Tekirdağ HDK soruşturması kapsamında ‘örgüt üyesi’ oldukları iddiasıyla yargılanan 38 kişinin adli kontrolü kaldırılırken, duruşma 14 Kasım’a ertelendi
Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla 38 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması Tekirdağ Adliyesi 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuksuz yargılanan HDK’lilerin birçoğu salonda hazır bulunurken, bir kişi mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. 4 kişi ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi müdafi avukatlarda salonda hazır bulundu. Duruşmayı HDK Eşsözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek’in yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul ve Tekirdağ il, ilçe yöneticileri ve eski HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu takip etti.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ilk olarak Murat Mutlu savunma yaparak, HDK’nin “terör örgütü” olarak lanse edilmeye çalışıldığını ve bu şekilde yargılandıklarını söyledi. “HDK nasıl bir silahlı örgüt, anlamıyorum” diyen Mutlu, suç unsurunu oluşturacak durumların olmadığını, HDK’nin legal çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Kendisine yöneltilen tüm suçlamaların asılsız olduğunu söyleyen Mutlu, “Yapılan tüm eylemler, açıklamalar polis eşliğinde yapıldı. Sonra ‘Terör örgütü’ diyerek, dava açıldı” dedi.
Edebiyatçı Soydan: Kalemimden başka silahım yok
İddianamede 140 kez isminin geçtiğini aktaran Edebiyatçı Seyit Soydan ‘iftira’ içeren iddiaların olduğunu söyledi. İllegal her hangi bir oluşumun üyesi olmadığını vurgulayan Soydan, “HDK demokratik bir platformdur. İçinde yer alan kurumlar, partiler hala faaliyetlerine devam ediyor. Savcılık sürekli ortada olmayan örgütten bahsediyor. Ortada silah bomba olmayınca muhalif kimliğim suç sayıldı” diye konuştu. Sanal medyada iktidarı eleştirme özgürlüğü olması gerekirken, suç sayıldığına dikkat çeken Soydan, “Ama Savcılık beni ‘silahlı terör örgütüne üye’ olmakla suçluyor. Benim kalemimden başka silahım yok. Hiç kimse muhalif olduğu için tutuklanmamalı. HDK’ye üye olsaydım söylerdim. Çünkü yasal ve suç değil. Sosyal medya paylaşımlarıma dönük suçlamaları kabul etmiyorum. Bana dönük tüm sulamaları reddediyorum” diyerek, beraatını talep etti.
‘Düşüncemden dolayı yargılanıyorum’
Ardından savunma yapan Alev Ateş, HDK’nin yasal bir platform olduğunun altını çizdi. HDP Çorlu ilçe Eşbaşkanlığı yaptığı sürede gerçekleştirdiği faaliyetler nedeniyle suçlandığını dile getiren Ateş, “Siyasi düşünce kimliğimden dolayı legal çalışmalarım olmuştur. Ben o dönem legal çalışma yaptığım için telefonda da yaptığım konuşmalar tamamen legal konuşmalardır. Katıldığım eylemler yasa dışı örgütle alakası yoktur. Bu basın açıklamaları polis müdahalesi olmadan sonlanmıştır” diyerek, suçlamaları kabul etmediğini beyan etti. Tanık Evin Filiz, bir süre parti çalışmalarına katıldığını ve davranışlarından kaynaklı partiden ihraç edildiğini aktaran Ateş, Filiz’in kendisine iftira attığını ve verdiği ifadeleri kabul etmediğini söyledi. Hayatında hiçbir şekilde Amed’e gitmediğini ve gizli tanıklardan birinin kendisi için böyle bir iddiada bulunduğunu aktaran Ateş, “Bunu iddia eden ispatlasın” dedi.
Kürtlerden bahsetmek örgüt propagandası sayılıyor
“Örgüt üyeliği ve propagandası yapmakla” suçlandığını söyleyen Ömer Güven, “Eğer bugün Kürtler eziliyorsa, 2’nci sınıf muamelesi görüyorsa, bunları dile getirirseniz rahatlıkla propaganda yapıldığı söyleniyor. Bir sözün Abdullah Öcalan ya da farklı kişiler tarafından dile getirilmesi sonrası bizim dile getirmemiz suç sayılamaz. Bütün iddiaları reddediyorum. Düşüncelerini özgürce ifade etmek meşrudur. Basın açıklaması da, yürüyüşte, eylemde yaparım. Bunlar suç değil. Savcılık ifadesinde de bunların suç olmadığı belirtiliyor. Biz hukuka aykırı, gayri-meşru bir faaliyet içinde olmamışız. Evimde yasaklı bir kitap bulundurdum. El koyuldu. Okumak için alıp, bulundurdum. İddianamesinde yer alması kadar absürt bir durum olamaz” ifadelerini kullandı. Yaptığı tüm çalışmaların yasal çerçevede olduğunu belirten Güven, beraatını talep etti.
