Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken ÖHD’li avukat Nagehan Avçil, İmralı Cezaevi’nde tecridin cezaevlerine yansıdığını tecridin ‘işkence metoduna’ dönüştüğünü ifade etti
Cezaevlerinde ağır insan hakları ihlallerine maruz kalan tutuklular, temel hakları için gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle soruşturmalarla karşı karşıya bırakılıyor. Antalya Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde kalan E.N.K., H.E., H.O., M.O., M.E.T., M.D., T.B. ve Z.E. adlı tutuklular hakkında da 12 Aralık 2022’de koğuş penceresine takılan telleri tahrip ettikleri iddiasıyla “kamu malına zarar verme” suçundan hem idari hem de adli soruşturma açıldı. Yaşam alanları kısıtlanan tutuklular hakkında, koğuş pencerelerinin üzerinde bulunan tel örgüleri içeriye hava girmesi için araladıkları için dava açıldı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Nagehan Avçil, Antalya Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutukluların yaşadığı hak ihlallerini Mezopotamya Ajansı’ndan Hamdullah Yağız Kesen’e değerlendirerek, uygulamaların İmralı tecrit sisteminin yansımaları olduğunu söyledi. Av. Avçil, Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nin keyfi uygulamaların merkezi haline geldiğini, siyasi tutukluların tekli hücreye konulduğunu, tutukluların günlük bir saat havalandırmaya çıkarıldığını anlattı.
‘İmralı’da uygulananlar diğer cezaevlerine sirayet ettirildi’
Avçil, Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinin 1-3 kişilik odaları (koğuş) bulunan, “güvenlik” anlamında özel tasarlanmış cezaevleri olduğuna dikkat çekerek, tecrit koşullarının en yoğun uygulandığı yerler olduğunu vurguladı. Avçil, “Dünya üzerinde eşi görülmemiş ağır tecrit koşulları İmralı Hapishanesi’nde uygulanmaktadır. İmralı Hapishanesi’nde uygulanan her hukuksuzluk, sonrasında diğer hapishanelere sirayet ettirilmektedir” dedi.
‘Sessiz kalınırsa koşullar ağırlaşır’
İmralı tecridinin bir işkence metodu olarak tüm cezaevlerinde politika halini aldığını dile getiren Avçil, Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nin de bunun bir örneği olduğunu söyledi. Avçil, tutuklular hakkında açılan davaya değinerek, “Antalya özellikle yaz aylarında oldukça sıcak ve nemli bir havaya sahip. Mahpuslar günün 23 saatini hücrede geçirmek zorunda bırakılıyor. Buna karşın pencerelere dahi sıkı tel örgüler örülerek, nefes almaları dahi engelleniyor. Bu açıkça işkencedir. Tüm sosyal hakları elinden alınmış mahpuslar, aynı zamanda her açıdan nefessiz bırakılmak isteniyor. Baştan beri ifade ettiğimiz tecridin her defasında ne şekilde ağırlaştığının resmidir. Eğer toplum tecride karşı sessiz kalırsa, daha ağır koşullar dayatılacaktır. Mahpusların yargılama sürecinin takipçisiyiz. Aynı zamanda ÖHD olarak yakın zamanda Antalya Yüksek Güvenlikli Hapishanesine yeni bir ziyaret gerçekleştirerek, mahpuslara dönük bu işkence koşullarının sonlandırılması için hukuki başvurularımızı da yapacağız” ifadelerini kullandı.
‘Tam izolasyon uygulanıyor’
Yeni cezaevleri ile tutuklulara dönük hak ihlallerinin arttığını dile getiren Avçil, İdare ve Gözlem Kurulu’nun aldığı kararlarla bu durumun derinleştiğini kaydetti. Avçil, “Bununla birlikte ağırlaşan tecrit koşulları ile mahpuslar üzerinde tam izolasyon uygulanmak isteniyor. Özellikle siyasi mahpuslara keyfi disiplin soruşturmaları açılarak, koşulları hukuk kılıfı ile ağırlaştırılıyor. Kürtçe yayınların yasaklanması, içerisinde Kürt dili ve kültürüne dair anlatım bulunan kitaplara hapishane idareleri tarafından el konuluyor. Siyasi ve adli mahpusların koşulları dahi tamamen farklı. Bir süre önce Bandırma 2 Nolu Hapishanesi’ne gerçekleştirdiğimiz ziyarette, siyasi mahpusların yemek miktarında dahi adli mahpuslarla aynı koşullara sahip olmadığını ilettiler. Hapishanelerin tamamında keyfi uygulamalar mevcutken, siyasi mahpuslara dönük düşman hukuku uygulandığı açıkça görülüyor” diye belirtti.
ANTALYA