DAİŞ ve Nusra Cephesi’nden ayrılarak İdlib ve çevresinde etkin bir güç haline gelen HTŞ, birçok devletin ‘terör listesinde’ yer alıyor
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş 13 yıldır aralıksız bir şekilde devam ediyor. Dönem dönem tansiyon bazı bölgelerde düşse de çatışmalar hiç durulmadı.
26 Kasım’da ise Heyet Tehrir el-Şam (HTŞ), Suriye’nin önemli kentlerinden biri olan Halep’e saldırdı. Ordunun çekilmesiyle Halep, HTŞ’nin kontrolüne geçti. Hemen ardından benzer bir şekilde Hama da HTŞ’nin kontrolüne geçti.
DAİŞ ve NUSRA Cephesi’nden HTŞ’ye
HTŞ, 2011 yılında DAİŞ’in bir yan kolu olarak, hala örgütün başında bulunan Muhammed el-Culani tarafından “Nusra Cephesi” adı altında kuruldu. “Nusra Cephesi”, 2013 yılında DAİŞ ile yollarını ayırdı.
“Nusra Cephesi”, 2015 yılının Mart ayında diğer paramiliter gruplarla birlikte “Fetih Ordusu” adlı ortak operasyon kurdu, sonrasında İdlib’de kontrolü sağladı.
“Nusra Cephesi”, geçmiş dönemdeki El Kaide’nin “olumsuz imajını” tersine çevirmek için isim değişikliğine gitti. El-Culani, 2016 yılında El Kaide ile yollarını ayırdı ve aynı yılın 29 Temmuz’unda örgütün adını “Şam’ın Fethi Cephesi” olarak değiştirdi.
HTŞ, kendi adıyla 28 Ocak 2017’de çeşitli silahlı grupların birleşmesiyle kuruldu. HTŞ’nin kuruluşunda Şam’ın Fethi Cephesi, Nureddin Zengi, Liwa al-Haqq, Jaysh al-Sunna ve Ansar al-Din Cephesi yer aldı. HTŞ, Suriye’nin kuzeyinde İslam hukuku (şeriat) temelli bir yönetim oluşturmak ve Esad rejimini devirmek hedefleriyle kuruldu.
Birçok devletin terör listesinde
HTŞ, kurulduğu dönemden bu yana Esad rejimi, bölgede bulunan Rusya ve İran destekli gruplara karşı birçok saldırıda yer aldı. İdlib’de şeriata dayalı bir yargı sistemi kurdu. İdeolojisini yaymak için sanal medya üzerinden profesyonel ekiplerle çalıştı. İdlib ve çevresinde vergi toplayarak, sınır geçişlerini de kontrol etti. İdlib’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve diğer grupları hedef alarak zayıflatmayı hedefledi. Uygulamaları bölge sakinlerinin birçok kez tepkisine neden oldu. Ayrıca uygulamaları bölgede istikrarsızlığın yaşanmasına da neden oldu.
HTŞ’nin uluslararası alanda kimi devlet ve örgütlerden destek aldığı biliniyor. Türkiye, doğrudan olmasa da İdlib’deki çatışmaların dondurulması ve göç dalgasını önleme amacıyla HTŞ’nin kontrol ettiği bölgelerde çeşitli işbirlikleri geliştirdi. ABD ve Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı birçok devlet, HTŞ’yi “terör örgütü” olarak tanıyor.
HTŞ’nin kaç üyesi olduğu net olarak bilinmiyor. Ancak 10 bin ile 20 bin arasında bir üyeye sahip olduğu belirtiliyor.
Son saldırılarla birlikte bir kez daha Suriye sahasında belirginleşen HTŞ’nin Halep’i ve Hama’yı kontrol altına alması önümüzdeki süreci doğrudan etkileyecek. HTŞ’nin geniş bir alana yayılmasının Suriye’deki istikrarsızlığı daha da derinleştireceği görüşü öne çıkıyor.
Haber: Delal Akyüz\MA