Suriye’de savaşın derinleşme ihtimalinin yüksek olduğuna dikkati çeken Mehmet Emin Mutlu, Özerk Yönetim tarafından yapılan seferberlik ilanına Kobanê ruhuyla sahip çıkılması gerektiğini belirtti
Suriye’de, 8 Aralık’ta 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ile bambaşka tablo ortaya çıktı. 2011 yılında başlayan iç çatışmaların hiç durmadığı Suriye’de 26 Aralık’ta Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) Halep’e başlattığı saldırılar 12 gün sonra Şam hükümetinin yıkılmasıyla sonuçlandı. 24 yıldır devlet başkanlığı yapan Beşar Esad Rusya’ya sığınarak siyasi sığınma hakkı aldı. Türkiye’ye bağlı SMO paramiliter yapılanması ise HTŞ’nin Halep saldırılarına paralel olarak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin denetiminde olan kentleri hedef almaya başladı. Baas rejiminin yıkılmasından Suriye’de siyasi belirsizlik derinleşirken, bundan sonra nasıl bir yönetim oluşacağı merak konusu.
Kuzey ve Doğu Suriye’de uzun yıllardır sahada gazetecilik yapan Mehmet Emin Mutlu, Baas rejiminin son bulması, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük süre gelen saldırılar ve bölgeyi neyin beklediği yönünde değerlendirmelerde bulundu. Mehmet Emin Mutlu, halkların geleceğinin “Üçüncü Yol” çizgisinde olduğunu kaydetti.
Baas rejimi
Mehmet Emin Mutlu, “Ulus devlet politikasını en yaygın, radikal şekilde uygulayan tekçi devlet mantığını güden bir devletten bahsediyoruz. Şüphesiz 2011’den bu yana Suriye’de politikalar, 2011 yılının öncesi gibi değildi. Rusya destekli Şam hükümeti, son 13 yılda stratejik coğrafik konumunu da kullanarak tek bir parti iktidarı şeklinde istediği zaman istediğini yapan bir örgüt olmaktan çıktı. Rejime karşı mücadeleler oldu, devrimci gelişmeler yaşandı. Bundan kaynaklı Şam hükümeti son 13 yılda eski gücünde bir devlet değildi. Buna rağmen son 13 yılda Baas rejiminin zihniyeti değişmedi. O kadar savaş, halkların talepleri ve devrimci gelişmeler yaşanmasına rağmen Baas rejiminin dayatmaları aynıydı. Bu bir değişime uğramadı. Son iki haftadır yoğun olarak gündeme alınan ve Şam hükümetinin yıkılması ile sonuçlanan süreç, iki haftada gelişen gelişmelere dayanmıyor. Temelini uzun yıllara dayanan gelişmelerden alıyor. BAAS zihniyetinin sonunu son 10 yılda ortaya çıkan gelişmelere kulak vermeyen, 2011 yılından önceki gücüne geri dönme hayali getirdi. Bu politikalarda ısrar sonunu getirmiştir” ifadelerini kullandı.
Üçüncü yol
“Kuzey ve Doğu Suriye’de gelişen devrimci mücadele, Kürtlerin Suriye’deki uyanışı ve örgütleyişi hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ortaya koymuştu” diyen Mehmet Emin Mutlu, Kürtlerin Suriye’de direnişin aynası olduğunu kaydetti. Kürtlerin iç savaş başladığından bu yana “Üçüncü Yol” siyaseti kapsamında ilerlediğinin altını çizen Mehmet Emin Mutlu, “Kürtlerin gerçekleştirdiği ‘Üçüncü Yol’ çizgisiyle, Suriye’de hem Şam hem de paramiliter güçlerin yürüttüğü çizginin yanlış olduğunu belirtti. Bu pratikte de ortaya çıktı. DAİŞ gibi radikal bir çete örgütü, ÖSO gibi paralı çeteler, El Nusra-HTŞ, Cenevre, Soçi, Astanalar bir çözüm getirmedi. Üçüncü çizgi olan Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirilen, savunulan, hayata geçirilen, demokratik, ademi merkeziyetçi sistem hala ayakta. Birçok örgüt, sistem geldi geçti ama üçüncü yol çizgisi ayakta. Statükocu devlet mantığı ile hareket etmeyen Özerk Yönetim çizgisi, diğer iki çizginin iflas etmesini sağladı” diye konuştu.
