Yedi iklim dört bucakta devrimcilik yaptı o. 15 yaşındayken 1905 Devrimi’nin içindeydi, daha sonra da Arjantin’den İspanya’ya mekânı hep barikatlar ve hapishaneler oldu
Arif Mostarlı
29 Şubat 1956’da bir oyuncak fabrikasında çalışırken kalp kriziyle yere yığıldığında belki hâlâ tam tam istediklerini yapamamıştı ama dünyanın dört bir yanında yaşadığı maceralar ve uzun hapishane yıllarının yıprattığı bedeni artık bundan fazlasına dayanamazdı. Sonuçta, 10 yaşında kapısından girdiği fabrika yaşamı, 65 yaşında yine orada, makine başında sonuçlanıyordu.
Simon Radowitzky… İşçi, devrimci ve neredeyse dünya vatandaşı…
15 yaşında devrim militanı
10 Eylül veya Kasım 1891’de Ukrayna’nın küçük Stepanice köyünde bir işçi ailesinde dünyaya geldi. Aile, sanayi şehri Yekaterinoslav’a taşındı, çünkü babası çocuklarının iyi kötü bir eğitim almasını istiyordu ve Simon temel düzeyde okuma, yazma ve matematik bilgisi aldı. Ancak hepsi o kadar. 10 yaşında ailesinin yoksulluğu nedeniyle bir demirci çırağı olarak çalışmak için okulu bırakmak zorunda kaldı. Ustasının yemek masasının altındaki sert bir karyolada uyumak zorundaydı.
14 yaşında bir hırdavat fabrikasında işçiydi. İlk grevine çok erken yaşlarda katıldı, ancak bir sokak gösterisinde Kazak süvariler tarafından kılıçla göğsünden yaralanınca 6 ay boyunca hastanede yatmak zorunda kaldı. Bu arada dört ay hapis cezasını da yattı çıktı. 1905 Devrimi sırasında henüz 15 yaşında olduğu halde çalıştığı fabrikanın Sovyet ikinci sekreteri seçildi. 1905’in ardından gelen yenilgi yıllarında baskılar artınca Simon, Sibirya’ya sürülmekten kaçmak için ülkesini terk etti.
Arjantin ve grevler
Mart 1908’de tamirci olarak çalıştığı Arjantin’e geldi. Oradaki anarşist basını, özellikle de La Protesta’yı okumaya başladı ve Petrov, Karaschin, Ragapelov, Scutz ve Buwitz’in de dahil olduğu bir grup Rus anarşist sürgünle ilişki kurdu ve bazılarıyla bir apartman dairesinde yaşadı.
1 Mayıs 1909’da Plaza Lorea’daki büyük işçi mitingine katıldı. Bu onun açısından korkunç bir deneyimdi. O gün, polis şefi Albay Ramon Falcon komutasındaki bir süvari müfrezesi kalabalığa saldırdı, 12 işçiyi öldürüp 100’den fazlasını da yaraladı. Falcon, bununla da yetinmeyip işçilere karşı büyük bir terör dalgası başlatmış, “Rus Yahudi kışkırtıcıları” hedef tahtasına koymuştu.
Hesaplaşma zamanı
Radowitzky, aslında nazik bir ruhtu ve devrimci mücadelede mümkün olduğunca az şiddet kullanılmasını her zaman savunmuştu. Ama bu kez durum farklıydı; çoğunu tanıdığı 12 işçinin katledilmesini hiç içine sindiremedi.
Sonunda kararını verdi. Falcon’a bir cenaze servisi dönüşünde pusu kurdu ve arabasına bomba attı. Falcon ağır yaralanıp bir süre sonra ölürken, Radowitzky çok uzak olmayan bir yerde yakalandı. Önce ölüm cezası istediler ama kuzeni, onun 18 yaşında olduğunu kanıtlayan bir belge sununca dişlerini gıcırdatarak süresiz hapis cezasına çarptırdılar ve hücre günleri başladı.
Önce Ulusal Cezaevi’ndeydi, sonra aralarında 2 ünlü anarşistin de bulunduğu 13 mahkûmun firarı bahane edilerek Patagonya’daki korkunç Ushuaia hapishanesine nakledildi. Ushuaia’da Radowitzky muazzam bir karakter gücü gösterdi. Yapılan tüm aşağılamalara karşı çıktı, tutsakların sözcüsü oldu, açlık grevlerine ve protestolara öncülük etti. Bu, elbette işkencelerin artışı anlamına geliyordu. 1918’de vali yardımcısı ve 3 gardiyan tarafından tecavüze uğradı.
Firar ve tahliye
Tecavüz haberi Buenos Aires’te patlayınca ortalık karıştı. Anarşist hareket büyük bir kampanya başlattı, Radowitzky, işçi toplantılarında ve meclislerinde söylenen şarkıların konusu oldu. Sonunda beklemekten bıkan bazı yoldaşları onun kaçışını planladılar ama bu da bir talihsizlikle sonuçlandı. Radowitzky’yi kaçırıp bindirdikleri yelkenli, Şili Donanması tarafından durduruldu ve Radowitzky, 23 günlük özgürlükten sonra hapishaneye geri gönderildi. Ocak 1921’e kadar hücre hapsi ve yarım tayınla cezalandırıldı.
Ancak kampanyalar devam etti ve nihayet 20 yıllık cehennemden sonra 1930’da serbest bırakıldı. Arjantin’den kovuldu, Uruguay’a sığındı. Ama oradaki hayatı da kısa sürdü. Oradaki politik harekete katılımı yeniden tutuklanmasına ve sürülmesine yol açtı.
Bir savaştan diğerine
İspanyol Devrimi patlak verdiğinde hiç tereddüt etmedi. 1936’da İspanya’daydı. Bozulan sağlığını umursamayıp ünlü 28. Tümen ile Aragon cephesine gitti. Daha sonra da anarko-sendikalist sendika CNT’nin kültürel bölümü için Barselona’da çalıştı. Franco savaşı kazanınca Fransa’ya geçmek zorunda kaldı, orada da pek çok kişi gibi toplama kampına kapatıldı.
Sonraki durak Meksika’ydı. Savaştan sonra Avrupa’daki siyasi mültecilere yardım etmek için Uluslararası Kurtarma ve Yardım Komitesi’nin Meksika şubesinde gıda paketleri göndererek çalıştı. Meksika’daki anarşist yayınlar için yazdı.
Ama artık sağlığı ciddi şekilde kötüleşmişti. Çoğu zamanı hastanede geçiyor, hastanede olmadığında da eski bir apartmanın çatı katında yaşıyordu. Sonunda kalp krizi onu aramızdan aldığında, geriye büyük bir mücadele mirası bıraktı.