteristik özelliği olduğunu belirten Claudia Korol, şöyle devam etti:
“Dönüşümde, eksikliğini duyduğumuz devrimlerde ilerleyebilmek için çifte standartları, sağ ve aşırı sağın sözleriyle eylemleri arasındaki mesafeyi kınamak yeterli değildir. Kürdistan kadın hareketinin bize öğrettiği gibi aşağıdan yaratılan demokrasiye saygı duyarak, farklı kültürlerin bir arada yaşamasına dayalı, farklı iyi yaşam biçimlerinin doğup büyüdüğü, özerk yaşam ve özgürlük alanları yaratmak gerekir. Bu, er ya da geç Türkiye’deki otoriter rejimin sona ermesi ve Ortadoğu’daki tüm halklar için barış ve özgürlüğü garanti altına alan, biz dünya halklarının da umutla bakabileceği bir yol anlamına gelecektir.”
Haber: Hivda Çelebi \ MA