Kürt sorununun çözümü için çağrı yapan aydınlar arasında yer alan Oya Baydar, Kürt hareketinin hedef haline getirilmesinin sorunun çözümünde adım atılmasını engellediğini belirtirken, Onur Hamzaoğlu, ‘Savaş politikaları artık ülkeye kaybettiriyor’ dedi
Kürt sorunun demokratik çözümü için İstanbul Taksim’de bulunan Hill Otel’de bir araya gelen yazar ve aydınlar sorunun çözümü için adım atılması çağrısında bulundu. Çağrıya imza atanlardan yazar Oya Baydar ve Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, Kürt sorununun çözümü kapsamında son dönemde yürütülen tartışmaları değerlendirdi.
‘Kürt düşmanlığı bir demokrasi meselesidir’
Kürt sorununun Türkiye’nin temel sorunlarından olduğunu belirten Oya Baydar, “Kürt sorunu denilen husus aslında Türk’ün sorunu. Kürt meselesinin çözümü, öncelikle Kürt düşmanlığının zihinlerde sökülmesiyle olabilir. Bunun öncelikli olması içinde yasalarda ve uygulamalarda değişiklikler olması lazım. Bugün özellikle kayyım politikalarda kendini gösteren Kürt düşmanlığı sadece kayyım meselesi değil, bir demokrasi meseledir. Kayyım politikaları ile devlet ‘Siz bizden değilsiniz, sizi iradenizi tanımıyoruz’ demektedir. Bu konuda da herkesin ciddi bir mücadele vermesi gerekiyor. Özellikle muhalefetin üstüne düşen ciddi sorumlulukları var, yerine getirmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Bahçeli meseleyi farklı konulara araç yapmak istiyor’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’te Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri ile tokalaşması sonrası “yeni süreç” tartışmalarını samimi ve güvenilir bulmadığını ifade eden Oya Baydar, “Bahçeli, Kürt meselesinin çözümünden daha çok, meseleyi farklı konulara araç yapmak istediğini görüyorum. Bu konuda gelişmeleri yakinen takip edip göreceğiz. Her gelişme her adım önemlidir. Barışa karşı değiliz, ama teslim olmamızı beklemesinler” ifadelerini kullandı.
‘Hedef haline getirme acı getirir’
Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşan savaş atmosferinde Kürtlerin hedef haline gelmesinin Türkiye’de kritik süreçlere yol açacağını belirten Oya Baydar, “Kürt hareketi hedef haline getirilirse önümüzdeki süreçlerde beraberinde acı getirecektir. O zaman Türkiye’de Kürt sorununda adım atılması mümkün olmayacaktır. Bunu anlamamız gerekiyor. Devlet, ‘Türkiye’de Kürtlere bazı isteklerini verelim, dışarda da yok edelim’ diyor, aslında istek değil, haktır onu belirtelim. Burada tam olarak güvenmediğimiz samimiyetsiz pratikler söz konusu” ifadelerinde bulundu.
‘Savaşa karşı barış talebimiz var’
Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, Türkiye’nin izlediği savaş politikalarından halkların ciddi oranda kaybettiğini belirterek, “Bizlerin savaşa karşı barış talebimiz var. Savaş politikaları artık ülkeye kaybettiriyor. Dolayısıyla bizler de bu durumu tersine çevirmek istiyoruz. Girişimlerimiz devamlı bu yönlü olacaktır. Demokrasiyi tesis etmek toplumsal alanda eşitsizlikleri tersine çevirmek, bu zamana kadar yoksul ve emekçilerden haklarını vermek için toplumsal eşitlikçi ve ekonomide eşitlik talebimiz var” diye belirtti.
‘İlk adım tecridin kaldırılması’
Yeni oluşacak süreçlerinin şeffaf ve topluma açık olması gerektiğini vurgulayan Hamzaoğlu, şöyle devam etti:
“Bir süreç başlatılmak isteniyorsa ilk öncelikle tecridin kaldırılması gerekir. Eğer bir süreç gelişecekse kurumsallaştırılması ve müzakerenin temel zeminleri optimum şekilde sağlanarak açılmalı. Taraflar kendilerini açık ve net bir şekilde ifade edebilmelidir. Doğal şeffaf bir süreç başlatılmak isteniyorsa ilk öncelikle tecridin kaldırılması gerekiyor. Dolayısıyla her iki taraf, halkın görüp duyabileceği ölçüde görüşmeler yapması gerekiyor.”
‘Kararlı adımlar atılmalı’
Barış taleplerini her alanda haykıracaklarının altını çizen Hamzaoğlu, “Bizler toplumun barış talebini her alanda haykırmaya devam edeceğiz. Barış çok yakınımızda inanmamız ve kararlı adımlar atmamız gerekiyor. Korkmak elbette insani bir duygudur fakat artık korkularımızı rafa kaldırmamızın ve günüdür. Ne olursa olsun barışın takipçisi olacağız” dedi.
Haber: Ferhat Sezgin\MA