HDK sivil inisiyatiftir
Gözaltına alınma ve savcılıkta ifade verme sürecini anlatan Hilal Civil Bakır, söylenen şeylerin gerçeklerle ilgisi olmadığını vurguladı. Meclis’te temsil edilen ve yasal bir parti olan HDP’nin üyesi olduğunu dile getiren Bakır, “HDP’nin bu iddianamede hiç adı geçmeden HDK’yi örgüt olarak tanımlanıp, hepimiz üyeymişiz gibi gösteriliyor. HDK bir sivil inisiyatiftir. HDK silahlı bir örgütse, neden silahları yok? Bunları soramıyoruz. Bakır, “ ‘Evine HDP’liler gelmiş’ denilmiş. Biz sol-sosyalist insanlarız. Evimize HDP’li arkadaşlarımız, dostlarımız gelebilir. Gelmeyin mi diyelim? Bu zorlama iddialardan ve iftiralardan ibaret iddianameyi reddediyorum” diyerek, beraatını talep etti.
Siyasi faaliyetlerinin yasal çerçevede olduğunu belirten Fisun İşcan, Evin Filiz’in verdiği ifadelerin iftira olduğunu söyledi. İşcan, iddianameyi reddettiğini söyleyerek, beraatını talep etti.
‘Savcılık sorumludur’
Anayasal olarak istediği bir partiden yer almaya hakkı olduğunu vurgulayan Hasan Hergül, “Bunu kimse engelleyemez. HDP içinde yer aldım ama bazı nedenlerden ayrıldım. Sonra bir polis baskınıyla geri döndüm. Ailemi, çocuklarımı mağdur ettiler. Benim ailem ve çocuklarımın yaşadığı tüm olumsuzluklardan savcılık sorumludur. Bu arkadaşlarla yargılandığım için onur duyuyorum. HDK ile ilgili görüşlerimizi birbirimize sunmamız suç mu?” diye sordu.
Kurgu iddianame
Kendisine yöneltilen suçları reddeden Betül Tuncel, “Korkunç kurgusal bir iddianame karşımıza çıktı. ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’la suçlanıyorum. Çocuğuma oyuncak silah bile almış değilim. 2014-2018 yıllarında HDP üyesi olarak çalıştım. Bana yöneltilen suçlamalardaki tüm çalışmalar HDP’nin yasal çalışmalarıdır. Partim için legal çalışmalar yaptım. İllegal hiçbir çalışmada yer almadım” diyerek, beraatını talep etti.
SEGBİS ile duruşmaya katılan Hüseyin Bağcı, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatını talep etti. Yine SEGBİS ile duruşmaya katılan Feyaz Şahin,”Yasal yollarla yurt dışına çıktım. Bir suç unsuru olarak önüme koyulmuş. Keşke bu yasal yollarla nereye gittiğim araştırılsaydı. 3 kere Kıbrıs’a askeri görevimi yapmaya gitmiştim. Keşke bunu araştırsalardı. Böyle boş şeylerle vaktimizin alınmamasını isterdim. Gerçek suçluların yargılanmasını isterdim” diye konuştu.
Ardından ara verildi.
Verilen aranın ardından Ercan Ögeday savunma yaptı. Çorlu’daki ekolojik faaliyetlerin yasal çerçevede olduğunu belirten Ögeday, beraatını talep etti. Ek savunma verilen Ögeday, propaganda suçu işlemediğini ve katıldığı eylemelerin yasal olduğunu belirtti.
‘Cezaevinde dilimi öğrendim’
HDP’nin şölen ve kutlamalarında şarkılar söylediğini aktaran Emin Şen, “Ha gerilla”, “Biji biji YPG” ve “Herne peş” şarkılarını söylediği iddialarına, “Biz asimile edildiğimiz için kendi anadilimizi anlamıyorduk. Cezaevinde dilimi öğrendim. Söylediğim şarkıları anlamını bilmeden söylüyordum.”
Kerem Tosun ise, kendisine dönük suçlamalara dair şunları kaydetti: “Ben bir Kürdüm. ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ demek zorunda değilim. Bir Türk nasıl anadilinde eğitim görebiliyorsa, ben de bu hakka sahip olmak istiyorum, talep ediyorum. Roboski katliamıyla ilgili yöneltilen bir suçlama var. Suçsuz yere katledilen 34 insan için yapılan bir basın açıklamasına katılmışım. Eğer yasa dışı bir şey olsaydı, evimize girip çocuklarımızın yanında bizi gözaltına alabiliyorsa, orada da alabilirdi. Kobanê eylemelerinde yürüyüş yaptığımız söyleniyor. Bu yasa dışıysa o zaman polis yürüyüşü yaptığımız sırada müdahale etseydi. Yasa dışı her hangi bir şey yapmadık. Paris’te katledilen kişilerle ilgili yapılan basın açıklamasını katıldığımı yazmışlar. Hatırlamıyorum ama katıldıysam da yasal çerçevede.”
