Ortadoğu’daki krizin çözümünde Abdullah Öcalan’ın paradigmasına işaret eden KNK Eşbaşkanları Ahmet Kramus ve Zeyneb Murad, ‘İmralı kapılarının açılması Ortadoğu’nun kaderini değiştirecektir’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit sürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, amcası Abdullah Öcalan’ı 23 Ekim’de aile görüşmesi kapsamında ziyaret etti. Abdullah Öcalan, mesajında “Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dedi. Öcalan ve İmralı’da tutulan tutsakların aile ve avukatlarının başvurularına yanıt verilmediği gibi DEM Parti Eş Genel başkanlarının İmralı’ya gitme yönünde Adalet Bakanlığı’na yaptığı başvuruya yanıt verilmedi. Türkiye’ye gelen uluslararası bir heyet de Adalet Bakanlığına başvuru yaparak Abdullah Öcalan ile görüşmek istediklerini deklere etti.
Tecrit sürerken 3’üncü Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’daki kriz ve çatışma hali her geçen gün büyüyerek yeni alanlara yayılıyor. HTŞ ve Türkiye’nin desteklediği paramiliter yapılar Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına saldırı başlattı. HTŞ’nin Halep’e saldırmasına paralel olarak Türkiye ve desteklediği paramiliter güçler de 200 binden fazla kişinin yaşadığı Şehba ve Til Rifat’a saldırdı. Son günlerde bu grupların Minbic’e dönük saldırıları yoğunlaştı.
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanları Ahmet Karamus ve Zeyneb Murad, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam tecrit ile Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Adım atılmıyor’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin açıklamalarına dikkat çeken Ahmet Karamus, “Bu süreci çözüm süreci olarak değerlendirmemiz veya yorumlamamız için bazı adımların atılması gerekiyor. Türk devleti bu süreçle ilgili net bir açıklama yapmadı. Her ne kadar çözümün muhatabı olarak Sayın Abdullah Öcalan’dan söz edilse de bu sürecin tam işletildiğini söyleyemeyiz. Sürecin ve çözümün muhatabı, işgalci devletin eylemleri, planları, konseptleri ve saldırıları açıklamalarında samimi olmadıklarını göstermektedir. Kürt sorununun siyasi ve barışçıl yollarla çözümüne yönelik ciddi adımlar atılmıyor” diye konuştu.
Ortadoğu ile bağlantısı
Kürt sorunu Ortadoğu’da yaşanan savaş krizi ile bağlantılı olduğunu ifade eden Ahmet Karamus, “Bugün Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda yaşanan savaşın tablosunda Kürt sorunu var. Devlet yetkililerinden anladığımız tek şey; bu sorun masalarında ve gündemlerinde var. Ancak ya çözüm bulunacak ya da amaçları ve hedefleri olan işgalciliği ve tasfiyeciliği harekete geçirecekler. Fakat tutum ve davranışlarına baktığımızda amaçlarının ilhak etmek ve tasfiye etmek olduğunu görüyoruz” dedi.
‘Suriye ile ilgili’
Devlet yetkililerinin açıklamalarında samimi olmadığını ve şu ana kadar da bir adım atmadıklarını aktaran Ahmet Karamus, “Devlet şu ana kadar DEM Parti’nin Sayın Abdullah Öcalan’la görüşme gerçekleştirmesi konusunda bir karara varmadı. Sayın Öcalan ile devlet arasında bir görüşme yapılmış mı ya da yapılır mı buna dair bir bilgimiz yok. Ancak Öcalan yeğeni ile yaptığı görüşmede Kürt sorununun çözümüne yönelik tavrını ve bu sorunu çözecek güce ve iradeye sahip olduğunu ifade etti. Son dönemde DEM Parti’den bir heyetin İmralı’ya gidip görüşme gerçekleştirmesi için açıklamalar yapıldı. Ancak halen pratikte bir şey yok. Bu durumun kesinlikle Suriye’de yaşanan savaşla ilgili olduğunu düşünüyor ve bir bütün olarak ele alıyoruz. Türk devletinin Şehba ve Minbic bölgelerine yönelik saldırıları ve bu bölgeleri işgal etme girişimleri, sözlerine sadık kalmadığını gösteriyor” diye belirtti.
