Seçimlere doğru gidiyoruz.
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir sadeleşme yaratarak, aday göstermeyeceğimizi açıkladık. Türkiye demokrasi kültürünün bundan bile rahatsız olabilme seviyesi var. Partinin sözcülüğünü de yapmış olan eski İyi Parti Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, bu açıklamadan sonra durumdan rahatsız olduğunu açıkladı. Ona göre bu bile çok net bir iş birliğiydi HDP ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında. Çok öfkeli konuşmalar yaptı bu konuda.
Sorun ne?
Sorun Emek ve Özgürlük İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı çıkarmaması.
Ülkemizde cumhurbaşkanlığı, yerel yönetimler ya da milletvekilliği kademelerinde aday olabilmek zaten görülmemiş bir sorun halinde. Örneğin yakın zamanda Ekrem İmamoğlu bir cezaya uğratılarak cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin önüne set çekildi.
Kürt halkının seçimle kazandığı yerel yönetimlerde, seçim sonuçlandıktan kısa bir süre sonra, belediye başkanlarının görevden alınarak kayyım atandığına tanık olduk. Neredeyse HDP’li bütün belediyeler aynı uygulamaya tabi tutuldu. Burada da sorun şu, aday olabiliyorlar ama seçimi kazandıktan sonra belediye başkanı olamıyorlar. Hemen sakıncalı oldukları ortaya çıkıveriyor nedense.
Selahattin Demirtaş da parti eş başkanıydı ve halkın oylarıyla milletvekili seçilmişti. Onun da adaylığı ve seçilmesi mümkün olabildi ama “seni başkan yaptırmayacağız” dediği için kara listeye yazıldı. Dokunulmazlığı kaldırıldı ve dört duvarın arasına konuldu. Rejim onun da seçilmesini ve siyaset yapabilmesini hazmedemedi.
Bütün bunları biliyoruz.
Eskiden serbestçe aday olma, seçilme ve daha sonra seçildiği görevi yürütme haklarımızı kullanamıyorduk, bunlar tamam. Sorun bir yönüyle belliydi ama hiç değilse yine eskiden seçimlerde herhangi bir göreve aday olmamaktan kaynaklı bir suçlama, rahatsız olma ya da kabahat söz konusu değildi. Pek belagatli Yavuz Ağıralioğlu, kendisine yakışır bir şekilde buna da yeni bir düzey kazandırdı. Bundan böyle cumhurbaşkanlığı görevi için bir aday göstermiyor olmak da bir kabahat. Bir kısım Türkiye sağı bundan dahi müteessir olabiliyor.
Ağıroğlu zihniyeti memleketin demokratik kültürünü buralara kadar yükseltebildi.
HDP’nin ve onu içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nı cumhurbaşkanı adayı ortaya çıkarmamasını maksatlı buluyor.
Suça, kabahate, kötü niyete bakar mısınız? Aday çıkarmamak.
Yolundan yürüdüğü Erdoğan başka bir konu için “velev ki” tabirini kullanmıştı. Kendisine o yöntemi öneriyorum. O yöntemi kullanarak sakinleşebilir.
Velev ki bir maksadımız var. O da mı olamaz? Demokrasi denilen rejimin koşullarında aday göstermek de adar göstermemek de mümkündür herhalde. Belki de en az adayla seçime gidilerek, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda bitmesini istiyoruzdur.
Basın açıklaması yapmak için bir yere gidiyoruz, polis hemen koşup yetişiyor. Yetkili polislerin en sevdiği konuşma şekli şöyle: “izin aldınız mı?”. Ülkeye yirmi tane anayasa da gelse polisler bize bunu söylemeye devam edecek sanırım. Anayasaya göre insanlar düşüncelerini daha önceden, hiçbir yerden izin almadan açıklayabilirler. Zaten düşüncelerini açıklayabilme özgürlüğü budur. Asla ve asla izin alınmaz. İzin alınacaksa zaten o düşünce, düşünce vasfını dahi kazanamaz. O nedenle açıklanmasa da olur. Polisler baktıkları her yerde bir amir-memur ilişkisi görüyorlar. Eğer amir-memur ilişkisi yoksa da onu derhal tesis etmeye koyuluyorlar.
Onlara göre anayasa manayasa boş şeyler. Bir ülke ve anayasal haklarını kullanan yurttaşlar olamaz. Amir ve memurlar vardır, astlar ve üstler vardır. Hani her fırsatta milliyetçilikten bahsederler ya güya, hak kullanmayı engellerken milletin bahsi hiç açılmaz. Onlar için aslına bakarsak “millet” de son derece lüks bir kavramdır. Onların esas kabul ettiği padişah ve tebaası arasındaki ilişkidir. Bu ilişki içinde, arada bir anayasa yoktur. Anayasanın görevi toplumu tebaa olmaktan kurtarmaktır zaten.
Anayasaya göre kimseden izin almadan dernek kurarsınız, anayasaya göre kimseden izin almadan düşüncelerinizi açıklarsınız ve kimseden izin almadan gösteri yürüyüşü yaparsınız.
Anayasa kimseden izin almıyor olmanın temelidir ve özgürlük budur.
İsteyenler kimseden izin almadan cumhurbaşkanı adayı olabileceği gibi, kimseden izin almadan cumhurbaşkanı adayı olmaktan geri durabilir de.
Ağıralioğlu zihniyeti hiç değilse bu tercihlerden rahatsız olmamalı.
Hiç değilse demokrasinin bu seviyesi korunmalı.