HDP’nin ittifak politikalarına önem vermesi, stratejik amaç ve hedeflerle yaklaşması doğru bir karar ve yaklaşımdır. HDP’nin dayandığı ve partiye gerçek karakterini veren bir bileşen partisi olmasıdır. Demokratik hüviyetinin oluşması ve korunmasında bu karakterinin asla zedelenmemesi gerekir
Abdulmelik Ş. Bekir
HDP seçim sürecine ilişkin değerlendirme süreci başlattı. Muhasebe sürecinin sağlıklı yürümesi ve istenilen sonuçların alınması için herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Süreç sadece HDP’ye eleştiri yapıp özeleştiri yapmakla sınırlı tutulmamalıdır. Elbette HDP ve bileşenleri gerekli özeleştiriyi yapmalıdır. Ancak sadece HDP’nin özeleştirisiyle sınırlandırılan bir süreç Kürt siyasal hareketinin eleştiri özeleştiri geleneği ve mekanizmasına uygun olmayacaktır. Herkes kendini sürecin içinde görmeli, eksik ve yetersizliğinin farkına varmalı ve özeleştirisini vermelidir. Herkesin dahil olduğu ve katkı sağladığı muhasebe süreci siyasetin toplumsallaşması, kolektif aklın açığa çıkması ve mücadelenin yenilenerek, büyüyerek devam etmesine hizmet edecektir.
Yürütülen süreç içinde değerlendirilecek birçok başlık var. Seçim öncesi ve sonrası en fazla tartışılan ve eleştiri konusu olan konulardan biri de ittifak politikasıydı. Özellikle TİP odaklı yürütülen tartışmalar ittifak politikasından umut edilen sinerjiyi yaratmadığı gibi aksine HDP’nin gündemini kendi siyasetini anlatmaktan çok enerjisini içe dönük harcamasına neden oldu. Açığa çıkan sonuçlar üzerinde de şimdi ittifaklarla büyüme stratejisinin başarısızlığına ve yanlışlığına zemin yapılmaktadır. Bu noktada öncelikle iki hususu ayırmakta fayda var. İttifak politikasının stratejik ve taktik yönleridir. Kabul etmek gerekir ki HDP’nin TİP ile ittifakı doğru yönetilmemesi ve yanlış taktik adımlar sonucu başarılı olmamıştır. Ancak bu pratiğin yarattığı sonuçlar genel olarak ittifak stratejisinin yanlışlığına yorumlanamaz.
HDP’nin ittifak stratejisini doğru yürütmediği bir gerçek. Bunun birçok nedeni olabilir. Birincisi, HDP’nin oluşum süreci içinde yer alan, ittifak stratejisinin gelişimine katkı sunan çok sayıdaki yetkin kadrolarının ya zindana atılması ya da sürgüne gitmek zorunda kalması ve nitelik kaybına uğramasıdır. İkincisi, yoğun saldırı altında genel stratejik hedeflerin ihmal edilmesi ve güncel politik konulara hapsolmasıdır. Üçüncüsü, siyasetini gereğinden fazla parlamento ve temsili siyasetle sınırlaması, hedeflerini yeterli düzeyde halka anlatmaması ve ulaştırmaması. Dördüncüsü, Üçüncü Yol siyasetini Türkiye’de sistemin iki ucu olan Cumhur ve Millet ittifaklarının dayattığı denklemi aşamaması ve alternatifliğini ortaya koymakta yetersiz kalmasıdır. Beşincisi ve belki de en önemlisi ittifak stratejisinin hedef ve amaçlarını yeterli düzeyde tabanına anlatamaması ve benimsetmemesidir. Altıncısı, ittifak ettiği güçlerle, özellikle TİP ile yeterli düzeyde amaç ve hedef birliğine varamaması. HDP stratejik amaçları, uzun erimli hedefleri gözetirken, ittifak yaptığı güçler ağırlıklı olarak seçim gibi güncel politikaları önceledi. Bu ve benzeri nedenlere yenileri de eklenebilir.
HDP’nin ittifak politikalarına önem vermesi, stratejik amaç ve hedeflerle yaklaşması doğru bir karar ve yaklaşımdır. HDP’nin dayandığı ve partiye gerçek karakterini veren bir bileşen partisi olmasıdır. Demokratik hüviyetinin oluşması ve korunmasında bu karakterinin asla zedelenmemesi gerekir. Ne zaman bileşen hukukunu zedeleyen, ihmal eden yaklaşım ve anlayışlar gelişirse o zaman HDP, bina edildiği fikriyatıyla ters düşmüş olur. Sayın Öcalan Üçüncü Yol siyasetinin somutlaşmış hali olarak HDP’yi önerirken demokratik özünü koruyarak büyümesi için en fazla dikkat çektiği husus budur. HDP’de bileşen ve ittifak hukuku kesinlikle taktik bir yaklaşım değildir. Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın esasını oluşturan stratejik yaklaşımın gereğidir. Nitekim Kürt demokratik siyasetini yıllarca sıkıştığı yüzde 5-6 bandından çıkararak yüzde 13 bandına taşıyan da bu demokratik karakteri oldu. Bugün HDP/Yeşil Sol Parti’nin oylarının düşmesinin bir nedeni de özünü oluşturan temel kriterlerin ihmal edilmesidir.
