Mültecilere yönelik ırkçı saldırılar sebebiyle linç edilme korkusu yaşadığını belirten mülteciler, ‘Türkiyeli’ oldukları düşünülsün diye Türkçe konuşmaya çalışıyor
Kayseri’de 30 Haziran’da Suriyelilere yönelik ırkçı saldırılar, Hatay, Riha ve Dîlok gibi mültecilerin yoğun yaşadığı kentlere yayıldı. Dîlok’ta yoksul gecekondu mahallelerinde yaşayan mültecilerin birçoğu saldırı tehdidi nedeniyle 2 gün boyunca işlettikleri dükkanlarını açamadı.
Saldırıların ardından sokağa çıkan polisler ve her yere konumlanan mobil Göç İdare Merkezi’ne ait dolmuşlar kentte Suriyeli mülteci avına çıktı. Bir yandan saldırı korkusu yaşayan mülteciler, geri gönderilmemek için sokağa dahi çıkamayacak hale geldi.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ceylan Şahinli’ye konuşan mülteciler, tek istediklerinin “insanca yaşam” olduğunu ifade etti.
‘2 gün dükkan açamadık’
20 yıldır Dîlok’ta yaşayan ve hala oturum verilmeyen 4 çocuk annesi S.B., 3 kuşaktır “mülteci olma” deneyimi yaşıyor.
Aslen Cizreli olan ailesinin 95 yıl önce kendi aralarında çıkan toprak anlaşmazlığı sebebiyle Suriye’ye göçertildiğini kaydeden S.B., “Resmiyette göçmen sayılıyorum ama asıl memleketim bugün Türkiye sınırlarında. Üzerimize toprak kalmasın, hak iddia etmeyelim diye sürüldük. Bugün Suriyeliyiz ve bu sebeple bir zulüm ile karşı karşıyayız” dedi.
Yaşadığı mahallede terzi olarak çalışan S.B., 2 gün boyunca dükkanını hiç açmadığını, 2 günün ardından saldırı korkusuyla açtığı dükkanın kepengini kapalı tuttuğunu kaydetti.
Değişen prosedürler
Türkiye’de mülteciler/göçmenler için uygulanan prosedürlerin sık sık değişmesi sebebiyle normal günlerde de sokağa çıkmaya çekindiklerini vurgulayan S.B., “Kimliği yanında değil diye insanları sınır dışı etmek istiyorlar. Başka bir kentte kavga eden mülteciler nedeniyle gelip Antep’teki Suriyeli’nin kapısını taşlıyorlar” diye konuştu.
‘Eşit yaşam istiyoruz’
“Biz de insan gibi yaşamak istiyoruz” diyen S.B., “Burada Türkiye vatandaşlığı olanlara 5 bin TL dedikleri kirayı Suriyeli isteyince 20 bin TL’ye çıkartıyor. Eşit bir yaşam istiyoruz. Biz kurdun ağzındaki kuzu olmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Suriyeli bir Kürt olduğunu ifade eden S.B., bugün istese de ülkesine dönemeyeceğini belirterek, “Buraya göç etmek zorunda kalan insanların bir çoğunun, evleri yakıldığı, yıkıldı. Birçoğu istese de kentine dönemez” dedi.
‘Korkudan Türkçe konuşuyorlar’
Suriyeli komşularının uğradıkları bazı haksızlıklara değinen S.B., “Burada bazı insanlar, Suriyeli komşularının evlerinin önüne çöp bırakıyor, hatta bazıları alt katta yaşayan komşularının üzerine çöp döküyor, tükürüyor, kötü sözler söylüyor. Ancak buna maruz kalan aileler sınır dışı edilme korkusuyla ses çıkaramıyor. Buradaki Suriyelilerin çoğu sadece Türkçe konuşmaya başladı ki çarşıda pazarda biri sorarsa ‘ben Türkiyeliyim’ diyebilsin ve kimse ona karışmasın” diye konuştu.
‘Saat başı kontrol ediliyorum’
Halep’te yaşayan bir Kürt aile iken savaşın başlamasıyla 2013’te Dîlok’a göç etmek zorunda kaldıklarını ifade eden ismini vermek istemeyen mülteci yurttaş ise, “Burada 24 saat dükkanı açık tuttuğumuzda ancak geçinecek parayı kazanıyoruz. Benim 6 çocuğum var. Suriye’de 10 yıllık birikimimle aldığım bir arabam vardı. Olayların başlamasıyla Suriyeli komşularımız, arkadaşlarımız arayıp, ‘arabaları yakıyorlar’ dediler. Ben arabamı güvenli bir yere koydum. Sonra baktık ki iş büyüyor evden çıkamayacak duruma geldik. Burada Türkiyeli Kürt komşularımız var. Bizlere telefon edip, ‘Size yapılan bize yapılmıştır’ dediler, yanımızda oldular. Çok korktuk, hala korkuyoruz. Eşim her saat başı arayıp saldırıya uğrayıp uğramadığımı kontrol ediyor” ifadelerini kullandı.
DÎLOK