DEM Partili George Aslan, Suriye savaşı başlamadan önce iki milyon olan Hristiyan nüfusunun sayısının yüz binlere kadar düştüğünü kaydetti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili George Aslan, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen 2025 Yıllı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi kapsamında söz aldı.
Aslan, Suriye’de meydana gelen çatışmalardan ötürü Hristiyan nüfusun hızla azaldığına işaret etti. Aslan, radikal dinciliğin son yıllarda yükseldiğine değinerek, bu kişilerin kiliselere ve Hristiyanlara yönelik silahlı ve bombalı saldırıda bulunduğunu aynı zamanda ayrımcı uygulamalar nedeniyle Hristiyanların nefes almasının artık imkansız hale geldiğini belirtti.
‘Hristiyan nüfus düştü’
Aslan, “Lübnan’da Hristiyanlar nüfusun yarısından fazlasını oluştururken 1975’te ülkede yaşanan iç savaştan sonra durum tersine döndü ve sonrasında devam eden savaş ve çatışmalar nedeniyle Hristiyan nüfusu yaklaşık yüzde 30’lara kadar düştü. Irak’ta da 2000’li yılların başlarında Asuri, Süryani, Keldani nüfusu yaklaşık 1,5 milyonken Saddam rejiminin 2003’te yıkılmasından sonra yapılan saldırılar nedeniyle ülkedeki nüfus 400 binlere düşmüştür. IŞİD saldırılarından sonra bu nüfusun yaklaşık 200 binlere düştüğü tahmin edilmektedir” dedi.
2015’ten örnekler verdi
Êzidîlere yönelik saldırıları ve katliamlara ilişkin de konuşan Aslan, “Suriye’de iç savaşın başlangıcından itibaren, Hristiyan kesimi ülkedeki tüm halklar gibi büyük bir zarar gördü. Nüfus oranına ve nüfus kaybına baktığımızda en fazla zarar görenlerin Hristiyanlar olduğunu söylesek abartılı olmaz. Tüm bu saldırıların nedeni hem inançları hem diğer gruplara göre daha savunmasız olmalarıdır. İç savaşın başladığı 2011’den beri Suriye’de yaşayan Ermeni, Asuri, Süryanilere yönelik IŞİD ve benzer cihadist gruplar tarafından sayısız terör saldırıları gerçekleştirildi. Şubat 2015’te, Haseke’ye bağlı Habur Nehri kıyısında bulunan onlarca Asuri, Süryani köyüne IŞİD barbarca bir terör saldırısı gerçekleştirmiş ve birçok köyü işgal etmişti. Bu saldırılar sonucunda pek çok insan katledilmiş ve binlerce insan yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmıştı” diye konuştu.
‘Tüm ülke için felaket demek’
Suriye’de iç savaş öncesinde 2 milyona yakın Hristiyan nüfusun yaşadığını ancak bu sayının şu anda yüz binlere düştüğünü ifade eden Aslan, “Bu ülkede halkımız neredeyse yok olma noktasına gelmiş durumdadır. Son bir ayda yaşanan gelişmelerden sonra Esad yönetiminin çökmesiyle Alevi, Dürzi ve diğer farklı inançlar gibi Hristiyanlar da endişe ve belirsizlik içerisinde. Hristiyan toplumunun dinî liderleriyle görüşüp onlara güvence verse de HTŞ’nin cihadist geçmişi ve daha yönetimi ele geçirir geçirmez sahadaki pratiklerine de bakıldığında bu endişenin temelsiz olmadığını söyleyebiliriz. HTŞ yönetimi ülkeyi şeriat kurallarıyla yönetmek istediklerini söylediler. Bu anlayış başta kadınlar olmak üzere Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve tüm ülke için felaket demektir. Şeriat kurallarının ne anlama geldiğini söylemeye gerek yok” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye halkın iradesine saygı duysun’
Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Medeniyetlerin beşiği Mezopotamya ve Ortadoğu’nun günümüzde geldiği durum maalesef savaş, terör ve kaostur. Ortadoğu coğrafyasında ve özelde Suriye, Lübnan, İsrail ve Filistin’de son bir yıl içerisinde yaşanan gelişmeler bir kez daha açıkça ortaya çıkarmıştır ki bu kaotik durumdan kurtulmanın tek yolu, tüm farklı halklar, din ve inançlar için özgürlüğü, eşitliği, demokrasiyi, birlikte yaşamı inşa edecek bir yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Kürtlerin Suriye’nin kuzeydoğusunda yapmak istedikleri de tam da budur. Bu nedenle, bu bölgeye saldırmak yerine Türkiye’nin bölgeyi tanıması, halkın iradesine saygı duyması ve orada yaşayan halklarla dayanışma içinde olması gerekir.
MİT başkanı tüm halklarla görüşmeliydi
Türkiye’den MİT Başkanı alelacele Suriye’ye gidip HTŞ lideriyle görüşüyor. Daha önce Mor Yuhanon Kilisesi olan Emevi Camisi’nde namaz kılıyor. Dikkatinizi çekerim, orası bir kiliseydi, sonradan camiye çevrildi. MİT Başkanının camide gidip namaz kılması, özellikle görüntü vermesi iyi bir imaj değil. Devletin dini olmaz, devlet dinsizdir. Oraya gitmişken Emevi Camisi’nden -Bab Touma semtine arabayla on dakikalık mesafedir, Şam’ı bildiğim için bunu söylüyorum- Bab Touma’ya gidip Süryani Ortodoksların patriğini, Rum Ortodoksların patriğini, Ermeni Metropolitliğini ve Alevi kurumlarını da ziyaret edebilirlerdi. Sadece bir kesimle değil, ülkedeki tüm halkların, tüm dinsel azınlıkların temsilcileriyle görüşülmeli, talepleri dikkate almalı, haklarının anayasal güvenceye alınması için çaba sarf edilmelidir.”
Mikrofonu kapandı
Aslan, konuşmasının devamında Noel Bayramı’nı Süryanice dilinde kutladı. AKP Meclis Başkanı Bekir Bozdağ, bu sırada mikrofonu kapattı. Süryanice dili, tutanaklara, “…” şeklinde ifadeler ile yer aldı. Aslan bu duruma, “Şimdi, herkes Kur’an’dan ayetler okurken sistem kapanmıyor, çalışıyor çünkü diyorlar ki: ‘Bu, kutsal bir dildir.’ Benim demin konuştuğum dil, İsa Mesih’in konuştuğu dildir. Kutsallık arayacaksak bu da kutsal bir dildir” dedi.
ANKARA