İttifak stratejisi, kapitalist modernitenin kendini var etmek için farklılıkları baskı, şiddet politikalarıyla asimile ederek homojen birlik sağlama stratejisine karşı; demokratik modernitenin farklılıkların özgünlüklerini koruyarak eşitlik temelinde heterojen birlik geliştirme stratejisidir. Bir siyasal yönetim formu olarak konfederal modelin gereğidir. Bileşen ve ittifakların özgünlüklerini korumaya gerekli önemi vermeyen her büyüme ve birlik sağlama çabası ve siyaseti farklılıkları asimilasyon ve entegrasyonla eritmekle sonuçlanır. Bu da demokratik olmadığı gibi radikal demokrasi hiç değildir. Radikal demokrasinin infazı anlamına gelir ki kapitalist modernite güçlerinin yaptığı da tam da budur. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türkiye’de ulus devlet zihniyetinin Kürtler başta olmak üzere farklı etnik, inanç, kültür ve kimliklere devlet zoruyla dayattığı da bu homojenleştirici, tektipleştirici siyasettir. Buna alternatif olma iddiasında olan Üçüncü Yol siyasetinin ittifak stratejisinin yadsınması ve yanlışlanması Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın inkarı anlamına gelir.
Bu bağlamda ittifak politikasında iyi yönetilemeyen bir pratik üzerinden ittifaklarla büyüme stratejisini mahkum etmek Kürt halkına ve mücadelesine büyük zarar verecektir. Resmi devlet ideolojisinin temel stratejilerinden birisi de Kürt halkını Türkiye halklarından tecrit etmek ve marjinalleştirerek Kürdistan’a hapsetmektir. Bu stratejiyle Kürt düşmanlığını diğer halklara mal etmekte ve Kürt soykırımını tamamlama stratejisini için desteğe tevil etmektedir. Resmi ideolojinin yarattığı denklemi aşmak için Türkiye’de yaşayan halkların muhafazakar, sol, sosyalist, demokratik çevreleriyle ortak mücadele zemini oluşturmak, ittifaklar geliştirmek; demokratik siyasete kapatılan çevrelere ulaşılmadığı sürece Kürt karşıtı denklem sadece Kürt halkının mücadelesiyle zorlansa da sonuca gitmek oldukça zordur. Bu sadece Kuzey Kürdistan için değil dört parça ve Ortadoğu’da Kürt düşmanlığı üzerinden esir alınan tüm halklar için geçerli bir meseledir. Kürt demokratik siyaseti ittifaklarla bu kısır döngüyü aşmak için Türkiye, İran, Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgesel ve küresel düzeyde halklarla ittifak stratejisi izlemektedir. Kürt halkının ulus devlet zihniyetiyle düşmanlaştırılarak ezilmesinin ve diğer halkların da bunun üzerinden sömürülmesine karşı ittifaklar geliştirme stratejisi izlemektedir. Ancak bu stratejinin örgütlü yapılarca hem Kürt halkına hem de diğer halklara yeterince anlatılmaması özelde Türkiye’de, genelde Ortadoğu’da Kürt siyasal hareketinin zorlanmasını beraberinde getirmiştir.
Dolayısıyla HDP’nin muhasebe sürecini yürütürken öncelikle ittifak politikasının temel parametrelerini tabanıyla kapsamlı bir şekilde tartışması, amaç ve hedeflerini anlatması ve gerekli kabulü sağlaması gerekir. Zira bir strateji ne kadar doğru olursa olsun tabanda gerekli desteği almadıkça pratikte başarısız olur. Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın pratik mücadele hattı, biçimi olarak Üçüncü Yol çizgisinin geliştirilmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. HDP dayandığı paradigmal zemin ve unsurların anlatımını ve halklara ulaştırılmasını daha fazla gündemine almalıdır. Fikriyatını ve gücünü buradan alıyor. Kendini sadece parlamenter sistemle sınırlaması nüfuzunu azalttığı gibi alternatif olma iddiasını da zayıflatıyor. Aynı şekilde tabanının ittifak stratejisine yönelik samimi eleştirileriyle; Kürt siyasetinin halklarla buluşmasını kendisi için büyük tehlike olarak gören resmi ideolojinin operasyonlarını da ayrıştırmasını iyi yapmalıdır. Tabanın eleştirilerinden güç alarak, resmi ideolojinin Kürt siyasetini dizayn operasyonlarına ve marjinalleştirme hamlelerine karşı gerekli tedbirleri ve mücadeleyi örmelidir. İttifaklarla büyüme stratejisinde ısrar etmeli ancak seçim eksenli gelişen eksik ve yetersiz ittifak pratiklerinden de gerekli dersleri alarak düzeltme yapmalıdır.