‘DAİŞ’in intikamını alıyorlar’
26 Kasım-8 Aralık arasından yaşanan ve hala devam eden gelişmelerin uluslararası güçlerin planları dahilinde yapıldığın dikkati çeken Mehmet Emin Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşgalci Türkiye’nin planları da bu çerçevededir. Minbic’te saldıran işgalci Türkiye devletidir. Adına SMO dedikleri kişiler, farklı çetelerden oluşan gruplardır. Paramiliter bir güç olan SMO değil DAİŞ Minbic’e saldırdı. Türkiye’nin işgal ettiği bölgelerde DAİŞ varlığını sürdürüyor. Bu bölgelerde defalarca DAİŞ’lilerin olduğu basında belgeleri ile ortaya çıktı. Bugün sahada gördüğümüz de budur. Her ne kadar resmi olmasa da HTŞ çetelerinin de bu saldırılarda yer aldığını düşünüyoruz. Her ne kadar HTŞ bu saldırılara katılmadığını belirtse de yer yer bu guruplarının da saldırılarda yer aldığı görülüyor. Bu işgalci Türk devletinin bir planıdır. Minbic’in 8 yıl önce DAİŞ’ten temizlenmesine sevinmeyen sadece işgalci Türkiye devletiydi. Bu günümüze kadar sürüyor ve temel amaç DAİŞ’in intikamını almak. 8 yıl önce QSD tarafından Minbic’ten çıkarılan çeteler bugün SMO adında Türkiye’nin kanatları altında geri dönüyor.”
‘Savaşın bitmedi’
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan bütün halkların soykırım tehdidi altında olduğunu vurgulayan Mehmet Emin Mutlu, “Şuan Suriye’de anlaşılmış ya da bir Anayasa oluşturulmuş, geçiş hükümeti kurulduğu bir durum yok. ‘Şam hükümeti düştü her şey bitti’ demek doğru değil. Savaşın bittiğini veya biteceğini gösteren bir durum yok. Tam tersi daha da derinleşeceği görülüyor” dedi.
‘Kısa vadede çözüm görünmüyor’
Suriye’de savaşın derinleşme ihtimalinin yüksek olduğuna dikkati çeken Mehmet Emin Mutlu, “Kaos, kriz, savaş devam edecek. Her şeyin Şam hükümeti öncesinden de daha kötü olma ihtimalini de düşünmek gerek. Çoklu denklem ve güçlerin olduğu bir sahadan bahsediyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’nin ademi merkeziyetçi, demokratik ulus anlayışı tüm guruplardan ayrı bir durumu ifade ediyor. Suriye’nin geleceğine dönük netleşen bir durum yok. Özerk Yönetim birçok defa demokratik bir sitemin geliştirilmesi amacıyla çağrılar yaptı. Suriye’de kısa vadede bir çözüm görünmüyor. Şuana kadar en güvenli halkların bir arada yaşadığı, istikrarın olduğu yerler Özerk Yönetim yerleri. Uluslararası güçlerin amacı istikrar olsaydı bu modeli tüm Suriye’ye uygularlardı” diye konuştu.
‘Kobanê ruhu diriltilmeli’
Özerk Yönetim tarafından yapılan seferberlik ilanının sadece Kuzey ve Doğu Suriye’yi kapsamadığını vurgulayan Mehmet Emin Mutlu, “Bu seferberlik ilanı dünyanın dört bir yanında yaşanan Kürtler ve dostları içindir. Nasıl Kobanê döneminde bir sahiplenme ruhu ortaya çıktıysa, bugün yeniden bu ruh diriltilebilir. Kuzey ve Doğu Suriye’yi ayakta tutacak ve direncini yükseltecek temek dayanak budur. Rojava Kürdistan’ın temel dayanağı uluslararası güçler değil ulusal birlik ve dört parça Kürdistan’da verilecek desteklerdir. Rojava devrimi, devrimci, demokratik ve enternasyonalistlerin de devrimi. Devrimlerine sahip çıkmaları Suriye’nin geleceğinde belirleyici olacaktır. Bu ruh ve dayanışma ile saldırılar kırılabilir” ifadesinde bulundu.
Haber: Emrullah Acar / MA