Zeynel Kete
“Yol cümleden uludur,” sözü karşısında her Alevi, her talip, her pir, mürşit her can veya kurumlar yolun devamından, korunmasından ve sürmesinden sorumludur. Bu sözü basitleştiren, amaç ve hedeflerini saptıran, köklerinden koparan, her türlü zihniyete karşı yolun edep ve erkanını, kültürel direniş hattını işletmek tarihi bir sorumluluktur. Yolu savunmak, zulme karşı durmak, ikrarda ısrar etmektir, ikrarda ısrar insanlıkta ısrardır.
Alevilerin yaşadığı bunca sorunların, dağılmaların, parçalanmaların nedeni; yolun birliğini, pirliğin kurumsal hafızasını dumura uğrattıkları içindir. Bir inancın toplumsal hafızası, arşivi, direniş hattı dağıldı mı geriye bir şey kalmamıştır demek abartı olmaz. Bu mana ile temel yol ilkelerini bir kez daha işletmek, yol sürmek, meydan açmak, dara kalkmak, ikrar tazelemek, nahak zihniyete karşı delil olmak, mücadele etmek, resmi ideoloji ile hesaplaşmak için Alevilerin el ele vererek meydan açmaları, “Demokrasi ve Laiklik” şiarı ile bir araya gelmeleri tarihi öneme sahiptir.
Bu mitingde Alevi kurumlarının bir araya gelmesi, zamanın ruhuna uygun kelamın edilmesi, Alevilerin istemlerinin söylenmesi, asimilasyona karşı durmaları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve mecburi din derslerinin kaldırılmasını söylemeleri önemliydi. Ayrıca ileriye yönelik yapılacak sonuç alıcı eylem ve etkinlikler için de bir kapı aralamıştır.
Alevilik hiçbir dönem günümüzdeki kadar dağınık, parçalı, karmaşık ve hak etmeyenlerin elinde araç haline gelmedi. Alevilik özellikle “çağdaş, uygar, laik, modern, ilerici” kavramları ile resmi ideolojiyi savunanların, ikbal devşirecekleri sığınak haline geldi. Bunun temel nedeni Aleviler adına siyaset yapanların, söz kuranların, meydan açanların çoğunun çoklu iktidarlarla gizli-açık ilişki için de olmalarıdır. Alevilik üzerinden ikbal devşirenler “karşıt Aleviliği ya da iktidar Aleviliğini” inşa etmeye gayret içindedirler. Bu inşada yerli ve yabancı ülke destekleri de son derece güçlüdür. Özellikle son dönemlerde birçok Alevi akademisyenin Avrupa destekli projelerle, Aleviliği Alevilere anlatmaları son derece düşündürücüdür. Bu inşada görev alanlar daha çok bireysel yücelimlerini ön plana getiren, pozitivist-bilimci bir akılla Aleviliğe bakan, geçmişlerinde sol-sosyalist kurumlarda siyaset yapan, ama günümüzde sokakta emekçi ile yan yana yürümekten imtina eden, bu inancın kök hücresi olan ocaklarla, Alevi kutsalları ile ilişkilenmeyen ya da ilişkilense de resmi ideolojinin dışına çıkmadan ilişki geliştiren kesimlerden oluşmaktadır. Bir toplumun devletçi yapıyı demokratik istemlerle esnek hale getirmesinin en önemli şartı, kendi tarihsel hakikatini derinliğine yaşaması ve bu hakikati yaşatması için mücadele etmesidir.
Alevilikle ilgili yapılacak bir çalışma, eylem, etkinlik, tartışma ya da söz kurma sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu inancı yaşayan milyonlarca insanın ve farklı süreklerin olduğunu unutmamaktır. Söylenen sözün barışa, farklılıkların ikrarlı birliğine, ruhsal ve zihinsel birliğe yol açması, toplumda karşılık bulması, karşıtlık oluşturmaması, demokratik Alevi mücadelesine ivme kazandıracaktır.
Söylenen sözün, içine girilen gayretin ya da toplumla ilişkilenme tarzının iktidarcı anlayışlara mı yoksa rıza toplumu perspektifine mi katkı sunduğu önemlidir. Eylem ve etkinliklerin Alevilerin sorunlarını en üst düzeyde dile getirip demokratik siyasete katkı sunup sunmayacağına bakılmalıdır. Kişiler, partiler, siyasi özneler gelip geçicidir, asıl olan yoldur, hakikat ve özgürlük arayışıdır, demokratik toplumun varlığı, birliği, dirliğidir.
Alevi zihin dünyasında gayretin ölçüsü “yolun arsıza, hırsıza, nursuza, kendini bilmeze” düşürülmemesidir. Bu tarihi tespit binlerce yıldır Alevi pirlerinin dilinde manifestodur. Arsızlık, hırsızlık, nursuzluk, kendini bilmezlik rıza toplumunun hakikati değil, iktidarcı, devletçi anlayışın özelliğidir. Avcılar ilk hırsızlardır, avcılık militarizmin prototipidir. Bundan dolayıdır Alevi cemlerine avcılar alınmazdı. Alevi siyasetinin özneleri, Alevi buluşmalarında hangi hırsızların Alevilerden ne çaldıklarını bilmeleri, kimlerle kiminle mücadele etmeleri gerektiğinin yolunu açmalılar. Alevi buluşmalarında rıza toplumu perspektifinde ısrar edilmelidir. “Toplumsal politikayı geliştiremeyen her toplumun bunun karşılığında özgürlükten yoksunluk olarak kendisine döneceğini… bilmesi gerekiyor.”
Alevilik hem Aleviler hem de devlet eliyle “denetimli serbestlik” şeklinde yaşatılıyor. Birçok Alevi kurumu “denetimli serbestlik” mekanları haline gelmiştir.