COP29 dahil tüm iklim zirvelerinin gündemi enerjiden oluştu. Nükleeri, doğalgazı iklimle mücadele içine alan zirveler havanda su döverken, FAO’nun tarım ve hayvancılığın metan kaynağı olduğunu iddia ederken endüstriyel tarımı savunuyor
Yusuf Gürsucu
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Doğal Kaynaklar kıdemli yöneticisi Martial Bernoux, sera gazı emisyonlarına neden olan tarımsal faaliyetlerin iklim krizindeki rolünün bundan sonraki COP zirvelerinin gündem maddeleri arasında olması gerektiğini söyledi. BM Çevre Programı’nın (UNEP) 2021’de yayımladığı Küresel Metan Değerlendirmesinde metan gazı, küresel ısınmanın yüzde 25’inden sorumlu gösteriliyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, 2022’de yıllık toplam metan gazı emisyonu 589,1 milyon tondu ve bunun 142,3 milyon tonu tarım ve hayvancılık faaliyetlerinden kaynaklandığı iddia edilmişti.
Hayvancılık metan kaynağı
Bernoux, iklim kriziyle mücadelede genellikle karbon salımının merkeze alındığını ancak sadece bu gaza odaklanılması halinde iklim krizinin üstesinden gelmenin imkansız olduğunu, bu konuda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayımlanan raporlar bulunduğunu belirtti. Gıda üretiminin büyük bir metan ve nitröz oksit kaynağı olduğunu vurgulayan Bernoux, “Hayvancılık faaliyetleri büyük bir metan gazı kaynağı, gübrelerden de nitröz oksit salınıyor. Ancak hayvanlar çayırların üzerindeyken aynı zamanda karbon tutuyorlar, bu yüzden tüm bu unsurları dengeli şekilde değerlendirerek atmosfere nasıl fayda sağlayabileceğimiz üzerine odaklanmamız gerekiyor” dedi.
FAO’nun verileri tartışmalı
Metan emisyonlarının yüzde 40’ından tarım faaliyetlerinin sorumlu olduğunu, tarım kaynaklı emisyonun dörtte üçünün hayvancılık ve gübre yönetiminden, kalan kısmının ise pirinç üretiminden kaynaklandığını iddia eden Bernoux, asıl metan salımına neden olan doğal gazdan söz etmemesi manidar bir durum. Bernoux, “Küresel nitröz oksit salımının yüzde 75 ile yüzde 80 arasında bir bölümünün tarım kaynaklı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla tarım, nitröz oksit emisyonlarının nasıl azaltılacağı konusunda ele alınması gereken ana sektördür” diye konuştu. İddia ettiği veriler gerçeği yansıtmadığı gibi en büyük metan salımının fosil yakıtlardan kaynaklı olduğu bu yaklaşımla görünmez kılınırken, diğer yandan FAO’nun endüstriyel hayvancılığı ve tarımı savunması manidar bir durum.
FAO neyi saklıyor
Bernoux’un dikkat çektiği Küresel nitröz oksit emisyonunun yüzde 60’ı doğal yollarla gerçekleşirken, yüzde 40’ı fosil yakıt (Kömür, petrol ve doğal gaz) kullanımı, biyokütle yakımı ile enerji üretimi, atık sular ile tarım ve hayvancılıktan kaynaklandığı biliniyor. Burada FAO’nun tarım ve hayvancılığa odaklanırken, tarım ve hayvancığın yaydığı nitröz asit, endüstriyel uygulamalardan kaynaklandığı ise görmezden geliniyor. FAO hayvancılık sektörünün (endüstrisinin) gıda güvenliği ve ekonomik kalkınma için hayati öneme sahip olduğu belirtmekten geri durmuyor.
FAO endüstrinin kaldıracı
Climate Home News’ta yer alan bir incelemede FAO, hayvancılığın çevresel etkileri hakkında endüstri yanlısı önyargı, veri toplama ve hatta “yanlış bilgi” olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti. FAO’nun raporunda, dünya nüfusunun artışından kaynaklı olarak talebin artmasıyla et üretiminin artması gerektiğini varsayıyor. Bu bağlamda, “(hayvan) sürüsü boyutunu genişletmeyi”, yoğunlaştırılmış sistemler aracılığıyla üretimi artırmayı, genetik tekniklerin daha iyi kullanılmasını ve iyileştirilmiş arazi yönetimini öneriyor. Bunu önerirken, hayvanların gün yüzü görmeden kitlesel olarak katledilmesinin bir aracına dönüşüyor.
Doğalgaz bir metan gazıdır!
Diğer yandan ‘iklimle mücadelede’ rol verilen doğalgaz, güçlü bir seragazı olan ve küresel ısınmaya büyük katkı sağlayan yüzde 90 oranında metandan oluşmaktadır. Doğalgazın başına eklenen ‘doğal’ vurgusu ‘metan gazı’ kelimesini gizlemek adına uydurulmuş bir yaklaşım ve oluşturulan algıyla insanlar, doğalgazın kömür veya petrolden çok daha az zararlı olduğuna inandırılıyor. Öte yandan Ortadoğu doğalgaz ve petrol sömürü amacıyla kana bulanırken, iklimle mücadelede iddiasıyla süren zirvelerin amacını tartışmamıza neden oluyor.
FAO hedef saptırıyor
Global Energy Monitor’ün 2024 başında yayımladığı rapora göre, “Planlanan kömür madenlerinden en yüksek miktarda metan emisyonuna (CO2e20) sahip ülkeler Çin (572 Mt), Avustralya (233 Mt), Rusya (125 Mt), Hindistan (45 Mt), Güney Afrika (34 Mt), ABD. (28 Mt) ve Kanada (17 Mt). Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, Polonya ve Özbekistan’da önerilen kömür madenleri, seragazı emisyonlarının yüzde 40-50’sini metan formunda salacağı ve bu da onları dünyadaki en kirletici kömür madenleri haline getirecek” tespitleri, FAO’nun metan salınımıyla ilgili hedef saptırdığına işaret ediyor.