Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı bileşenlerinden KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ile konuştuk: Devlet, Kürt meselesini 100 yıldır ne çözebiliyor ne de sürdürebiliyor. Devletin aklı, “demokrasiyi, temel hakları geliştirirsem Kürtler yararlanır” şeklinde çalışıyor. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı bu kilidi açmak istiyor
Selman Çiçek
Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri HDP ve Yeşil Sol Parti ile birlikte Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) ve Azadi Partisi’nin içerisinde yer aldığı Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı kuruluşunu ve seçim deklarasyonunu ilan etti. İttifak bileşenlerinden Kurdistan Komünist Partisi Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti Wan adayı Sinan Çiftyürek, gazetemize ittifakın ilke ve amaçlarını değerlendirdi.
- Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı hangi ilkeler etrafında kuruldu ve hedefleri nelerdir?
2023 seçimleri herkes için önemlidir. Kürt halkı için hayli hayli önemlidir. Bu seneki seçimler, blok ve ittifaklar seçimine dönüştü. Herkes blok ve ittifak oluşturuyor. Türkiye demokrasi güçleri, emek, demokrasi ve özgürlük ittifakını oluşturdular. Bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan Kürtlerin, bu seçime ittifak ile girmesidir. Bunu tartıştık. Sonuç olarak herkesin ortak çaba ve emeği ile bu ittifak kuruldu. Belki biraz geç oldu ama deklarasyonu ve bileşenleri ile iyi bir ilan oldu. İttifakın ilanı halk ve gençlerde umut yarattı. Bu çalışmayı mahalle mahalle, sokak sokak yaydığımız takdirde olumlu sonuçları olacaktır. Biz bu ittifak ile bir şeyin önünü açmaya çalışacağız. Devlet, Kürt meselesini 100 yıldır ne çözebiliyor ne de sürdürebiliyor. Bir tıkanmaya girdi. Tutsa elini yakıyor, bıraksa malum sonuçları oluyor. Bu nedenle demokrasi sorununu da çözemiyor. Orada da tıkandı. Yüzyıllık cumhuriyet demokratikleşemedi. Millet İttifakı’nda bu söylem olsa da o da “cumhuriyeti nasıl koruyacağız” üzerine bir politika geliştiriyor. Devletin stratejisi de bu. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı bu kilidi açmak istiyor. Kürt halkı demokrasinin en güçlü dinamiklerinden biridir. Sadece Kurdistan özgürlük davasında değil Türkiye demokrasi mücadelesinde de dinamik bir roldedir. Fakat devletin yaklaşımı nedeni ile demokrasi engeli haline de geliyor. Devletin aklı, “demokrasiyi, temel hakları geliştirirsem Kürtler yararlanır” şeklinde çalışıyor. Kürt meselesini, demokrasinin engeli olarak kullanıyor. Batıda büyükşehirler, ekonomik özgürlük istiyor. Devlet de katı merkeziyetçilikten vazgeçmek istiyor. Ancak Kürtler özerk olur endişesi ile bunun da önüne geçiyor. Kürt meselesi demokrasinin freni olarak devlet elinde bir koz oldu. Verimli hilal 400 milyonluk havzayı besleyebilir. Kürtlerle büyüyebilinir. Ama Kürtlere statü lazım gerçeği ile karşı karşıya kalıyorlar. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı Türkiye’de oluşan emek ve demokrasi ile omuz omuza vererek bu söz konusu olan tıkanmayı Kürtler lehine nasıl aşabiliriz diye düşünüyoruz. Deklarasyon bu yüzden önemli ipuçları içeriyor.
Deklarasyon öz itibari ile “Kurdistan’a özerklik Türkiye’ye demokrasi” diyor. Bu ekseni esas alıyor. Kürt halkına çağrımız şudur; sandığa gittiğinizde sistem partiler yerine Kürt temsiliyetine oy verin. Kürtler arası bir tercih yapsın
- Yayınlanan deklarasyonda öne çıkan taleplerden biri Kürtlere statü verilmesiydi. İttifak nasıl bir statü talep ediyor?
