Çocuk hakları hareketi yıllardır, bıkmadan usanmadan söyledi; Türkiye’de sistemi değil çocukları odağa alan, failleri değil çocukları koruyan, riskleri doğru tarifleyen ve önleyen, çocukların farklı özelliklerini dikkate alan, ayrımcı olmayan, çocukları yaşamın eşit öznesi olarak gören bir çocuk koruma sistemine ihtiyaç var.
Şimdi, 6 Şubat gece yarısı gerçekleşen depremin yarattığı büyük ve derin acı, onca kayıp, onarılması güç onca yaranın yanı sıra geldiğimiz noktada; çocuklar için kurulmamış, işetilmemiş bu sistemin, bedeli her bir çocuk için de toplum için de çok ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız.
Şimdilik, depremin ilk günü kurulan ve çocukların “takipçisi” olan Afet Çocuk Sivil Koordinasyonu’nun sorularını buradan sormaya devam edelim. “Şimdilik” diyorum çünkü geldiğimiz noktada, depremin çocuklarla ilgili yerle bir ettikleri ve aslında yüzeye çıkardıkları için, soru sormak yetmez… Çocuklar için koruyucu, önleyici, insan haklarına dayalı bir koruma sistemini kurmak zorundayız. Evet zorundayız… Yolunu da yüzünü de çocuklara, insanlık değerlerine, eşitliğe, adalete, barışa dönenlerle ama mutlaka çocuklarla birlikte bulmalıyız. Dedim ya, bunu yapmak zorundayız… Şimdilik koordinasyonun tespitleri ve soruları:
“6 Şubat Pazartesi gününden bu yana, hakkında arama ilanı verilen ve refakatsiz kalan çocukların durumunu izlemeye, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan (ASHB) işlevsel bir sistem talep etmeye devam ediyoruz.
Arama ilanları hâlâ dolaşımda olan, henüz nerede ve nasıl olduğu bilinmeyen çocuklar var. Çocuklarına ulaşmak için danışma hatlarını, Alo 183’ü ve Alo 184’ü aramaya devam eden ailelere/ yakınlara “sabırlı olmaları” söyleniyor.
Şehir şehir dolaşıp çocuğunu bulan bir kişinin DNA örneği vermesi gerekiyor. Yakınlık bağının teyidi için gerekli olan bu işlem öncesinde hastaneler savcılık izni istiyor. Aileler, yaşadıkları kayıpların, acının ve yorgunluğun ortasında, adliye ve polis merkezi arasında dolaşmak durumunda kalıyor. Bu işlemleri kolaylaştıracak bir düzenleme henüz yok. Kimlik tespiti yapılmadan defnedilmiş çocuklara dair hiçbir veri ve bilgi paylaşılmıyor. Aranan çocuklardan bazılarının aslında defnedilmiş olduğu ortaya çıkabiliyor. ASHB’nin 10 Şubat’ta açıklamaya başladığı veriler gerçekliği tam anlamıyla yansıtmıyor. Bu veriler bize tüm sorularımızın ve endişelerimizin cevaplarını vermiyor. Verilerdeki her sayı bir çocuğun yaşamı! Çocuklara ne tür hizmetler sunulduğu, verilerin arkasında nasıl bir işleyiş olduğu şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmıyor.
Alo 184 hattı, E-Nabız ‘Doğal Afet Bilgilendirme Ekranı’, 10 hatlı çağrı merkezi, ‘Refakatsiz Çocuklar Arama Ekranı’ gibi sistemler kurulmuşsa da; E-Nabız ‘Doğal Afet Bilgilendirme Ekranı’ndan sadece birinci derece yakınlar kimlik numarasıyla sorgulama ve fotoğrafla arama yapılabiliyor. Çocuğun birinci derece yakınları hayatta değilse veya tedavi altındaysa teyze, amca gibi ikinci derece yakınlar bu ekrandan bilgi alamıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın danışma hatları ve 22 Şubat’ta kullanıma sunulan ‘arama ekranı’, sadece çocukların isim-soyisim ve kimlik numaraları ile arama yapılmasına imkân veriyor. Bütün bunlar; hastanelerde tedavi gören veya kurum bakımına alınmış, “kimlik tespiti yapılamamış” veya birinci derece yakınlarını kaybetmiş çocukları yakınlarıyla buluşturmak için işlevsel değil. Arandığını bildiğimiz fakat arama ekranından sorgulama yaptığımızda ‘kayıt bulunamadı’ notuyla karşılaştığımız çocuklar söz konusu.
İşte bu yüzden soruyoruz:
Aileleri/yakınları tarafından aranan çocukların tümü ASHB’nin açıkladığı verilerin içinde mi? Bakanlık, kimliği tespit edilemeyen veya ailesine ulaşamayan çocukların yakınları ile eşleştirilmesi için ne yapıyor? Bakan Derya Yanık’ın son açıklamalarından birinde bahsettiği ‘sosyal medya takip birimi’ nasıl çalışıyor? Çocuklarını arayan ailelerin/yakınların ve onlara kavuşmayı bekleyen çocukların daha fazla örselenmemesi için ne tür önlemler alınıyor? Kimlik tespiti yapılmadan defnedilen kaç çocuk var?”
Bu soruların yanıtlarını vermek devletin yükümlüğü ve elbette kamusal sorumluluğu. Yani yanıtların da çocukların da takipçisiyiz!