Alevi inancında zaman ve mekân kültürün oluşumunda önemli olduğu için kutsaldır. Anlama, kavrama, tanıma, anlam yükleme, geçmişi, anı, geleceği bilme zaman ile anlam kazanırken; uygun iklim koşulları ile mekân kültürü oluşturur. Bundan dolayıdır “zaman sahipsiz mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir” üçlemesi tarihi bir perspektif olarak kabul edilir.
Evren sürekli çarkı pervaz halinde iken çar anasır bu döngüde birbirleri ile ikrar ve rızalık esası üzerine var olurlar. Bu ikrarlaşma her yıl yenilenir. Sersal (yeni yıl) ile başlayıp Gaxand ve Xizir ile devam ederken, cemrelerin düşmesi çar anasırın yaşamla ikrarlaşması, peşinde Heftemal ve Newroz ile taçlanan yaşam ateşi tüm cümle canın yeniden dirilişine sebep olur. Bitki toprakla, toprak suyla, su evrenle ve insanla denge haline geçer. Kozmik düzen toplumsallığa, ikrarlığa, yeniden doğuşa, dirilişe, birliğe yol açar. Bütün bu oluşumlar 21 Mart Newroz ile birlenir, şahlanır. Bu yönüyle Newroz cümle canın, kişi, toplum ve doğanın kendi özgür iradesiyle birlikte cem olduğu yeniden doğuş, yeni gün, diriliş, özgürlük anlamına gelir.
Alevi inancında kadim dönemlerden günümüze kadar devam eden Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu’daki bütün hakikat ve özgürlük arayışlarının ve zulümden kurtuluşun tarihinin Newroz ile başladığına inanılması son derece önemlidir. En kutsal değerlerin doğum tarihlerini yeniden dirilişin tarihi olarak kabul etmişlerdir.
“Kutsal olan toplumsaldır ve doğa ile yârdır” düsturu Alevi inancında temel prensiptir. Bu hakikatten dolayı Newroz Toplumsallığa vesile olan önemli gün olarak kabul edilmiştir. Aleviler bu kutsal günü Newroz cemi ile taçlandırmışlar. Nasıl ki, Newroz günü kış mevsiminin sona erdiği, cümle canın zordan dardan kurtulduğu tarih ise insanlar da bu yeni günde bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak ikrarlaşmalı, Nemrudi zihniyetlerin zorluğundan kendini kurtarmalıdır. Farklı coğrafyalardaki Alevi sürekleri zulme rıza göstermeyip özgür yaşamı inşa etme, özgürlük arayışını diri tutmayı inancın gereği olarak kabul etmişler. Bu anlayış Alevilerin hakikat ve özgürlük içeren her gayrete “aşk ile” diyerek başlamalarına neden olmuştur.
Aleviler, Newroz gününü ibadet olarak kabul ederler. Xizir günleri ve peşinde gelen Newroz Dar-Didar zamanlarıdır. Her can kendinden başlayarak yaşatılan zorluğu aşmayı inancın gereği olarak kabul eder. 2022 yılı Newroz’u bütün Alevi sürekleri ve kurumları için tarihsel bir sorumluluk yüklemiştir. Yaşanan olaylara, olgulara yüzeysel yaklaşmak, kapitalist modernist anlayışı derinlikli kavrayamamak, öngörü sahibi olmamak, sorunlarına çözüm üretmemek dolaylı da olsa yaşatılan zulme ortak olmaktır. Alevilik adına söz söyleyen ve gayret edenlerin Newroz ateşinin huzurunda durarak birbirleri ile ikrarlaşmaları kendilerine kazandıracaktır. Milyonlarca Alevi adına hareket edenlerin tarihsel sorumlulukları yerine getirmediklerinde yine milyonlarca Alevi tarafından kabul görülmeyeceklerinin örnekleri çoktur. Yol taşını yol kuşuna atmadan, zulme rıza göstermeden yaşatılan “çarmıha germe” siyasetine karşı Newroz ateşinin aydınlığında “Gelin canlar bir olalım, mazlumun ahını alalım” demelerinin tam da zamanıdır. Newroz meydanı tıpkı cem meydanı gibi çerağ (ateş) yakılmadan açılmaz. Bu meydanda ateşin aşkına, zaman ve mekânın ruhuna uygun birlik içinde gayret edilip birlik sağlandığında mazlumun çaresiz olmadığı Demirci Kawa’nın şahsında görülmüştür.
Aleviler bir karar aşamasına gelmeliler. Öncelikle öz güçlerine dayanarak yaşayabilecekler mi? Binlerce yıllık öz güç potansiyelini güncellemek için hangi yöntem ve araçlarla ve kimlerle yürümeliler? Demokratik bir zihniyet olmadan, demokratik bir yönetim olur mu? Alevi karşıtlığı üzerinden inşa edilen iktidar İslam’ı devletin aklı iken, ilericilik ve laiklik adına İslam karşıtlığı üzerinden organize edilen resmi bir Alevilik anlayışı da devlet aklı değil midir?
Alevilik hakikatinden uzaklaşırsa, Aleviler de kaybeder. Bunun sonucu olarak istem ve söylemlerde bir daralma, aza razı olma, dört duvar arasına hapsolma hali güçleniyor. Özellikle Alevi kurumları, federasyon ve konfederasyonlar “ocağa ikrar, yola talip, birliğe davet” şiarından hareketle Newroz günlerini fırsat bilerek birliği sağlamaları Alevi toplumu için çoklu kazanımlara yol açacaktır.
Alevilerin Newroz’un ateşine aşk ile diyerek bu ateşe niyaz olup semaha durmaları tarihi hafızalarına uygundur. Bütün Alevi süreklerinin bu Newroz günlerinde uğradıkları zulme, inkara, imhaya, asimilasyona karşı ateşin aşkıyla birlik olmaları zamanıdır.