Deklarasyon öz itibari ile “Kurdistan’a özerklik Türkiye’ye demokrasi” diyor. Bu ekseni esas alıyor. Kurdistan’a özerklik deyince içini dolduruyor. Sadece kültürel haklarla olmaz. Kurdistan’ın iki parçasında federasyon varsa en büyük parçada kültürel haklar olmaz. Dolayısıyla deklarasyonumuz çıtayı yükseltti. Kürt meselesi Meclis’e gelecekse, biz Meclis’ten gelmesinden yanayız. Kürt meselesi tüm boyutları ile konuşulsun. Kürt yoktur diyorlardı. Şimdi geldikleri nokta “Kürt vardır Kurdistan yoktur.” İyi de Kürtler uzaydan mı geldi! Toprağı ve vatanı olmayan bir millet olur mu? Bu nedenle Kürt meselesini “Meclis’te çözeceğim” diyen Kılıçdaroğlu, iyi bir adım atıyor. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı, iki şeyi esas almalıdır. Birincisi, Kürt siyaseti sokakta güçlü olursa, güçlü bir demokrasi basıncı uygularsa, ikincisi, Meclis’te güçlü bir vurgu olursa dolayısıyla bu iki olgu ve dinamik aynı zamanda Millet İttifakı üzerinde de bir basınç uygulayabilir. Kürt meselesinin bütün derinlikleri ile Meclis’te tartışılmasına yol açar. Kürt halkına çağrımız şudur; sandığa gittiğinizde sistem partiler yerine Kürt temsiliyetine oy verin. Kürtler arası bir tercih yapsın.
- Anayasal talepleriniz nelerdir?
Anayasa’da Kürtlerin varlığını öneriyoruz. Kürtler varsa, Kürtler kardeşiniz, bir milletse anayasada varlığı kabul edilmelidir. Eğer bu mesele anayasada yer alırsa gerisi zaten gelecektir. Meselenin çözüm yolu da açılacaktır. Bir anayasada bir milletin varlığını kabul edeceksin doğal olarak o milletin hakları da vardır. Anadil hakkı da olacak, diğer hakları da olacaktır. Bu bakımdan Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı, bu seçimlerde anayasada Kürt halkının varlığını öne çıkaracak. Halkımızın en yaşamsal talebi dil talebidir. Biz nefes alamıyoruz. İşyerleri, resmi daireler, otobüslerde insanlar Türkçe konuşuyor. Bu bir asimilasyondur. İktidar sabah akşam asimilasyonu bitirdik diyor. Ama bu koca bir yalandır. Bir halk dili ile vardır. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın, dil ile ilgili bir hassasiyeti vardır. Anadilde eğitim ve aynı zamanda ikinci resmi dil olma talebi vardır. Bir diğer talebimiz, yüzyıllık yaramız olan Kürt şahsiyetlerin mezarlarının yerinin açıklanmasıdır. Muhafazakar bir parti bunu yapıyor. Bir ailenin kendi ailesinden birinin mezarını bulmaması kadar büyük bir acı yoktur. Kürt isimlerin geri iade edilmesi de bir diğer talebimizdir.
- AKP’nin politikasını nasıl okuyorsunuz?
Cumhur İttifakı, Öcalan üzerinden toplumu germe siyaseti yürütüyor. Hem Öcalan’ın temel hak ve özgürlüklerini yok ediyor hem de toplumu geriyor. Öcalan zaten hücrede yani tecrit altında. Hücre tecrit demektir. Şimdi hem hücrede hem ayrı bir tecrit uygulanıyor. Bunun ne hukuki dayanağı var ne de insani ve ahlaki dayanağı var. Hükümete çağrımız budur; Öcalan bir tutukludur, onun insani ve hukuki hakları vardır. Öcalan’ı izleyen ciddi bir tabanı vardır. Görüşlerinin kamuoyu ile paylaşmasına izin ver. Seçimlerde toplumu germeyin, bu tehlikelidir. İkinci bir husus ise; AKP’nin HUDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi ile kurduğu kadın karşıtı ittifak. Bu tehlikeli bir yakınlaşmadır, bu ülkeyi Talibanlaştırma politikasının bir adımıdır. Bütün kadınlar, bu adıma karşı seslerini yükseltebilmelidir.
- Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Kürtler ne yapmalıdır?
