Ezgi Koman
TBMM’nin internet sitesi üzerinden soru önergeleri bölümüne girip baktığınızda, zırhlı araçların sebep olduğu yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili 2018’den bu yana verilmiş önergelerin neredeyse tamamının yanıtsız kaldığını görebilirsiniz. Yanıtlanmış olan birkaçı da ya başka yere yönlendirilmiş ya da tek cümle ile geçiştirilmiş. İçişleri ya da Milli Savunma Bakanlıklarına verilen bu soru önergeleri genellikle; zırhlı araç çarpması sonucunda kaç kişinin yaşamını kaybettiğini, sorumlu kişilere ilişkin ne tür süreçlerin işletildiğini, bu tür ölümler olmasın diye hangi önlemlerin alındığını konu etmiş. Ancak dedim ya neredeyse tamamı yanıtsız kalmış…
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi geçtiğimiz günlerde yayımladığı ayrıntılı bir raporla zırhlı araçların sebep olduğu çocuk hak ihlallerini ele alarak bir bakıma TBMM’de yanıtlanmayan soruları yanıtlamış. Baronun Çocuk Hakları Merkezi üyeleri Özlem Ender, Şoreş Deniz Tuğrul, Ömer Sansarkan ve Murat Aba tarafından hazırlanan “Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma – Savaş Atığı Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri” adlı rapor, 2011-2021 yılları arasındaki dönemi ele alıyor. Şehirlerde çatışma ve OHAL süreçlerinin sonucu olarak şehir içi trafikte, sokak ve mahalle aralarında zırhlı araçların sayısının giderek arttığı, belirlenen yasal hız limitlerine uymayan zırhlı araçların, çocukların yaşam ve oyun gibi temel haklarını ihlal ettiğini vurguluyor.
Rapora göre son 10 yılda 22 çocuk zırhlı araç çarpması sonucu yaşamını yitirmiş, 27 çocuk ise yaralanmış. Yaşamını yitiren ya da yaralanan bu çocukların yaş aralığı ise 4-17 arasında değişiyor. Raporda Kütahya ve Mersin dışında yaşanan bu ölüm ve yaralanmaların Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşandığı, en fazla ölüm ve yaralanmanın yaşandığı kentlerin ise sırasıyla Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari olduğu söyleniyor. Benzer şekilde mayın ve çatışma atıklarından kaynaklı ölüm ve yaralanmalar da bu bölgede gerçekleşiyor.
Ülkenin tek bir bölgesinde yaşanan bu ölüm ve yaralanmalar çocuklarla ilgili yaşanan bir başka sorunu da açık ediyor: Ayrımcılık. Rapor; zırhlı araçların çarpması, mayın patlamaları ve çatışma-savaş atıklarının infilak etmesi sonucu yaşamını kaybeden veya yaralanan çocukların yaşamlarını yitirmelerine veya yaralanmalarına neden olan olaylara; “sokakta ve parkların yakınlarında oyun oynarken veya yaşam alanları olan çevrede” maruz kaldığını söylüyor ve ekliyor: Bu durum ne yazık ki Kürt çocuklarının sağlıklı bir çevrede yaşama, oynama hakkına erişemediğini gösteriyor.
Ele alınan dönemde yapılan yıllara göre yapılan karşılaştırmada ise 2016-2018 yılları arasında gerçekleşen ölüm ve yaralanmalarda dramatik bir artış olduğunun altı çiziliyor: “Raporda incelenen 11 yıllık dönemde zırhlı araçların sebep olduğu ölüm ve yaralanmalı durumların sayısı en az 49’dur. Bu olayların yüzde 52’si devletin güvenlik odaklı politikalarının arttığı 2016- 2018 yılları arasında meydana gelmiştir” deniliyor. Yani bu rapor bir kere daha çatışma dönemlerinde çocuk hak ihlalleri arttığını kanıtlıyor.
Ancak Rapora göre tek sebep çatışma değil. Bu tür çocuk ölüm ve yaralanmalarının devam etmesinin diğer sebebi, cezasızlık. Rapora göre şimdiye kadar zırhlı araçlar nedeniyle çocukların maruz kaldığı hak ihlallerinde verilen yargı kararlarında hapis cezasının uygulandığı bir olay olmamış.
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi bu ölümlerin bir daha gerçekleşmemesi için önerilerde de bulunuyor. Merkezin önerileri şöyle: “Devlet Ottowa Sözleşmesi ile taahhüt ettiği mayın temizleme yükümlülüğünü ivedilikle yerine getirmelidir. Mayın temizlemeye ilişkin yasal düzenlemeler ve uygulamalar, mayının bir çevre ve insan hakları ihlali sorunu olduğu kabulüyle gerçekleştirilmelidir. Mayın temizleme işlemleri planlı, ivedi ve kamuoyunun bilgisine ve denetme açık bir sürece yayılması gerekir. Mayın temizleme süreci devam ederken mevcut mayınlardan dolayı oluşabilecek zararların önlenmesi için mayınlı bölgelerin işaretlenmesi ve bu bölgelerin sivil geçişine kapatılması gerekir. Mayınlı bölgelerin fazla olduğu veya mayınlı bölgelere yakın olan özelikle kırsal bölgelerdeki okullarda çocuklara mayın ve çatışma-savaş atıklarına ilişkin risklerden korunma eğitimleri verilmelidir. Öncelikle Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde düzenleme yapılarak zırhlı araçların şehir içi kullanımı yasaklanmalı, bu mümkün değilse zırhlı araçların şehir içi kullanımı asgari düzeye indirilmeli ve bu durumda dahi zırhlı araçlar için belirlenmiş şehir içi yasal hız limitlerine uymalı. Zırhlı aracı kullanan kolluk görevlilerinin gerekli ehliyet ve lisanslara sahip olması ve eğitimlerini tamamlamaları gerekir. Aslında bir savaş ve çatışma aracı olan zırhlı araçları kullanan kolluk görevlilerinin sosyal gerçeklikle bağlarının kopmaması için psikososyal destek çalışmaları ile desteklemeleri gerekmektedir”.
TBMM’de yanıtsız bırakılan önergelere baktığınızda yaşamını kaybeden ve yaralanan onlarca, çocuğun bazıları tarafından görmezden gelindiğini düşünüyorsunuz. Ama neyse ki çocukların yaşadıkları ihlalleri unutmayan, bunlara kafa yoran, politika öneren kişiler ve kurumlar da var… Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin raporuna https://www.diyarbakirbarosu.org.tr/public/uploads/document/baro-calisma-dosyasi adresinden erişebilirsiniz.