Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren internet üzerinden televizyon yayıncılığını düzenleyen RTÜK yönetmeliği AKP için önemli bir boşluğun doldurulması anlamına geliyor.
Bu boşluğu tarif eden ilk olgu, ana akım televizyon içeriğinin gerek satın almalar eliyle, gerek reyting sisteminin AKP’nin kültür politikaları lehine yeniden düzenlenmesiyle, gerekse iktidar aygıtlarıyla oluşturulan sansür mekanizmasıyla dar bir çerçeveye sıkıştırılmasıydı.
Nadir de olsa, ana akım televizyon kanallarında karşımıza çıkabilen nitelikli yapımların bu çember içinde bir yaşam şansı bulamaması, öncelikle “korsan” film ve dizi sitelerinin, ardından ise Netflix gibi içerik sağlayıcıların öne çıkmasını sağladı.
Televizyondan internete yönelen kültürel talebin farkında olan medya patronları, bu alandan da para kazanmak amacıyla Blu TV ve Puhu TV gibi platformlar kurarak, televizyonda yayımlanma şansı olmayan yabancı dizilerin yanı sıra, benzer bir alanı hedefleyen özgün yapımlara da bütçe ayırdı. Sonuç olarak, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu büyük bir kesim, AKP’nin denetimi dışında bir alternatif kültürel tüketim alanında var olmaya başladı. Bu da iktidarı ziyadesiyle rahatsız etti.
Yönetmeliğin hedeflediği ikinci başlık ise, yine iktidar eliyle tarumar edilen, gazetecilik alanı. AKP’ye biat etmeyen herkesin bir şekilde dışarısında bırakıldığı yeni medya alanı, gazetecilere kendi platformlarını oluşturma ya da bireysel olarak gazeteciliğini internet üzerinden devam ettirme dışında bir seçenek bırakmadı.
Bunun sonucunda, Medyascope gibi nitelikli yayıncılık yapan yeni mecralar ortaya çıkarken, SETA raporundan da bildiğimiz gibi, yabancı medya kuruluşları da etki kazandı. İktidarın denetiminden azade birçok haber sitesinin de, son yıllarda, video üretimine yönelmesinin gösterdiği gibi, görüntülü içerik bu dönem öne çıktı, yaygınlaştı.
İşte yeni yönetmelik, bu iki alanı da sansür mekanizmasına bağlamak, yani iktidarın politik çıkarları doğrultusunda şekillendirmek amacıyla çıkartıldı. Yönetmeliğin temel mantığı, internet üzerinden yayın yapan platformu tıpkı bir televizyon kanalı gibi ele almak.
İnternet üzerinden radyo yayıncılığı yapanlara 10 bin, televizyon yayıncılığı yapanlara ise 100 bin TL lisans ücretini şart koşan yönetmelik, bağımsız yayıncıları ilk olarak ekonomik yönden vurmayı hedefliyor. Çok kısıtlı maddi imkânlarla ayakta durmaya çalışan muhalif mecralar için bu meblağın oldukça yüksek olduğunu söylemeye gerek yok.
Ekonomik yönden bir sıkıntısı olmasa da, Netflix gibi platformlar da, 100 bin TL’lik ödemeyi her sene yapacaklar ve yıllık net satış miktarlarının yüzde 5’ini de RTÜK’e verecekler.
Bundan daha tehlikeli olan ise RTÜK’e verilen yaptırım yetkisi. Kurul, yayımlanmadan önce kendisine sunulan kataloglardaki “uygunsuz” içeriklerin yayımlanmasını engelleme ya da yayımlanmış içerikleri beğenmeyip onları yasaklama gibi yollara başvurabilecek.
İktidar için netameli konuların hiç konuşulmamasını sağlayabilecek, online platformlardaki içeriklerin sansür kılıcıyla standartlaşması imkanına kavuşacak. Bunlara direnen mecraların lisanslarını iptal etme yetkisi de yine kendisinde.
Yönetmelikte Youtube gibi platformlarda bireysel yayın yapanların kapsam dışı olduğu söylense de, hangi Youtube kanalının televizyon yayıncılığı yaptığını tespit etme görevi de kurula verilmiş. Böylece tehlike arz eden kanallar da, televizyon yayıncılığı yapıldığı gerekçesiyle lisansa ve yaptırıma konu edilebilecek, denetim maddelerin geniş bir şekilde yorumlanmasıyla genişletilebilecek.
İktidarın, “gençlerimizin zararlı içeriklerinden korunması” argümanıyla savunduğu bu yönetmeliğin sansür mekanizmasını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak dışında başka bir anlamı yok. Kültürel mücadelesinde güçlü ve ikna edici ürünler ortaya koymaktan; medya alanında ise her mahallenin kulak kesildiği medya kurumları yaratmaktan aciz olan iktidar, çözümü yine kendisi dışındaki mecraları boğmakta buluyor.
Kendisi dışındaki bütün sesleri kesme hırsıyla yola koyulan iktidar, direnişin kendisine yeni yollar bulmaktaki yeteneğini senelerdir anlayamamış olduğu için, nur topu gibi yönetmeliğiyle birlikte geldiği yolu geri yürüyüp, yeni yollar arayacak gibi duruyor.