İlhak planları
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmelerin Kürdistan’ın “ilhakına” yönelik adımlar olduğunu kaydeden Ahmet Karamus, “Halep’in işgali de dahil olmak üzere Suriye’nin Kuzey ve Doğu’sunda yaşanan gelişmeleri bağımsız olarak değerlendiremeyiz. Suriye’de yaşananlar bize gösteriyor ki; aylardır müzakere edilen bir plan ve strateji var. Daha önce Türk devletinin ve Türk istihbaratının kontrolünde olan ÖSO tek başına hareket edemez. Bu silahlı gruplar Türk devleti tarafından yönetilmektedir. Bu konsepte dahil olan bazı Arap devletleri de var. Bahçeli’nin açıklamaları ile Suriye’ye yönelik bu planlar birbiriyle bağlantılıdır. Aynı siyaset ve bilince hizmet ediyor. Türk hükümeti Kürt sorununun çözümüne yönelik herhangi bir proje önermiyor. Gündemlerinde Rojava Kürdistan’ın ve Güney Kürdistan’ın bir bölümünün tasfiyesi, ortadan kaldırılması, demografisinin değiştirilmesi ve ilhakı var. Şüphesiz diğer güçlerle de benzer bir işbirliği içerisindeler. Türk devleti, Efrîn’den Halep’e kadar Güney Kürdistan’ın büyük bir bölümünü, Kerkük, Musul ve Şengal dahil olmak üzere Rojava Kürdistan’ın tamamını işgal ederek Misak-i ve Milli sınırlarını sıkılaştırmak istiyor. Böylelikle Ortadoğu’da daha büyük bir rol sahibi olmak istiyor” diye konuştu.
‘Büyük Ortadoğu projesinin hazırlığı’
Son yaşanan gelişmelerin büyük Ortadoğu projesi ile ilgili olduğunu ifade eden Ahmet Karamus, “HTŞ ile ÖSO arasında bir ittifak varmış gibi görünüyor. Bu yeni bir süreç değildir. Önceden planlanmış ve hazırlanmış bir süreçtir. 90’lı yıllardan bu yana gündemde olan büyük Ortadoğu projesinin hazırlığıdır. Bölgedeki tüm olay ve gelişmelerin bu projeye hizmet etmesi için uğraşıyorlar. Hizbullah da bu projenin bir parçasıdır. İngiltere bu projenin beyni ve yürütücüsüdür. Amerika’nın bu gelişmelere karşı sessiz kalması tesadüf değil. Bu konseptin önceden hazırlandığını Erdoğan’ın konuşmalarından anlıyoruz” dedi.
‘Mücadele büyütülmeli’
Böylesi bir süreçte Abdullah Öcalan gerçekleşecek görüşmenin önemine vurgu yapan Ahmet Karamus, “Öcalan’ın paradigması ve Ortadoğu’ya yönelik analizleri önemli ve değerlidir. Sayın Öcalan’ın geleceğe dair tespitleri çok güçlüdür. Ortadoğu’da şu anda yaşananları Sayın Öcalan’ın önceden gördüğünü ve analiz ettiğini biliyoruz. Onun için bu gelişmeler yaşanırken kendisiyle bir görüşme yapılması elzemdir. Onun değerlendirmeleri ve önerileri çok önemli olacak. Bu nedenle Sayın Öcalan’la görüşme konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Cihatçı çeteler
Suriye’de örgütlenen güçlerin Türkiye ve istihbaratının komuta ve kontrolü altında faaliyet gösterdiğini dile getiren Ahmet Karamus, “Sadece Suriye’de değil, Türkmenistan, Tacikistan, Türkiye, Afganistan’dan silahlı gruplar bulunuyor. Bu gruplar radikalist ve cihatçı gruplardır. HTŞ’ye katılan cihatçı grupların büyük bir bölümü DAİŞ’ten olduğunu biliyoruz. Türk devletinin kontrolünde olan SMO’da çok sayıda cihatçı ve radikal grup var. Bir Kürt partisi olan ENKS’ de bu gruba dahildir. KDP’nin örgütlediği ROJ pêşmergeleri de bu gruplara dahil olmuş mu bilmiyoruz. Ancak biliyoruz ki Roj peşmergeleri Türk devletinin istek ve emirleri doğrultusunda hareket eder” diye konuştu.
‘İkinci Lozan ilki gibi olmayacak’
Kürdistan’ın kazanımları üzerindeki tehlikeye dikkati çeken Ahmet Karamus, “Bu saldırı, Özerk Yönetim’in Rojava’da kurduğu bir arada yaşama modeline dönüktür. Uluslararası güçler Türkiye’ye karşı sessiz kalmaya devam ederse, bölgenin Türk devletinin kontrolüne geçmesi ve bölgenin demografisinin değişmesi tehlikesi doğacaktır. Buna sadece ideolojik veya siyasi bir saldırı olarak bakmamalı, yok etme saldırısı olarak ele almalıyız. Bu saldırıları Kürt halkının varlığı ve yok oluşu olarak görmeliyiz. Ulusal bir tavır takınmalıyız. Sorumlu hareket etmezsek 21’inci yüzyılda ikinci Lozan’ı yaşarız. Ancak ikinci Lozan, ilkiyle aynı olmayacak. Kürtler adına hiçbir şey kalmayacak. Kürt halkının bu işgalin parçası olmaması herkesin sorumluluğundadır. Her Kürt partisinin ve kurumunun duyarlılıkla hareket etmesini umuyoruz. Bu durum; Kürt dilinin, Kürt kimliğinin, Kürt milletinin korunması anlamına gelir. Kişisel çıkarlarımızı bir kenara bırakıp Kürdistan halkına karşı sorumlu davranmamız gerekiyor” uyarısında bulundu.
