Değerli vileda sapçıları, jöleli ekrancılar, sınır boylarında kahramanca ‘barış’ gazeteciliği yapan Kübralar, Kemaller, Nevzatlar, Fundalar ve daha nice adsız kahramanlar… Bu toplumu zehirlemek için üstlendiğiniz bu ulu görevler için hakkınız nasıl ödenir bilmem…
Ödense de asgari ücret oranında ödenir diye dua edeyim de öyle geçeyim bu faslı.
Cenabı hak sizin bu ulu karakterinizi TÜİK verileri gibi küçültsün de küçültsün. Amin!
Neyse…
Değerli arkadaşlar gündem Suriye eksenli gitse de CNN İnt bile 90’ların Körfez’deki petrole bulanmış hayvan görüntülerine geri dönse de kıyıda köşede dolanmaya devam edelim biz.
Bakalım neler olmuş…
- Bu Öğretim Görevlisini Kim Eğitecek?
Hiçbir şeyden korkunuz yoksa, bu ülkedeki vasatlık ve cehaletten korkun. Felsefe profesörü Ahmet Arslan hoca gibi şimdi bana analiz yaptırmayın, bu ülkede din yok, siyasal İslam var o da ikiyüzlüdür ve din değildir dedirtmeyin. O daha güzel diyor, videolarına bakabilirsiniz.
Evet ne diyorduk, bu ülkedeki cehaletten korkun.
Örnek mi istiyorsunuz?
Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Kemal Sağlam’a bakmanız yeterlidir.
Kendisi Rize meydanında Netanyahu ikonu ile boks maçı yapmış. Orta meydanda boks eldivenleri ve etrafa toplanan halk eşliğinde 4 rauntta nakavt ediyor Netanyahu’yu.
Bu feraset, bu mücadele popülizmi sizin de gözünüzü yaşarttı mı?
Bu adam öğrencilere ders veriyor. Eğitimci yani… Peki bunu kim eğitecek?
- Moritanya’daki Kürt sorunu acilen çözülmelidir!
Geçen haftanın en saçma olayı ne derseniz, bence, “Türkiye’nin arabuluculuğuyla, Somali ve Etiyopya arasındaki kriz çözüldü” başlıklı haberler idi.
Yani kimse olay nedir öğrenemedi. Kardeşim bu iki ülkenin derdi nedir, aralarındaki sorun nedir, Afrika diyarlarında neyi çözemediler de Türkiye’nin eline düştüler?
Bir ülke nasıl bir sorun yaşayıp nasıl bir çaresizlik içine girdi de Türkiye’ye sarıldı?
Allah beterinden korusun.
Diğer yandan daha trajik durumlar var.
Kendi sorunlarına, kendi ülkesinin buhranlarına bu kadar sırt çevirip iki gramlık emperyal heves uğruna Somali’de giriştiği barış aşkına kendileri de inanıyor değildir.
Ama işte algı algıdır! İyisi de kötüsü de iş görüyor.
Kürt sorunu diye bir şey de var Moritanya tarafında, keşke onlara da bir el atsaydı Türkiye.
Keşke kendi sorunlarına da bir masa kurmak aklına gelseydi falan…
- Al al al, topla topla topla, Kürt Kürt Kürt!
Geçen hafta Amed’de 47 kitap, 12 dergi ve 6 gazete sayısı hakkında toplatma kararı verildi. Peki neden toplatma kararı verildi derseniz?
“Örgütün betimleyici bir şekilde anlatıldığı” ve “örgütü özendirici ve benimsetici tarzda anlatıldığı” gibi iddialar nedeniyle toplamışlar.
Ji bo xwedê îca örgütü betimleyici, özendirici, çekici, attıraktivici, cici nedir.
Gören diyecek tüm kitaplar Guy de Maupassant tarafından yazılmış. Tamam eminim kitaplar başarılı ve özendiricidir, helali hoş olsun ama edebi başarı da suç mu kardeşim? O zaman Tolstoy’u uyandırın mezardan, John Steinbeck’i sol propagandadan alın hemen!
Siz özendirici ve merak uyandırıcı ve betimleyici dostlarım için merak edip yasaklanan kitap adlarına baktım. Özet geçiyorum: Adında Kürt geçen her şeyi almışlar. İçine bakma gereği de duymamışlar. Al al al, topla topla topla diyerek farklı yayınevlerinden ne varsa ortaya kokteyl yapmışlar.
- Vakay-î Mengu’yi İbret-ül Alêm
Basın tarihine “Vakay-î Mengu’yi İbret” olarak geçen ve bin yıllardır dilden dile anlatılan bir hikayeyi de es geçmek istemem.
Nevşin Mengu Salih Muslim’i konuk etti. En üst perdeden ve laubali bir dille sorular sordu, döver gibi yaptı. Salih Muslim son derece nazik ve üsluplu bir şekilde güzel güzel her soruya kendine güvenen tonda ve cevap verdi.
Buraya kadar her şey ok.
Sonra ne olduysa biri Nevşin’i fena korkuttu. Apar topar yayını kaldırdı.
Sonra bilgilendirme adında bir twit geçerek “TCK uyarınca bu röportajın suç ve suçluyu övmek kapsamına girebileceği konusunda hukukçu arkadaşlardan uyarı aldım” dedi. Hukukçu arkadaşlarım dediği de sanırım Fahrettin falandır. Ersan Şen de olabilir. Cemil olabilir mi Cemil?
Açıkçası ne denir bilemiyor insan. Ama her işte bir hayır vardır diyelim biz. Yok yok valla bu işte bir hayır yok, en azından Nevşin açısından. Çünkü ertesi gün gözaltına alındı, gözdağı verildi vs. Yurtdışı yasağı konuldu. Kötü oldu yani… Arkasında dursaydı röportajın, sorun çıkmazdı.
Sonuç olarak kaldırdığı yayın daha çok kişi tarafından yeniden yüklenerek paylaşıldı.
İşte bu da işin hayırlı kısmı.
- Dürüst… Ahlaklı…
Erdoğan: “Yarın arkamızdan, ‘Bir Tayyip Erdoğan vardı; dürüst, ahlaklı adamdı’ denilmesi en büyük arzumuzdur” dedi.
Valla açık ve net söyleyelim. Aradığın bu arzuya ulaşamazsın. Lütfen tekrar arama, gelme ve ulaşamadığında da not da bırakma.