HDK’nin tamamen yasal bir yapı olduğunu vurgulayan Tosun, suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
Eyyüp Ülgen de savunma yaparak, katıldığı basın açıklamaların yasal olduğunu söyledi. Ülgen, yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek, beraatını talep etti.
Gözaltına alındığı süreçte HDP İl Eşbaşkanı olduğunu dile getiren Yakup Aslan, “Her hangi bir illegal yapının üyesi değilim. Evet hala HDP’nin içinde siyaset yapıyorum. Yaptığım siyaset CHP, MHP ve AKP’ye ne kadar haksa bize de, HDP’ye de hak” diye konuştu.
‘HDK yasal oluşum’
Kendisine yöneltilen suçları kabul etmeyen Mehmet Mermer, “Ben HDK’nin yasal oluşum olduğunu biliyorum. İllegal bir faaliyetim olmamıştır. 2016 yılında telefon konuşmalarımın önüme suç olarak konulması kabul edilemez. Dernek üyelikleri hakkında iddiaları hukuk dışıdır. Cemevi olan bir derneğe üye olmak, nasıl inanı yasa dışı örgüt üyesi yapar? Kaldı ki bu derneklere üyeliğim kağıt üstüdür” diyerek, beraatını talep etti.
Sağlık sorunlarından kaynaklı 9 yıldır hiçbir gösteri, yürüyüş ve basın açıklamasına katılamadığını kaydeden Tuncer Rençber, “Sadece 2018’de seçim çalışmalarına katıldım. O da sağlık sorunlarımdan kaynaklı bırakmak zorunda kaldım. Ben önüme konulan bütün suçlamalardan yargılandım ve beraat ettim. Şimdi tekrardan önüme konuluyor. Bu mahkemelere gidip gelmelerden sağlık sorunlarını bir tarafa bıraktım. Legal siyasetin dışında bir çalışmaya katılmadım. HDP üyesiyim. Sağlığım el verseydi yine HDP’de çalışma yürütürdüm. Ama sağlığım el vermiyor. HDK sivil toplum kuruluşu ve siyasi partilerden meydana gelen bir oluşum. Çağırılsaydım belki toplantılarına katılırdım. Çünkü legal bir zemin” ifadelerini kullanarak, beraatını talep etti.
Siyasi tutumla yazılmış iddianame
2015 yılında HDP Tekirdağ Eşbaşkanlığı yaptığını ve şu anda da HDP’nin Genel Merkez yöneticiliği yaptığını söyleyen Kenan Yıldız, “Gizli saklı bir şeyi olmayan topluma karşı sorumluluğu olan siyasi figürüz. İddianameyi okudum. Net bir şekilde siyasi tavırla, tutuma yazılmış bir iddianame. Tekirdağ’da demokratik siyaseti, HDP’yi ve anayasal hakkını hedefe koyan bir siyasi operasyondur” diye konuştu. HDK’nin “terör örgütü” iddialarına karşı herhangi bir yargı kararın olmadığına dikkat çeken Yıldız, “Savcının kendi kişisel, siyasi görüşü” dedi. Dosya Savcısı’nın 3 yıl önce, MHP yöneticiliği yaptığı bilgisini paylaşan Yıldız, “Siyasi bir yargılamanın hukuki savunması güçtür. İddianame baştan aşağı tezatlarla dolu. HDK’nin ismi geçen hiçbir tape kaydım yok. Telefonumdan edinilmiş herhangi bir bilgi yok. İddia makamı nasıl suçlama yapacak? Hemen elinin altındaki bir iftiracıya ‘Bu terörist HDK’yle bağlantı’ dedirtecek” ifadelerini kullandı.
Savunma yapanların tamamına HDK’den delege teklifi gelip, gelmediği, HDK Kongresi’ne katılıp katılmadıkları ve yurt dışına çıkma nedenleri soruldu. Ayrıca HDK’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bir projesi olup olmadığı soruldu.
HDK’lilerin beyanları ardından mahkeme iddia makamına söz verdi. İddia makamı, iddianame tebliğ edilmeyen yargılanan Emin Orhan ve Abdurrahman Öztürk’ün daha sonra beyan verme taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etti. İddia makamı, yargılananlar hakkında süren adli kontrol şeklindeki ceza uygulamalarının kaldırılmasına yönelik talebin ise reddine karar verilmesini talep etti.
Duruşma ertelendi
Ardından kararın açıklanması için ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan Mahkeme Başkanı, adli kontrollerin kaldırılmasına ve dinlenmeyen gizli tanık ve HDK’lilerin dinlenmesi gerekçesiyle duruşmayı 14 Kasım’a erteledi.
Kaynak: MA