Kürt meselesinde bir tıkanma var. Bu tıkanmayı biz söylemiyoruz. MİT’in kendisi söylüyor. Devletin has adamlarından bir olan Avni Özgürel, Neşe Düzel’e verdiği röportajda şu ifadeyi kullandı: “MİT başkanı ile görüştüm. MİT’in aklı şudur, devletin kuruluşunun ikinci çeyreğinde yani 2025 yılına kadar süreç. Devlet ya bu meseleyi barışçıl yollarla çözecek ya da parçalanacaktır. İkilem budur.” Tablo hakikaten budur. Türkiye Cumhuriyeti nato kafa nato mermerdir. Kürt meselesinde kilitlenmiş durumdadır. Bütün refleksleri korku üzerine inşa edilmiş. İran bile tüm baskıcı sisteme karşı gerektiğinde esniyor. Özellikle Ankara çevresi, bu devlet yıkılırsa ben ne olurum korkusunu yaşıyor. Bu kilitlenmeye neden oluyor. Bu kilitlenmenin aşılmasında korku ile sürgit yaşayamazsınız. Kürt meselesinin çözümüne dönün. Kürt hareketleri sizlere yıllardır demokratikleşme elini uzatıyor. Ayrılalım da demiyorlar. Bu meseleyi demokratik zeminde çözün. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın amacı bu kilitlenmeyi çözmektir.
- Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ve HDP’yi Meclis’te ziyaret etmesini nasıl değerlendiyorsunuz?
Biz parti olarak başta tutumuz şu yöndeydi. Kürtler ayrı aday çıkarsınlar. İkinci turda ise taleplerini ortaya koysun. Bu taleplere kim yakın duruyorsa Kürtler onu desteklesin. Tabi eğilim ikinci turda yine Kılıçdaroğlu’ndan yanaydı. Fakat bu süreçte üç gelişme oldu. Birincisi, deprem oldu. Yeni bir iklim yarattı. Depremin siyasi sonuçları da olacaktır. İkinci bir husus başta ATA ittifakı olmak üzere partiler, ırkçı kodlarla seçime giriyorlar. Bu çok tehlikelidir. Nizamülmülk’ten geliyorlar. Kılıçdaroğlu’na karşı ırkçı ve mezhepçi bir tutum gelişiyordu. İYİ Parti’nin tutumu da bu yöndeydi. Parti olarak bunu tartıştık. Bu nedenle bir tutum değişikliğimiz oldu. Üçüncüsü, Millet İttifakı Kürtler sayesinde son seçimde önemli yerleri aldılar. Özeti şu idi, “Demokrasinin yükü Kürde nimeti bana” idi. O zaman HDP ile görüşmediler. Ama Kılıçdaroğlu bu seçimde HDP ile görüştü. Yapması gereken bir şeydi. Bu ırkçı ve mezhepçi ortamda bu görüşmeyi göze alamıyorlardı. Bu üç etken yan yana gelince bir tutum değişimine neden oldu.
Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı, Öcalan ile ilişki içerisinde olmalıdır. Mandela ne yapıyordu? Bütün bileşenlerin görüşünü alıyordu. Öyle pazarlığa oturuyordu. Yeşil Sol Parti Meclis’te güçlü temsil edilirse demokratik basınç uygular
- Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı Kürt meselesinin çözümüne talip mi?
Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nı seçim sonrası genişleteceğiz. Dışımızda olan partiler var. Temaslarımız var. Görüşüyoruz. Tabi Kürt meselesinin çözümünde Meclis’te ve sokakta demokratik dinamik olarak ben talibim demelidir. İddiası da bu olmalıdır. Kürt meselesinin birden fazla aktörü vardır. Bu aktörleri yok sayarak sadece Kurdistan Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nı esas alarak bir çözüm olmaz. Öcalan önemli bir aktördür. Onun üzerinden tecridin kaldırılması lazım. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı, Öcalan ile ilişki içerisinde olmalıdır. Öcalan muhatap olacaksa Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın görüşlerini dinlemelidir. Mandela ne yapıyordu? Bütün bileşenlerin görüşünü alıyordu. Onlar ile görüş içerisinde taleplerini alarak pazarlığa oturuyordu. İkincisi Meclis’te güçlü temsil önemlidir. Yeşil Sol Parti Meclis’te güçlü temsil edilirse demokratik basınç uygular. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı, bu meselenin çözümünde ben tarafım demelidir.