Rusya-Ukrayna savaşı 2. yılında devam ediyor. Bu savaş aynı zamanda Batı ile Rusya arasındaki bir savaştır. ABD’nin başını çektiği batı bloğunun ve bu bloğun askeri paktı olan NATO’nun desteği olmazsa Ukrayna’nın Rusya karşısında savaş verme ve hele savaşı uzun süreye yayma gücü ve yeteneği yok.
Rusya-Ukrayna savaşında Batı, Rusya’nın gücünü kırma yönelimini sürdürüyor ve şimdiden önemli derecede bir mesafe kat ettiği görülüyor.
Tarihsel bir küresel güç olan Rusya’nın küresel konumunun şimdiden ağır bir darbe aldığı görülüyor. Rus oligarşisinin ve diktatör Putin’in evdeki hesabı çarşıya uymadı. Ukrayna’yla savaşta Rusya’nın, küresel düzeydeki konumu önemli bir yara aldı. Eski konumunu bir daha elde etmesi görünür bir zaman içinde pek mümkün görünmüyor. Tarihsel süreç içinde mümkün olacak mı, o da meçhul.
Batı bloğunun ABD önderliğinde küresel kapitalist sistemi yeniden dizayn etme politikasında Rusya-Ukrayna savaşı önemli bir merhale, ama hedefledikleri dizaynı gerçekleştirme de kendileri açısından yeterli bir merhale olarak görülmüyor. Hedefledikleri dizayn açısından yeterli gelmiyor.
Bu savaş batı bloğu içinde bir dayanışma ve bir mutabakata yol açsa da mutabakat yeterince pekişmiş görünmüyor. Blok 90’lar öncesi veya Soğuk Savaş süreci kadar konsolide değil henüz.
Rusya-Ukrayna savaşının küresel düzeyde hegemonyanın yeniden tesisi için yeterli gelmediğinden dolayı söz konusu blok saldırı hedefinin merkezine Çin’i almaya çalışıyor. Ve bu yönlü bir strateji adım adım geliştiriliyor. Bu istikamete bir geçiş süreci yaşanıyor. Geçiş sürecinin zaman dilimini şimdiden kestirmek zor.
Rusya-Ukrayna savaşı 3. Dünya Savaşı denilen savaş gerçeğini daha da derinleştirdi.
Rusya-Ukrayna savaşı uluslararası ortamı daha kırılgan ve daha belirsiz bir duruma soktu.
Savaş hak ve özgürlükler aleyhinde küresel çapta baskıcı bir atmosferi ve hak ve özgürlüklere yönelik baskıcı bir yönelimi kendine getirdi. Bu yönelime karşı mücadele ve tutum henüz hayli zayıf. Bundan yararlanan kapitalist hegemonya ve hegemonyanın savaş ve silah tekelleri giderek daha fazla pervasızlaşmakta ve savaşlara iştahları giderek daha fazla kabarmakta.
Savaşa en hevesli tekelerden birisi de AKP-MHP iktidarıdır. AKP-MHP önderliğindeki Türk faşizmidir. Bu faşizm Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya, oradan Afrika içlerine kadar savaş ve işgal borazanını çalıyor. Bu temelde içerde mafyatik bir yapılanma temelinde iç dizayna yönelirken, dışarıya yönelik ise sömürgecilik güdülerinin hortlatılmasını ve Kürtlerin varlığına yönelik sürdürdüğü kıyım politikasını Cumhuriyetin yeni yüzyıl vizyonu olarak sunuyor.
Rus, Türk, Batı ve Çin’in savaş ve silah tekelleri insanlık üzerinde, insanlığın geleceği üzerinde Demokles’in kılıcı gibi salınıyor. Savaş tekellerinin birbiriyle azgınlaşan rekabetleri tehlikeyi daha da büyütüyor.
İnsanlık 3. Dünya Savaşı denilen savaşın süregiden kırımında, yıkımında kendisini koruma yönünde güçlü bir karşı duruş geliştirmediği taktirde geleceğini nasıl garanti altına alabilir?
3. Dünya Savaşı’nın Ortadoğu ayağında büyük katliamlara, yıkımlara ve soykırım uygulamalarına peşi sıra maruz kalmakta olan Kürt halkı hem kendisi için hem de insanlık için direnişini ve mücadelesini sürdürüyor. İran’da Jin, Jiyan, Azadî şiarı temelinde geliştirdiği mücadele İran halklarının ortak özgürlükçü çıkışına, ortak demokratik mücadele çıkısına dönüşerek insanlığa büyük ilham vermeye devam ediyor.
Kuzey Kurdistan’da, Türkiye’de Kürt halkı faşizme, faşizmin baskılarına ve zulmüne karşı demokrasi mücadelesini sürdürmeye devam ediyor ve bu temelde olağanüstü fedakarlıklar gösteriyor. Rojava’da soykırım saldırılarına, Türkiye’nin işgal saldırılarına karşı Suriye halklarıyla birlikte nefes nefese bir mücadele veriyor. Irak’ta, Başûrê Kurdistan’da işgal saldırılarına, kimyasal saldırılara karşı olağanüstü bir mücadele veriyor.
AKP-MHP iktidarının bölgeye, bölge halklarına sunacağı hiçbir iyilik olamaz. Savaş, işgal, talan uygulamaları temelinde akla hayale sığmayacak kötülükler sergiledi ve sergilemeye devam ediyor bu iktidar. Bu iktidarın her günü insanlığa, bölge halklarına, Türkiye toplumuna büyük bir zarardır. Bu zarardan kurtulabilinir. İyi değerlendirdiğinde mayıstaki seçimde AKP-MHP iktidarından kurtulabilinir.