‘Türk devleti Kürtleri yok etmek istiyor’
KNK Eşbaşkanı Zeyneb Murad, “Ortadoğu coğrafyasını yeniden tasarlamaya yönelik hegemonik güçlerin planlar var. Ortadoğu’da yaşananlar da bu planın bir parçasıdır. Türklerin asıl amacı, Osmanlı devletini yenileme ve milli planı hayata geçirme hayalinin dışında, Kürt halkını yok etmektir. Türk devletinin uluslararası planda da rolü vardır. Türkiye’nin 82 vilayet vurgusu ve bunlardan bir tanesinin Musul ilini de kapsadığı, dolayısıyla Musul, Şengal ve Kerkük’ü işgal etmeyi planladıkları biliniyor. Bu saldırılara karşı Şengal’e ve genel olarak Güney Kürdistan’a yönelik tehdit ve saldırılar her geçen gün devam ediyor. Kürt siyasi partilerinin bu duruma büyük hassasiyetle yaklaşması gerekiyor. Kürt halkına karşı büyük bir plan var. Dolayısıyla birliğe ihtiyaç var. Halkımızın Kürdistan’ın ve dünyanın her yerinde örgütlenmesi, özsavunmasını güçlendirmesi ve işgali önlemesi gerekiyor” dedi.
‘Aldatma politikası’
Bahçeli’nin açıklamalarına değinen Zeyneb Murad, söylemlerin sözde ve pratikte aynı olmadığını söyledi. Zeynep Murad, “Türk devleti aldatma politikası ile süreci götürüyor. Ülke içinde Kürt sorununun çözümü için çaba harcıyorlarmış gibi kendilerini gösteriyorlar. Ancak aynı zamanda da her yerde Kürtlere saldırıyor. Bu sebeple Sayın Öcalan ile görüşme çağrıları samimi değil. Çünkü Sayın Öcalan üzerindeki tecrit devam ediyor. 43 ay sonra Sayın Öcalan’ın yeğeni İmralı’ya gitti. Ama Öcalan tecridin devam ettiğini belirtti. Çözüm demek için ve çözüm için samimi olduklarına inanabilmemiz için yasal ve hukuki zeminde adımların atılması gerekiyor. Türk hükümetinin tutumuna ve açıklamalarına güvenmiyoruz ve samimi değiller” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın çözümdeki rolü
Ortadoğu’da ki sorunların çözümünde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın rolü ve misyonuna vurgu yapan Zeyneb Murad, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtlerin bir çözüm projesi olduğunu sadece Kürt halkı değil, tüm dünya biliyor. Bu krizlerin çözümü sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma ve felsefesindedir. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için ulusal çapta başlayan ve her geçen gün genişleyen kampanyaya çok sayıda tanınmış şahsiyet ve siyasetçinin katıldığını görüyoruz. Bu da artık herkesin Öcalan’ın çözümdeki rolüne ve misyona inandığının kanıtıdır. İmralı kapılarının açılması Ortadoğu’nun kaderini değiştirecektir. Çünkü bu süreç sadece Kürtler için değil, bütün dünya için de tehlikelidir.”
‘Kobanê ruhu ile seferberliğe’
Kürtlere ve dünya halklarına çağrıda bulunan Zeynep Murad, “Bütün Kürtler ve Kürdistanlılar ve Kürt dostları bu durumu dikkatle takip etmeli ve tavır almalıdır. Tehlike sadece Rojava Kürdistan’ı için değil, Kürdistan’ın tamamı için büyük bir tehlikedir. Tüm Kürtleri ve Kürdistanlıları Kobanê ruhu ile tavır almaya, ilgili tüm güçleri ve dünya kamuoyunu Türk devleti ve ona bağlı güçlerin saldırılarını durdurmaya ve Kuzey ve Doğu Özerk Yönetiminin yanında olmaya çağırıyoruz” dedi.
Haber: Zeynep Durgut / MA